Bir mucizeydi gerçekleşen, rüyayla gelen Peygamberimizin
(S.A.V.) bir mucizesi, bir yol göstermesi Aslında, İngiliz mayın tarama gemisi
Karanlık Limanı nda tarama yapmış ve mayın yoktur diye rapor vermişti. 17 Mart
gecesi yaptığı mayın taramasından sonra Karanlık Limanı nda mayın olmadığına
dair rapor veren İngiliz binbaşısı bu yenilgi üzerine hemen o gün yani 18 Mart
günü komutanları tarafından kurşuna dizilerek suçsuz yere cezalandırıldı. Çünkü
sonradan bu binbaşının verdiği raporun doğru olduğu anlaşılmıştır. Yani tarama
yapıldığında deniz temizdir. Ya da ona deniz temiz mayınsız gösterilmiştir
manevi kuvvetler tarafından. Mayınlar gizlenmiştir.
Winston Churchill, 1930 yılında Revue de Paris adlı
dergide: Birinci Dünya Harbi nde bu kadar insanın ölmesine, harbin ağır
masraflara mal olmasına, denizlerde 5.000 tane ticaret ve harp gemisinin
batmasına başlıca sebep Türkler tarafından karanlık sulara bir gece önce atılan
ve incecik bir çelik halat üzerinde sallanan 26 adet mayındır demek suretiyle
bu 26 mayının savaşın seyrini değiştirmesindeki önemini itiraf edecekti.
18 Mart yenilgisi üzerine General Hamilton, günlüğüne
Churchill in çekiciliğinin kendilerini Gelibolu ya getirttiğini, yanlış zamanda
Çanakkale de bulunduklarını yazar ve 19 Mart tarihli günlüğüne şunları ekler:
Beceriksiz diplomatların telkinleriyle sanıldı ki; Gordion un kördüğümü misali
yaşlı Türk devleti bıçakla kesilmiş gibi ikiye bölünüp dağılıverecek (General Hamilton, Gelibolu Günlüğü, s. 33)
General Hamilton, Türkler için de şu ifadeyi
kullanmıştır: Bir ay önce Türkleri alaşağı etmiştik. Şimdi ise nasıl da
cesaretle dövüşüyorlar. Halen dört yeni tümenleriyle aynı ruha sahip ve adeta
robotlar gibi saldırıyorlar. ( General Hamilton, Gelibolu Günlüğü, s. 243.)
General Birdwood un harekâtının başından beri cesaretle
savaşan birlikleri iskelet haline dönmüştür. Türkler şu an tesirli savaşlarını
veriyorlar. Mamafih kayıpları bizden fazla. Türklerin maneviyatlarının
yükseldiği de aşikârdır. Çok mükemmel komuta edilen ve cesaretle dövüşen Türk
ordusuna karşı savaşıyoruz. Bir kumarbaz ağzıyla, doğruyu söylemek gerekirse,
elimize çok iyi bir şans geçmişti ama Osmanlı Bankası nı soyamadık. (General
Hamilton, Gelibolu Günlüğü, s. 243-244)
Yine aynı günlüklerden General Hamilton un yazdıkları:
Ama sabahın erken saatlerinde durumda umulmadık bir değişme başladı, gittikçe
yoğunlaşan bir sis etrafı göz gözü görmez bir hale getirmişti. Top tüfek
sesleri birer birer dindi. Ve cephe sustu. Doğa, Türkleri gizlemiş, Allah
onları korumuştu. (General Hamilton, Gelibolu Günlüğü, s. 248.)
Sis ve topçu ateşi yönünden Allah dün Türklerden yana
idi. (General Hamilton, Gelibolu Günlüğü, s. 249.)
İngiliz Generali Hamilton, çağın en modern silahları ile
donatılmış yediyüzbin kişilik modern bir orduyla Çanakkale de ne yaptıysa
Türklere karşı başarılı olamadı. Başka da yapacağı bir şey kalmamıştı. Cebinden
not defterini çıkararak şu bilgileri kaydetmekten kendini alamadı:
Evet, insan ruhunu yenmek gerçekten mümkün olmuyor. Bizi
Türklerin maddî gücü değil, manevî gücü mağlup etmiştir. Fakat biz, gökten inen
güçleri müşahede ettik! Dünyada hiçbir ordu bu kadar ayakta kalamaz. Sadece
bugün bin sekiz yüz şarapnel attık, on binlerce piyade mermisi yaktık. Aylardan
beri gece gündüz savaş gemilerimiz mevzilerini bombalıyorlar. Son derece
hırpalanmış Türkleri, koruyan Cenâb-ı Allah larından ayırmak için ne
yapılabilir! (Mehmet Niyazi, Çanakkale Mahşeri, s. 508.)
Bu ilâhî yardımı hissedip dile getirenlerden biri de
Churchill dir. Churchill, muharebe sonrası mağlup olması sebebiyle muhakeme
edilirken bitap edici ağır sualler karşısında iyice darlandığı bir sırada
mahkeme heyetine şöyle haykırmıştır: Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale de
Türklerle değil, Allah ile harp ettik! Tabiî ki yenildik...
Bu da gösteriyor ki, Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruha
sahip olan kahraman ordumuz, Allah ın yardımına mazhar olacak bir ilâhî gönül
taşıyordu. Hiç şüphesiz ki bu, askerin yüksek maneviyatı karşısında Cenâb-ı
Hakk ın bir lütfu idi. Âyet-i kerîmede buyrulan: Attığın zaman sen atmadın,
Allah attı... sırrının sayısız tecellilerinden biriydi
KAYNAKLAR
Çanakkale Mahşeri, Mehmet Niyazi, İstanbul: Ötüken
Neşriyat, 2006.
Ian Hamilton, Gelibolu Günlüğü, Çev. Osman Öndeş,
İstanbul: Hürriyet Yayınları, 1972.
Ramazan Hurç, Çanakkale Savaşlarının Manevi Yönü, Fırat
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1999, sayı: 4, s.s. 61-95.
Mehmet Gençcan, Çanakkale Savaşlarından Menkıbeler,
Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990.
Turhan Seçer,
Destanlaşan Çanakkale Savaşları, İstanbul: Kastaş Yayınevi, 2005.
Ömer Çakır, Türk Harp Edebiyatında Çanakkale
Mektupları, Ankara: Akçağ Yayınları, 2009.
Orhan Yıldıran, Çanakkale Muharebeleri, Ankara, Genel
Kurmay Basımevi, 1966.
Kadir Şeker, Konferans Konuşmasından. (18 Mart 2008
tarihinde MAE Üniversitesi Eğitim Fakültesi Konferans Salonu nda verilmiştir.)
Selahaddin Adil Paşa, Çanakkale Cephesinden
Mektuplar-Hatıralar, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2007.