Bursa edebiyat günleri "oldu-bitti"!?

Abone Ol

İlki 1996 yılında düzenlenen "Bursa Edebiyat Günleri"nin onuncusu ve belki de sonuncusu 23-24 Aralık 2005 günleri gerçekleştirilmiştir.

Geçmiş yıllarda Büyükşehir Belediyesi BKTSV (Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı) tarafından gerçekleştirilen etkinlik, bu yıl, kağıt üzerindeki verilere (ilan, afiş vb.) göre, Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edildi. Gerçi görünürdeki bu değişim fiiliyatta geçerli değildi. Çünkü gerek organizasyonun arka plânını çekip çevirenler, gerekse davetli şair-yazarlar, geçmiş yılların olumsuzluğunu taşıyordu.

Peki, genel intibaya göre organizasyonu ve katılımcı ekibi değişmeyen Bursa Edebiyat Günleri nin sonuncusunda değişen bir şeyler yok muydu Elbette vardı: Etkinlik formatının değişmesi bunlardan birincisidir. Zira, şimdiye kadar bu etkinlik, Nisan-Mayıs ayları içinde yapılıyordu. Bu yıl Aralık ayının son haftasına sıkıştırılması, yasak savma ve bir şeyleri aklama düşüncesinin bir tezahürü değil miydi

Bu arada, pek çok problemi taşımış olmalarıyla birlikte, ilk dokuz etkinlik, ana gövdeyi oluşturan üç günlük sempozyumun yanı sıra konser ve sergilerle halka açık okumalar şeklinde gerçekleştirilmişti. Sonuncu Edebiyat Günleri ise güdükleştirilmiş bir nitelik sergiliyordu. Öyle ki, etkinlik bir buçuk günlük bir süreyle sınırlandırılmıştı.  Bu bir yana, yeni formata "imza günü" adı altında, piyasaya hakim birkaç medya grubuyla bağlantılı seçilmiş bir iki yayınevine ait birkaç masalık tezgahın eklenivermesi, programın hangi amaca hizmet ettiği konusunda tereddütler oluşturuyordu Üstelik, davetli pek  çok şair ve yazarın bu yayınevlerinden eser yayımlamış olmaları, bir kısmının malûm medya kuruluşlarını temsil pozisyonunda bulunması, tereddütleri artırıyordu.

Sonuncu Bursa Edebiyat Günleri nde görülen bir diğer değişiklik, kalitesizliğin iyice artması, deyim yerindeyse zirveye çıkmasıydı. Bunu, etkinliğin yıllardan beri temcit pilavı gibi öne sürülen amaçlarına temas ederek açaklamaya çalışalım.  Bu amaçlar son etkinlik için de dile getirilmiştir: "Bursa nın ulusal alanda ses getiren kültürel etkinliklerinden biri haline gelen Edebiyat Günleri nin bu yıl da edebiyatın sorunlarını gündeme getirmesinin yanı sıra yeni nesle edebiyat sevgisi aşılaması amaçlanıyor." Oysa, ne etkinliğe davet edilen edebiyatçılar millî ve genel edebiyat dünyamızı tam temsil etme yeterliliğindeydi, ne de ele alınan konular sözkonusu dünyanın sorunlarını gündeme getirme niteliğinde İşte etkinliğe davet edilenlerden bazıları: Nevzat Çalıkuşu, Nahit Kayabaşı, Kemal Selçuk, Hakan Akdoğan, Metin Güven, Mustafa Durak, Necmi Gürsakal, Zebercet Çoşkun, Nilüfer İşyar, Tuğrul Keskin, Alper Akçam, Derman Bayladı, Sema Kaygusuz, Bilgin Adalı ve Meltem Arıkan Bu isimlerden bazılarının değişik sebeplerle (haklı olarak, etkinliği ciddiye almama da olabilir mi ) programa katılmayışları ise, sözkonusu temsil yeteneğine iyice darbe indiriyordu.

Seviye düşüklüğü, etkinliğin daha ilk adımında kendisini hissettiriyordu: Önceden açıklanan programa göre Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin ve şair İlhan Berk tarafından yapılacak açış konuşmalarıyla başlaması gereken etkinlik, her ikisinin de katılmaması ile, daha ilk hamlede "fos bayrağı"nı göndere dikiyordu. Gelmeyenler listesine ilk oturum konuşmacılarından Zebercet Coşkun un da eklenmesi ile, bayrağın rengi iyice solgunlaşıyor, dosta düşmana "tebessüm provaları" yaptırıyordu.

Sonuncu Bursa Edebiyat Günleri nin kalitesiyle ilgili bir başka husus, sempozyum bildirilerinin niteliği, daha doğrusu niteliksizliğiydi. Zira, ilk oturumda konuşmacılar ileri sürdükleri görüşleri hiçbir bilimsel kaynağa dayandırmıyor, daha ziyade gündelik bilgi kırıntılarını marifet olarak ortaya koyuyorlardı. Sözgelimi, ilk oturumda adı geçen tek yazılı kaynak (iki konuşmacı Prof. Dr. Mustafa Durak ve gazeteci Nahit Kayabaşı- tarafından kullanılan) bir gün öncesinin Cumhuriyet gazetesi Kitap eki olmuştu. Bildirilerdeki niteliksizlikle ilgili bir başka örnek ise, son oturumda ele alınan "100 Temel Eser ve Günümüz Türk Çocuk Edebiyatı" başlıklı bildiride öne sürülenlerin güdüklüğüydü.

Seviye düşüklüğü ile ilgili söylenecek başka hususlar da var elbet: Etkinliğin yeterince duyurulmaması ve doğal olarak konuşanlarla dinleyenlerin sadece küçük, seçkin bir davetliler grubuyla sınırlı kalması bunlardan birisidir. Sözgelimi, ortalama 100 kişilik küçük bir salonda gerçekleştirilen sempozyum oturumlarında, salonun yarısı dolmuyordu. Etkinlik amaçları arasında anılan liseli ve üniversiteli gençlere ise, salonda rastlamamız mümkün değildi.

Çapsızlıkla ilgili son husus, sempozyumda sunulacak bildirilerin (bu konuyla ilgilenen birisi olarak bize ulaşmadığına göre) önceden kitaplaştırılmamış olmasıdır. 

Bütün bunlara, Bursa da faaliyet gösteren (TYB Bursa Şubesi, BUYAZ gibi) sivil edebiyat kuruluşlarının, üstelik 10 ay önce sundukları etkinlik projelerine rağmen, bu etkinlikten haberdar edilmemeleri apayrı bir cinayettir.

Sonuç olarak, sonuncu Bursa Edebiyat Günleri "maharetli" bir oldu bittiyle geçiştirilmiş, yasak savılmış, bu arada malı mülkü talan eden etmiştir

Edebiyat Günleri nin kime ve neye hizmet ettiği meselesi ise Bursa da belediyelerce organize edilen kültür sanat etkinlikleriyle ilgili varolan endişeler zincirine, yeni bir halka daha eklemiştir