Çatışma siyaseti ile kamplaşıp kutuplaşıyoruz

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)’a hamd ederim. Salât ve selâm, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s. a. v)’ya, âline ve sahabelerine olsun.

KAMİLamil insan, ülfet eden ve kendisiyle ülfet edilen kimsedir. Cehalet bilgisizlik değildir. Bilgiyi hayır için değil, şer işler için kullanma halidir. Ebu Cehil’e bilgisini şer yolda kullandığı için

“cehaletin babası” denmiştir. Bir bilgi, şer için kullanılıyorsa cehalet, hayır için kullanılıyorsa saadettir.

Türkiye, büyük bir manevi yozlaşma tehdidi altındadır, konuşan yoktur.

Aile yapımız her geçen gün biraz daha yozlaşıyor, bu duruma yöneticilerimiz kör ve sağırdır. 

Türkiye, büyük bir faiz batağına saplanmış, deniz tükenmiş kara gözükmüş aldıran yoktur.

Materyalist eğitim nesillerimizi eritmeye, çürütmeye devam ediyor gören yoktur.

Dış politikada tam bir çöküş yaşıyoruz, dost ilan ettiklerimizin her gün ihanetine uğruyoruz, akıllanmıyoruz.

Borç batağına saplanmışız. Hazine Müsteşarlığı tarafından 31 Ocak 2017’de yayınlanan “İç Borçlanma Stratejisi”, “Hazine Finansman Programı” ve “İç Borç İhraç Takvimi” başlıklı yayınında

belirtildiği gibi, Mart 2017’de ödenecek borç miktarı 20,5 milyar TL’dir. Bunun 17,6 milyar TL’si iç borç, 2,9 milyar TL’si dış borç ödemelerinden oluşmaktadır. 17,6 milyar TL’lik iç borcun 12,9

milyar TL’si anapara, 4,7 milyar TL’si de faize ödenecek paradır. 2,9 milyar TL’lik dış borç ödemelerinin de 0,4 milyar TL’si anapara, 2,5 milyar TL’si de faiz ödemesidir. Evet, Mart 2017’de

dış borç ödemelerinde faize ödenecek para anaparanın 6 katından fazladır. Bu tabloyu konuşan var mıdır? Varlık fonu niçin kuruldu sanırsınız? Bunu Saadet Partisi’nden başka dile getiren

bir tek vatan evladı yoktur. 

İşsizlik oranları %12,1’e yükselmiştir.

Enflasyon oranları % 10’un üzerine çıkmıştır.

Nereye gidiyoruz beyler, nereye? 

REFERANDUMA GİDİYORUZ, REFERANDUMA

On beş yıllık AK Parti iktidarı, yukarıdaki meselelerin çözümü ile karşımıza çıkacağına 18 maddelik bir anayasa değişikliği ile çıkıverdi. Şimdi bu anayasa değişikliği 16 Nisan 2017 günü yapılacak referandumda halkoyuna sunulacaktır. Eğer bu anayasa değişikliği evet ile sonuçlanırsa, ülkemiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle sanki şahlanacaktır. Sanki ertesi gün Türkiye, birden faiz batağından kurtulacak, materyalist eğitim maneviyatçı olacak, manevi tahribat son bulacak ve herkes manevi olarak saadet bulacaktır. Sanki tarım ve hayvancılığımız patlayacak, bir anda ülkemizin her tarafında, Diyarbakır’da, Batman’da, Şırnak’ta, Hakkâri’de Van’da, Ağrı’da, Erzurum’da fabrikalar kurulacak ve bu fabrikalarda milyonlarca işçi çalışmaya başlayacaktır. Sanki on beş yılda olmayan ne varsa partili cumhurbaşkanı hükümeti döneminde hemen oluverecektir. Sanki açlığımız tokluğa dönüşecektir. Sanki ekilmeyen tarlalarımız ekilir hale gelecek, bugün yetmeyen asgari ücret, o gün yeter hale gelecektir. Sanki kurtuluşumuz bu referandumda evet demeye bağlıdır. Sanki vatanperverler, milliyetçiler, hacılar, hocalar, yandaş ve yoldaşlar, nakitçiler birlik olmuşlar, vatan için, millet için, bayrak için, varlık fonu için yepyeni bir meydan muharebesi başlattılar. Bu referandumda bu anayasa değişikliğine evet demeyeceğini açıklayan Saadet Partisi’ne ve hayır diyeceğini açıklayan taraflara had bildirmek için kutsal bir savaşın ateşini yaktılar. Nerede bir hayırcı görseler saldırıyorlar. Bunun adına da demokrasi diyorlar. Ellerinde çok güçlü silahları var. Bu silahlar ile hayırcı düşmanlarına tahrip gücü yüksek hakaret kurşunu sıkıyorlar. Kasımpaşalılık ruhudur gelen, bu ruha hayır derseniz çarpılısınız diyorlar. Yaptıkları şey, sindirmek ve yıldırmaktır. 

SÖVERSEN EĞER

Bir Müslüman, ben Müslüman’ım diyen kardeşine, komşusuna, akrabasına, hemşerisine söver mi? Sövmez ama sövüyor işte. Dinimiz muhaliflere bile sövmeyi yasaklamıştır.  ENAM SURESİ 108: “Allah’tan başka varlıklara yalvarıp sığınan kimselere sövmeyin ki, onlar da kin ve cehaletlerinden dolayı Allah’a sövmesinler. Zira biz, her topluma kendi yaptıklarını güzel gösterdik. Ama zamanı geldiğinde, onlar Rablerine döneceklerdir. O zaman Allah onlara, bütün yaptıklarını en doğru şekilde anlatacaktır.” Allah Teâlâ sövmeyin, söverseniz sövülürsünüz buyuruyor. Peygamberimiz şöyle buyuruyor. Tirmizi’den: “Hayâ ve az konuşmak imandan, fahiş söz ve çok söz nifaktandır.” Tirmizi’den: “Mümin, ayıplamaz, lanet etmez, fahiş söz söylemez” 

Tirmizi’den: “Çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyenden Allah Teâlâ nefret eder.” Sövmek, kötü söz söylemek Müslümanın imanına zarar verir. Deylemi’den: “Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Hâlbuki ondan, gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.” Sövmek yoldan çıkmaktır. Buhari ve Müslim’den: «Müslüman’a sövmek fasıklık, onunla savaşmak küfürdür.” Buhari’den: “Hiç kimse, bir başkasına fasık veya kâfir demesin. Şayet itham altında bırakılan kişide bu sıfatlar yoksa o söz onu söyleyene döner.” Müslim’den: «Birbirine söven iki kişinin söylediklerinin günahı, mazlum olan haddi tecavüz etmedikçe, sövüşmeyi ilk başlatana yazılır.” Bizim çatışmaya değil istişareye ihtiyacımız var. Çatıştıran, ötekileştiren, kamplaştıran siyasetten kimseye bir hayır gelmez. İşte biz Milli Görüşçüler olarak söven, çatıştıran, kamplaştıran, ötekileştiren siyaset diline karşıyız ve bu dili şiddetle reddediyoruz. Bu dil bizim dilimiz olamaz diyoruz. Bizim dilimiz, barış ve diyalog dili olmalıdır. Ülkemizin ihtiyacı olan şey barış ve kardeşliktir. Fikirlerin farklı olması zenginliktir. Bu farklı fikirleri fırsata çeviren toplumlar dünyaya yön verebilirler.

HAYIRCIYSAN DÜŞMANSIN DAYATMASI

Biz Milli Görüşçüler olarak referandumda oy kullanacak seçmenleri düşünerek oy kullanmaya davet ediyoruz. Evet diyecek olanlara da hayır diyecek olanlara da düşünerek evet veya hayır demeye çağırıyoruz. Evet diyenlerin bölücü, hayır diyenleri de vatan haini olarak görülmelerine karşıyız. Bu bir dayatmadır. Biz Saadet Partisi olarak düşündük ve bu değişikliğe EVET diyemeyeceğimizi gerekçeleri ile birlikte ilan ettik. Selam hidayete tabi olanlara…