DEM Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Batman’da Diyarbakır Caddesi olarak bilinen Turgul Özal Bulvarı ile Atatürk Bulvarı’nın niteliğinin kavşak düzenlemesi adı altında değiştirildiğini, kaldırımların daraltıldığını, ağaçların söküldüğünü ve yan yolların iptal edildiğini belirten Tiryaki, halkın tepkisini dile getirdi. Batman Valiliğinin kayyum olarak yaptığı bu işlemin iptali için idare mahkemesine başvurduklarını söyleyen Tiryaki, mahkemeden kısa sürede bu katliamı durduracak karar vermesini beklediklerini ifade etti.
"Seçim kurullarının bu kararları da kesin, Anayasa Mahkemesine bile itiraz edemezsiniz"
Tiryaki, bir gazetecinin sorusu üzerine, CHP İstanbul İl Yönetimi’nin görevden uzaklaştırılarak yerine geçici yönetim atanması ve ardından yaşanan gelişmelerle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Ben partinin Genel Başkan Yardımcısıyım, aynı zamanda Yüksek Seçim Kurulu temsilcisiyim. Şu çok açık: Siyasi partilerin kongrelerinin; il kongresi olabilir, ilçe kongresi olabilir veya büyük kongresi olabilir; bu kongreler zaten yargı gözetiminde yapılıyor. Seçim kurulları tarafından gerçekleştiriliyor. Yüksek Seçim Kurulu'nda 11 tane yüksek yargıç var, il seçim kurullarında 3 tane yargıç var. Her ilçe seçim kurulunda ise bunun başkanı bir yargıçtan oluşuyor. Ve yüksek seçim kurulları tarafından yapılan bu seçimlerin sonucunda da yine seçim kurulları tarafından mazbata veriliyor. Bunlara itirazlar da seçim kurullarına yapılıyor. Ve seçim kurullarının bu kararları da kesin. Yani seçim kurulunun verdiği karara Anayasa Mahkemesi'ne bile giderek itiraz edemiyorsunuz.
“Türkiye'de seçim güvenliğini siyasi partilerin yürüttükleri faaliyetlerin tamamının askıda kalması sonucunu doğurur”
Şimdi yepyeni bir şey yaşıyoruz. 3 yıl önce gerçekleştirilmiş bir seçimle ilgili olarak bir hukuk mahkemesinin tedbir kararı vermesinden ve seçimi bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırmasından söz ediyoruz. Bu, Türkiye'de seçim güvenliğini siyasi partilerin yürüttükleri faaliyetlerin tamamının askıda kalması sonucunu doğurur ki kabul edilemez. Ben umuyorum, Cumhuriyet Halk Partisi bu kararın en azından mazbataların iptal edilmesine yönelik kısmıyla ilgili olarak seçim kurullarına başvuracaktır. Yüksek Seçim Kurulu'nun bu hukuksuzluğu durdurmasını bekliyoruz. Gerçekten bu yeni bir şey. Hiçbir mazbatanın güvenilirliğinin olmaması anlamına gelir. Bu, odalar için de geçerli, kamu kurumu niteliğindeki içerisindeki meslek kuruluşları için de geçerli, sendikalar için de geçerli, siyasi partiler için de geçerli. Seçim kurulları tarafından yargı gözetiminde yapılan seçimlerin sonuçlarının anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Üç yıl sonra, beş yıl sonra, on yıl sonra bir seçimin iptaliyle ilgili olarak üzerinden defalarca yeni seçimler geçtiği halde böyle bir karar verirseniz Türkiye'de siyaset yapılamaz hale gelir. Bu büyük bir hukuksuzluk sadece Cumhuriyet Halk Partisi'ni ilgilendirmiyor. Türkiye'de bütün siyasi partileri ilgilendiriyor. Hepimizi ilgilendiriyor. Adalet ve Kalkınmak Partisi'ni de ilgilendiriyor. Onların da aslında buna karşı çıkması gerekirken, görüyorum ki çevrelerindeki herkes bunu destekler mahiyette önemli bir bölümü açıklamalar yapıyor. Bu hukuksuzluğun bir an önce giderilmesi gerekir. Giderilmezse eğer, bir kez daha altını çiziyorum, hiçbir kurumun seçim kurulundan aldığı mazbatanın artık güvenilirliği kalmayacak."





