Bütçedeki rant ve israf harcamaları nasıl finanse ediliyor ?

Abone Ol

Giderek artan rant ve israf harcamalarına kaynak

sağlanabilmesi için, her türlü zararlı yöntem kullanılmaya başlanmıştır. 

1. Kamu Bütçe Açığı demek; devletin ve vatandaşın, borç

ve faiz sistemi tarafından sömürülmesi demektir. AKP, 12 yıllık iktidarında,

TEK BİR DEFA BİLE kamu bütçe açığını kapatamamıştır. Eğer bir parti; tek başına

iktidar olduğu, 12 yıl gibi çok uzun bir dönemde bile, bütçe açığını tek bir

defa dahi kapatamıyorsa, bunun iki anlamı vardır; ya çok beceriksizdir ya da

aslında faiz lobisine karşı gerçek bir mücadele yapmamaktadır.

2. 2002 yılı sonunda 148 milyar dolar olan kamu merkezi

yönetim borcu, 2014 yılında 264 milyar dolara yükselmiştir. Kamunun borcu,

dolar bazında 1.8 katına çıkmıştır.

3. Rant ve israf harcamaları, öylesine hızlı bir şekilde

artmıştır ki; giderek artan merkezi yönetim borçlanmasına ek olarak, kamu

bankaları da borçlandırılarak bütçe harcamaları kamu bankaları tarafından

dolaylı şekilde finanse edilmeye başlanmıştır. 2002 yılında sadece 2 milyar

dolar olan kamu bankalarının borcu, 2014 yılında, 15 katına çıkarak 28 milyar

dolara yükselmiştir.

4. Ancak, Kamu Bankaları tarafından alınan borçlar da

yetersiz kalmıştır. Ek kaynaklar için yeni yöntem ise, devletin en stratejik

kurumlarının, özelleştirme furyası adı altında satılması olmuştur. Özelleştirme

ile 80 yılda milletin emeği ile yapılan 125 kamu kurumu satılmış, elde edilen

51.8 milyar dolarlık gelir de kamu harcamalarının finansmanında kullanılmıştır.

5. Maalesef israf boyutundaki harcamaları karşılamak için

tüm bu yöntemler de yetersiz kalmıştır. Kaynak sağlamak için bulunan diğer

yöntem, kamu bütçesinin ithalattan alınan vergiler ile finanse edilmesi

olmuştur. Bu sistemin özü şudur: Şirketler dışarıdan borç alıp ithalat yapacak,

bankalar yurtdışından aldıkları kredileri vatandaşa tüketici kredisi olarak

dağıtacak, vatandaş da kullandığı banka kredileriyle ithal edilen ürünleri

satın alacak ve kamu, yapılan ithalatlardan vergi geliri elde edecektir.

Kamu, böylece kendisinin yerine vatandaşı ve özel

şirketleri borçlandırarak, dolaylı bir borçlanma stratejisi uygulamaya

başlamıştır. Bütçenin ithalat vergileri ve dolayısıyla ithalatla finanse

edildiğini, rakamlar da teyid etmektedir. 2014 bütçesinde, yurtiçi satış

işlemlerinden elde edilen KDV geliri, sadece 38.1 milyar lira iken, ithalattan

alınan KDV geliri ise 64.4 milyar liradır. ÖTV, KKDF, ithalatçı firmaların

ödediği vergiler de dikkate alındığında, bütçedeki vergi gelirlerinin büyük

kısmının ithalat ekonomisinden sağlandığı görülmektedir. Bütçe harcamalarının

ithalat ile finansmanı; aynı zamanda Türkiye nin bir ithalat ekonomisine

dönüşmesine, yerli üretimin yok olmasına ve işsizliğin de artmasına sebep

olmuştur. 

Kamu harcamaları ve borçlarındaki artışın boyutları

değerlendirilirken; sadece merkezi yönetimin değil, kamu bankalarının da

borçlarındaki hızlı artışın, ülkenin en önemli sanayi kuruluşlarının

satılmasının, vergi gelirleri artsın diye ithalatın arttırılmasının, ithalatın

attırılabilmesi için de özel şirketlerin ve vatandaşların da

borçlandırılmasının dikkate alınması gerekmektedir. Resmin tamamına

bakıldığında, rant ve israf politikaları yüzünden borca batırılmış ve

geleceğine ipotek konulmuş bir ülke görülmektedir.

Asıl endişe verici olan ise, bir gün yolun sonuna gelindiğinde

ve bu rant ve israf politikaları, bu borçlanma batağı; Türkiye yi duvara

çarptığında, Türkiye yi borca boğan batının, isteyeceği bedelin ne olacağıdır.