Çatışma yeni başlamadı

Abone Ol

Bugünlerde tarım ve gıda ürünleri sebebiyle olmak üzere, pek çok vesilelerle çeşitli çatışmalar, mücadeleler, isyanlar, spekülasyonlar, hattâ savaşlar vardır. Bu çatışmalar durup dururken bugünlerde başlamadı, bundan beş asır önce tohumları ekilmeye başlandı.

Bugünlere nasıl geldiğimizi kısaca hatırlayalım.

Avrupa henüz tarım döneminde kentleşme öncesi hayat merhalesini yaşıyorken, Haçlı Seferleri sırasında İslâm âlemi ile askerî ve ticarî ilişkilere girmiş ve "köylerdeki tarım derebeyleri" yanında "kentlerde esnaf beyleri" doğmaya başlamıştır. İşte tam da bu dönemde, o zamana kadar hor görülen ve dışlanan Yahudiler ticareti iyi bildikleri için "kentlerdeki esnaf beyliklerini" kurmaya başlamışlardır. O zamandan beri Avrupa daki "tarım derebeyleri" ile "esnaf beyleri" arasında çatışma vardır ve bu çatışma günümüzde de devam etmektedir. İşte o zamandan beri başlayan çatışma ve mücadele, günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde "gıda krizlerine ve isyanlarına" sebebiyet verecek seviyeye ulaştı.

***

Bu kritik meseledeki ince bir detayı hatırlayalım.

Avrupa daki derebeyleri halkın desteklediği beyler idi. Kilise de onlarla işbirliği hâlindeydi. Kentlerdeki esnaf beylerinin köylerdeki tarım beylerini yenebilmesi için kilisenin gücünü yok etmek, ardından halkı dinsizleştirmek gerekmekteydi. Çünkü derebeyleri ile halk arasındaki birliği din adamları sağlıyordu. Eğer kilise yani din adamlarının gücü yok edilirse, derebeyleri de kendiliğinden yok olacaktı.

Sömürü sermayesi bunu çok büyük bir ustalıkla başardı. Haçlı Seferleri sayesinde doğuda öğrenip batıya taşıdığı müsbet ilimlerin verilerini sanayileşmeye uygulayarak gelişme ve ilerleme sağladı. Tarım derebeylerine ve din adamlarına karşı mücadeleyi kazanıp dini kilise duvarları arasına hapsetti. Doğuyu da batının sanayisi ile yenerek zaferini ilan etti. Sömürü sermayesinin plan ve hesaplarına göre 20 inci yüzyılın sonunda artık dine inanan kimse kalmayacak, "sosyalizm" ve "kapitalizm" bu işin sonunu getirecekti.

Ancak evdeki hesabın çarşıya uymaması misali, beklenmedik olaylar cereyan etti ve 20 inci yüzyılın sonunda dinler yeniden dirilmeye ve halk nezdinde itibar kazanmaya başladı. Dinler servet veya silahla zafer kazanmıyor, insanların gönlünü fethederek zafere doğru gidiyor. Ne var ki, para ve silah gücünü elinde tutan din düşmanı sömürü sermayesi teslim olmuyor; çıkmamış candan ümit kesilmez diyerek çırpınmaya ve mücadelesini sürdürmeye devam ediyor...

***

Evet, yeryüzünde "halk ekonomisi" ile "küresel tekel ekonomi" arasındaki büyük bir çatışma vardır. Yüzyıllar öncesinde başlayan bu çatışma günümüzde de devam ediyor. İsyan derecesine varan "gıda krizleri ve isyanları" da bu çatışmanın bir parçasıdır. Bu çatışmalar bazı ülke ve bölgelerde savaş seviyesine ulaşabilme potansiyeline sahiptir.

Bu çatışmaları körükleyen küresel sömürü sermayesinin ana hedefi nedir

Küresel sömürü sermayesi dünyayı "tek ekonomi işletmesi, tek dünya devleti" hâline getirmek istiyor Hiçbir zaman gerçekleşmesi mümkün olmayan böyle bir ütopyanın peşindedir. Aklı sıra bu gerçekleştiğinde herkes bugünkü karşılıksız kâğıt paranın işçisi olacak, ülke orduları onun bekçileri olacak, devletler ve hükümetler onun kahyaları ve taşeronları olacaktır. Böylece güya yeryüzünde çatışma ve savaşlar kalkacak, açlık ve sefalet de kalkacaktır. Çünkü o herkese iş verecek, üretilen ürünleri sadece o paylaştıracaktır...

Özgürlük ve adalet sevdalısı insanlar, işte bu anlayışa ve bu çarpık düzene karşı direniyor; yeni bir dünya ve adil bir dünya düzeni kurmak için mücadele ediyorlar

Özgür insanların bu direnişinin detaylarını gelecek yazılarda inceleyelim.