Çağın putuna karşı tek başına savaşan Muhammed Ali Clay

Abone Ol

Muhammed Ali Clay, dünya şampiyonu olunca Müslümanlığını

ilan eder. Özgürlükler ülkesinin tasmalı gazetecileri sorarlar: Malcolm X ve

Nation Of  İslam/İslam Milleti ile alakan nedir

Muhammed Ali Clay: Ormanda aslan aslanla, kaplan

kaplanla, kırmızı kuşlar kırmızı kuşlarla gezer. Kendi ırkından insanlarla

gezmek insanın tabiatında vardır. İstenmediğim yerlerde olmak istemiyorum der.

Değerli bir arkadaşını şehrin seçkin lokantalarından

birine götürür ama garsonlar gelip sormayınca garsonlara Bakar mısınız

dediğinde garsonlar topluca gelip tekme-tokat onları dışarı atarlar.

Hepsini dövecek gücü olduğu halde elini kaldırmaz. Sebebi

sorulduğunda İş polise intikal eder. Karakolda haklı veya haksıza bakmadan

önce derimizin rengine bakarlar ve ona göre karar verirler der.

Şampiyona, Nation Of İslam/İslam Milleti cemiyetinin hepsi zenci

olduğundan gazeteciler orayı aşağılayan ifadelerle orada ne aradığını sorarlar.

Cevap: Siyah Müslümanların toplantılarına katılıyorum ve

orada ne görüyorum Sigara yok, İçki yok, eşini aldatmak yok, hanımları gayet

mazbut giyiniyor. Sonra sokağa çıkıyorum ve siz bana Oraya, onların yanına

gitmemelisin diyorsunuz. Ama neden gitmemem gerektiğine dair bana somut bir

neden söylemelisiniz der. Gazeteciler Sen Şampiyonsun, gençliğin şampiyonu

olarak sorumluluğun var derler. 22 yaşındaki taze şampiyonun gazetecilerden

çekinmeye hiç niyeti yoktur: Sizin istediğiniz kişi olamam. İstediğim kişi

olmakta özgürüm diye cevaplar.

Vietnam a gönderip harpte yok etmeyi denediklerinde

Amerika yetkililerine öyle bir cevap verir ki bu cevap daha sonraları

Uluslararası Dayanışma Bildirisi haline gelir: Doğduğum Lousville de

Negro(Zenci) dedikleri insanlar köpek muamelesi görürken ve en basit insan

haklarından mahrum bırakılırken, üzerime üniforma giyip, 10 bin mil (16 bin

kilometre) ötedeki Vietnam ın kahverengi insanlarına bomba ve mermi yağdırmamı

benden istiyorlar   Hayır, evimden 10 bin

mil ötede, beyaz köle sahiplerinin dünya hâkimiyeti devam etsin diye bir başka

yoksul ulusun katledilmesine, yakılmasına destek vermeyeceğim. Bu, böylesi

kötülüklerin sona ermesi gereken gündür. Beni, böyle bir karar alırsam bunun

milyonlarca dolara mal olacağı konusunda uyarıyorlar.

Ancak bir kere söyledim ve tekrarlıyorum. İnsanlığın

gerçek düşmanları buradadır (Amerika). Adalet, özgürlük ve eşitlik için

mücadele edenleri köleleştirmek isteyenlerin oyuncağı olarak dinime, halkıma ve

kendime kara çalmayacağım.  Eğer savaşın

22 milyon insanıma özgürlük ve eşitlik getireceğini bilsem, beni askere

almalarına gerek olmazdı. Yarın gider ve onlara katılırdım. Kendi inandıklarıma

sahip çıkarak kaybedecek hiçbir şeyim yok. Hapse girerim, ne var yani Biz 400

yıldır hapisteyiz. Vietnam bahane edilerek Amerika da boks yapması yasaklanır.

Pasaportu elinden alınır. Ekmeğe muhtaç hale getirilir. O şöyle bağırır: Dini

inançlarıma  sırt dönememenin cezası neyse çekmeye hazırım. Makineli tüfeklerin

karşısına çıkmam gerekecekse onu da yaparım.

Bu arada Vietnam savaşını ne hükümetler ne ordular

bitirebilir. Bu kirli kavgaya gazeteciler nokta koyar.

Amerikan halkı vahşet haberlerini gördükçe Bu nasıl

hürriyet diye sorgulamaya başlar. Hollywood konuya el atar. Sivil Toplum

Örgütlerinden Niye savaşıyoruz sorusu yükselince olaylar yatıştırılır.

O, yalnız iki yüz kadar boksörle kavga etmedi, O, tek

başına Hazreti İbrahim gibi, çağının putunun emrindeki putperestlere karşı

savaştı ve kazandı.

Allah rahmet eylesin. Amin.