Çocuklarımıza sahip miyiz?

Abone Ol

İmtihan dünyasında yaşıyoruz. İslam dini bizlere, mal ve çocukların da bir imtihan vesilesi olduğu konusunda uyarılarda bulunuyor. Bunlara aldanmamamızı ve Rabbimizin emrettiği istikamette hareket etmemizi öğütlüyor.

Evet, çocuklarımız... Sanki vücudumuzun bir parçası... Gözbebeklerimiz... Canımız,  ciğerimiz... Peki, onları bir "emanet" olarak ele alıyor, Rabbimizin istediği şekilde yetiştire biliyor muyuz Bu konuda onlara hangi ölçüde sahiplik yapabiliyoruz

Önce, şunu unutmayalım: Çocuk yetiştirmek başka, çocuk büyütmek başka... Çocuk büyütmek dediğimiz zaman onun, yalnız,  yedirmek içirmek, barındırmak gibi maddi ihtiyaçlarını karşılamak anlaşılır. Ama, çocuk yetiştirmek öyle mi Bu çocuğun hem maddi, hem de manevi ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. Bugün için, çocuklarımız asıl eksik bırakılan yönü manevi cephesidir. Çocukların manevi boyutları kesinlikle ihmal edilmemelidir.

Eşler, her şeyden önce "Allah ın rızası" nı kazanmayı gaye edinmeli. Her hayırlı işe "besmele" ile başlamalı. Çünkü, "Besmele her hayrın başıdır.", "Besmelesiz yapılan işin bereketi olmaz."

Her aile çocuklarını, daha anne karnında bulunduğu dönemden başlamak üzere, helal lokma ile büyütmelidir. Çocuklarını helal lokma ile beslemeyenler, onların şerli olmalarından dolayı boşuna yakınmasınlar. Çünkü, çocuğun yiyip içtikleri onun hayatına etki eder. Salih amel helal lokmadan ortaya çıkar.

İslami eğitimde, çocuğa ilk telkin doğumundan hemen sonra başlar. Yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezan,sol kulağına kamet okunur. Çocuğun ilk telaffuz ettiği kelimenin "Allah" ismi olmasına çalışmak ne büyük güzelliktir.!

İyi evlatlar yetiştirmek isteyen bir aile, önce arzu ettikleri iyi vasıfları kendi üzerlerinde taşıyacak, çocuklarında güzel örnek olacaktır . Çünkü, çocukların en çok taklit ettikleri ve etkilendikleri kişiler, anne babalarıdır. Bu konuda "Kuş gördüğünü yapar." sözü unutulmamalıdır.

Aile olarak, biz, İslam ı yaşayacağız, çocuk bizi İslam ı yaşarken, Kur an okurken, Kur an ilimleriyle meşgul olurken görecek. Yani hep hayırlı işler... Yapmadıklarımızi yaptıramayız. Yaşayarak örnek olmak esastır.

Aile fertleri arasında, saygı ve sevgi gibi güzellikler hakim olmalıdır. Çocuk sevgi ile buyur. Sevgiden yoksun yetişen çocuklarda pek çok çarpık  tavırlar ve davranış bozuklukları ortaya çıkar.

Batı hayat tarzında olduğu gibi, çocuğu bir "yük" olarak görmek ne büyük yanlışlıktır! İslam toplumlarında, çocuk evin bereketidir. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Neslin devam etmesinin aracıdır. Çocuklar, bir "emanet" olarak görülmeli, onlara emaneti koruma titizliğiyle yaklaşılmalıdır.

Masumiyeti, tabii özelliği ve korunmaya muhtaç haliyle çocuk; adeta bir melektir. Melekler günah işlemezler, çocuklar da öyle... Çocukları öpmek, melekleri öpmek gibidir. Evinde küçük çocukları olanlar, "Bizim evde melekler var." dese yalan söylemiş olmazlar. Allah Resulü nün (S.a.v) çocuklar üzerindeki hassasiyetinin sebebi budur. Yüce Resul (S.a.v) çocuklara selam verir, onların hal ve hatırlarını sorar, onlarla ilgilenirdi. Allah Resulü (S.a.v) evde nafile namaz kılarken secde sırasında, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin sırtına binerler, yüce Resul (S.a.v) de, onlar sırtından ininceye kadar secdeyi uzatırlardı. Bu olay, çocuklarımızla ilgilenmemiz ve onların ruh dünyalarına girerek, onları iyi yetiştirmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır.

Hepimizin ve çocuklarımızın sahibi Allah tır. Onlar, bize "emanet" edilmiştir. Allah ın emirleri ve yüce Resulün (S.a.v) bu konudaki uygulaması ortadadır. Her anne baba, çocuklarına karşı görevlerini iyi bilmeli, bu konudaki görevini hakkıyla yerine getirmelidir. Çünkü bu görev çok hassastır ve kesinlikle ihmal edilmeye gelmez.

Efendimizin (S.a.v) şu Hadis-i şerifi hepimizin kulağına küpe olmalıdır: "Hiçbir anne baba evladına güzel ahlaktan daha büyük bir miras bırakamaz".