Çatışma ve hediye

Abone Ol

Eğitimimizin yetiştirdiği katil sayısı ilim adamı sayısından fazla. Hapishane sayısı da Üniversite sayısından fazla.

Ceza davalarına bakan savcı, hakim, avukat, katip, mübaşir, gardiyan sayısı da epeyce kabarık ama arabulucu, ıslah edici, barıştırıcı, ödül verici bir kurum veya kuruluş yok.

"Çatışma" kelimesini duyduğumuzda ya Cudi dağının eteklerinde askerle terörist çatışmasını çağrıştırırız veya mafya çatışmasını çağrıştırırız.

Teröristlerin ve mafyanın toplamı yirmi bin etmez. Halbuki milyonlarca gelinle kaynana çatışıyor.

Eşler anlaşmazlıklara düşüyor, işin içinden çıkamıyor ve mahkeme kapıları boşanan eşlerle dolup taşıyor.

Çocuk kavgasından, köpek kedi kavgasından, kapı önü çöp kavgasından, üst kattakinin halı çırpması kavgasından, katlarda gürültü yapma kavgasından kaş çatan komşular oluyor.

Bu tür çatışmaların sayısı ve bu millete maliyeti aslında terör çatışmalarının maliyetinden çok fazladır da fazla olduğu için sanki tabii bir halmiş gibi geldiğinden dikkat çekmiyor.

Ama Rabbimiz bizim dikkatimizi bu tür çatışmaların önlenmesi için "Hakemlik" müessesesini teklif ediyor. (Bak. Nisa suresi ayet 35)

Devlet bu "Hakemlik" müessesesini düşüne dursun. Biz, üzerimize düşeni yapalım.

Seven, sevdiğiyle kavga edemez.

Eşinizi seviniz. Komşunuzu seviniz. Balkonunuza halı çırpan komşuyu da seviniz. Öğretmeninizi, valinizi, öğrencinizi, mahallenizin delisini ve velisini seviniz.

Onun da sizi sevmesi için sevdiğinizi belli ediniz.

Sevdiğinizi belli etmenin yollarını sevgili peygamberimiz bize gösteriyor:

1) Karşılaştığınız zaman gönülden gülümseyiniz.

2) Selam veriniz.

3) "Karşılıklı hediyeleşiniz ki, birbirinizi sevesiniz."

İsterseniz deneyiniz. Kaynananıza bir başörtüsü hediye ediniz. Gelininize bir entari alınız. Gücünüz yetmiyorsa bir sakız alınız. Beş liraya saç tokası alınız ve hediye ediniz.

Kişinin ırkı, dini, dili, coğrafyası ne olursa olsun hediye diliyle bütün gönüllerin surları aşılabilir.

Sevgili peygamberimize karşı en katı düşmanlığı basın yoluyla sergileyen Ka b bin Züheyr e, sevgili peygamberimizin hediye ettiği "Hırka-i şerif" Topkapı müzesinin en değerli eseri olarak ülkemizi süslemektedir.

"Hediye almaya paramız yok" demeyin. "Çoban armağanı çam sakızı" diye bir atasözümüz vardır.

Kadınlarımızın parmağındaki altın yüzük, erkeklerimizin gümüş yüzüğü, para olarak fazla bir şey değildir ama bir ömür boyu onu parmağından çıkarmamaktadır. Çünkü o, en sevdiği insanın gönlünün tercümanıdır.

İnsanların uğrunda can verdiği, kan akıttığı paranın, ağaçtan yapıldığını, hazinenin tamamının bir dağın ormanından meydana geldiğini hatırınızdan çıkarmayın ve sevdiğiniz insanın gönlünü kazanmak için milyarlarca para destesini verseniz yine de az geleceğini düşünün.

Bütün dünya, bir gönülün bir telinin kopmasına değmez vesselam.