ABD ve Çin arasında yakın çevreler üzerinden devam eden
güç mücadelesinde Pekin in attığı son iki adım, Uzak Doğu, Güney Asya ve Orta
Asya merkezli rekabette yeni bir sürece işaret ediyor.
ABD nin Afganistan dan çekilme sürecine paralel olarak
Kırgızistan daki askeri varlığının sona erdirilmesine yönelik atılan adım ve
Rusya nın Gümrük Birliği adı altında gerçekleştirmeye çalıştığı Avrasya
Birliği projesi kapsamında Orta Asya daki varlığını her geçen gün pekiştirdiği
bir dönemde Çin in stratejik işbirliği hamleleri açıkçası ABD açısından
bölgedeki manevra alanının her geçen gün daralması ile eşdeğer.
Üstelik, Rusya-Çin arasında beklenen mücadele yerine, her
iki ülkenin ŞİÖ ve BRICS çerçevesinde işbirliğini güçlendirmeye başlaması ve
Putin in bu kapsamdaki Çin ziyareti oldukça dikkat çekici.
***
Bölgenin iki büyük gücünün Asyacılık ekseninde bir
araya gelmeleri ve tek kutuplu bir dünya anlayışına karşı çok kutupluluğu
ısrarla savunmaları, bölgede kendi çıkarlarını koruma yolunda kaba güç dâhil
her türlü olasılığı göze aldıkları mesajını vermeleri önemli.
Nitekim Ukrayna-Kırım krizinde Çin in Rusya ya verdiği destek
çok net bir şekilde ortada. Rusya, Çin in BM dâhil birçok platformda verdiği
destek ile bugün Batı ya daha rahat meydan okuyabiliyor. Burada, Çin in sahip
olduğu siyasi güç kadar, iktisadi-mali ve teknolojik anlamda sağladığı
doğrudan-dolaylı destekleri de göz ardı etmemek gerekiyor.
Bu açıdan Çin e gerçekleştirilen iki ziyaret oldukça
önemli. Önce, son ziyaretten başlayalım...
***
Rusya nın, Primakov Üçgeni ya da Primakov Üçlüsü
kapsamında 90 lı yılların ikinci yarısından itibaren hız kazanan Asyacılık
Politikası nın iki temel sacayağından biri olan Çin ile (diğeri Hindistan)
geliştirdiği ikili, bölgesel ve küresel çaplı işbirlikleri dünyada de facto iki
kutuplu süreci bir anlamda başlatmış bulunmakta. Bu bağlamda Putin in 20-21
Mayıs tarihli ziyaretleri oldukça önemli bir yere sahip.
Rusya, böylece Batı ya karşı denge politikasını aktif bir
şekilde devreye soktuğu ve Yeni Soğuk Savaş ın üzerindeki baskının artması
durumunda ise bunu daha da derinleştireceği mesajını veriyor.
***
Putin in 30 belgeye imza atması gerekiyor. Söz konusu
imzalar, iki ülke arasındaki işbirliğini çok boyutlu olarak daha da
genişleteceğe ve derinleştireceğe benziyor. Her iki ülke elektrik enerjisi,
çevrenin korunması, ilaç üretimi, yeni bilgi teknolojilerinin geliştirilmesi,
atom enerjisi ve uzay-uzay teknolojisi gibi alanlara özel önem veriyor.
Burada, 20-26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek
olan Ortak Deniz-2014 tatbikatının zamanlaması ve hedefi de oldukça dikkat
çekici.
Japonya ile ortak sorunlara sahip olan ve ABD nin deniz
gücünü dengelemeye çalışan bu iki ülkenin tatbikatın amacını denizlerdeki
tehditlerle mücadele kapasitelerini arttırma olarak ilan etmeleri, adrese
teslim bir mesaj olarak karşımıza çıkıyor.
***
Çin in Batı ya Doğru Politikası nda bir diğer önemli
hamle ise, Türkmenistan ile imzaladığı stratejik ortaklık sözleşmesi.
Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov un Çin ziyareti sırasında
bu ülkeyle arasındaki ilişkileri stratejik ortaklık konumuna getirmek için
attığı bu adım, Çin açısından oldukça önemli bir yere sahip.
Enerji güvenliğinin önemli bir aktörü olan ve Daimi
Tarafsızlık Statüsü nden dolayı bu tür anlaşma/sözleşmelerden uzak duran
Türkmenistan ın bu işbirliğine imza atması, en azından Çin in ABD karşısında
kazandığı önemli bir psikolojik hamle olarak karşımıza çıkıyor. Çin in Orta
Asya devletlerine yönelik İpekyolu Projesi ile birlikte sunduğu askeri
işbirliği imkânları ve silah yardımı vaatleri de oldukça önemli.
Üstelik tüm bu gelişmeler, ABD li bakan yardımcısı
Bisval in Nisan ayında Orta Asya ya gerçekleştirdiği ve bölge ülkelerine
ABD nin işbirliğine hazır olduğu mesajının hemen arkasından üst üste geliyor.
***
Sözün özü; Çin, Rusya nın içinde bulunduğu bu durumu
kendisi açısından bir fırsata çevirmiş durumda.
Çin, böylece: 1) Orta Asya daki etkinliğini arttırma
yolunda Rusya nın blokajını önemli ölçüde zayıflatmaya; 2) ABD nin kendisini
çevreleme politikasına sınır ötesinden cevap verebilmeye; 3) Enerji güvenliği
sorununu önemli ölçüde aşmaya; 4) Afganistan 2014 sonrasına yönelik bölge ile
etkin işbirliği geliştirmeye; 5) Ve Doğu Türkistan üzerinden bir takım
hamlelere yönelik tedbir almaya çalışıyor diyebiliriz.
Burada, Çin in sahip olduğu avantajlı durum göz önünde
bulundurulduğunda, Batı-Rusya arasındaki krizin daha çok kime hizmet ettiği ve
orta-uzun vadede ne tür bir gelişmeye yol açabileceği de açıkçası görülüyor.