Ortalık toz duman. Karşılıklı
salvolar öylesine yoğun ki insanın muhatap olmak istemediği bir durum
yaşanıyor. Tam bir bilgi kirliliği içindeyiz. Dört bir yandan insanlık
üzerine ağdırılanların neyin doğru neyin yanlış olduğu bilinemiyor.
Tarafların Müslüman olması bu karmaşayı daha da içinden çıkılmaz bir
hâle dönüştürüyor.
Emperyalizmin oyuncağı olanların birbirleriyle
tutuştuğu bu kavgada biz neden ve niçin taraf olalım ki Şimdiye kadar
görünmeyen bir işbirliği içinde olanların yani koalisyon kuranların
birbirlerine düşmeleri bir iktidar kavgasından başka ne olabilir ki
Biz
uçurumların büyütülmesinden elbette yana değiliz. Özellikle ülkemizi
kuşatan egemenlerin oluşturduğu ve sürüklediği kitlelerin yanında yer
almak bize ne kazandırır Biz hiçbir zaman siyonizmin, ırkçı
emperyalizmin, Haçlı Hıristiyan birliğinin, Katolik AB tutkusuna düşüp
eteklerine tutunanlardan olmadık, olmayız da. Küçük hisseler peşinde
olmayı hiçbir zaman düşünmedik. İdealimiz, ülkümüz, tutkumuz,
Müslümanların bütünleşmesi, bir araya gelmesi, güç oluşturmasıdır. İslâm
medeniyeti bütünlüğünde buluşması ve yeniden birleşmesi, İslâm milleti
bilincine ermesi ve bu bilinçle yol alması en önemli görevimiz.
Türkiye,
dahası Müslümanlar tam bir kapanın içinde. Soluklanamayacak kadar büyük
bir bunalım ve kriz içindedirler. Bu, onların dağınıklıklarından
kaynaklanıyor. Katolik Haçlı ruhunun oluşturduğu AB kapısında
sürünmenin, önlerine sürülen dayatmaları eksiksiz ve kusursuz yerine
göstermenin çabası içinde olanların yanında olmak neyi kazandırır bize.
Ülkümüz kendimiz olmak yolunda ilerlemek.
Her adımın bir bedeli
var. Uluslararası ilişkilerde atılan adımların bedeli çok daha ağırdır.
Tarihler bize elbette bir takım şeyleri çağrıştırır ister istemez. 2002
yılında Papa Heykeli altında Haçlı AB sözleşmesini imzalamanın bir
bedeli olmayacak mıydı dersiniz Türkiye deki postallardan kurtulma gibi
çok basit gerekçeleri kendilerine ilke edinenler bu gün neden onlardan
yakınaduruyorlar ki İsrail siz, Amerika sız olmaz deyip D- 8 oluşumunu
bir yana atanların bugün bu güçlerden yakınmaya hakları var mıdır
Amerika da soluklanıp Türkiye yi yönetmenin ve bundan hayırlı sonuçlar
çıkarmanın neresi doğru
Ülkemize NATO üsleri azmış gibi
yenilerini kurdurtmak, bunların Müslümanlara karşı olmadığını söylemenin
ve savunmanın neresi doğru. Bunlar salt İsrail i korumak, Müslümanları
kontrol altında tutmak için değil miydi Bunun bilinmeyeni nesi vardı
ki Şimdi ne diye Faiz lobisinden yakınılıyor, ne diye başımıza sarılan
çorapların ve tuzakların bu güçlerden geldiğinden yakınılıyor ki Bile
bile bu tuzağın içine düşmeyi ve yaşamayı bir yol olarak bilenlerin
bunlardan yakınmaya hakları var mıdır
Türkiye üzerinden Irak a
yapılan binlerce sorti ile ölen yüzbinlerce insanın, tahrip edilen
kültür tarihinin, talan edilip kaçırılan değerlerin hesabı sorulmayacak
mı dersiniz Türkiye yi arkadan Suriye bataklığına itip, bu itilmeyi
sahiplenmenin nelere mal olduğu ortada. Zalim Beşar Esat ın zulmü kadar
bir zulme ortak olunmuyor mu Orada ölen yüzbinlerin ve içine düşülen
büyük felâketin sorumluluğu yok mu dersiniz Bu ateşi söndürmek dururken
ne diye bunu daha da alevlendirme çabası içine giriliyor Biz neden bu
yanlışların içinde olalım
Ergenekon sürecinde haklı haksız,
gerekeli gereksiz estirilen terörün nelere mal olduğu ortada. Emir
komuta düzleminde emir altında olanların günahı neydi Yıllarca hapse
tıkılıp yargılanmaları uzatılan, sonra da beraat ile çıkanların çektiği
çilenin ve vebalin hesabı ödenmeyecek mi dersiniz Bugün aynı olaylar
başlarına gelince kıyamet koparmaya hakları var mı Biz o zaman
doğruları söylediğimizde Ulusalcı , Ergenekoncu , Şia yanlısı olarak
suçlanmadık mı Bugün biz bu yanlışların içinde yer almadığımız için
şucu ya da bucu olarak nitelendirilmeyi hak ediyor muyuz İstikametimiz
belli ve asla bundan vaz geçmeyiz. Ne siyasal ikbal peşindeyiz, ne
dünyalık edinme çabası içindeyiz. Çok şükür bu güne kadar da
tutturduğumuz yol ve istikametten sapmadık ve yanılmadık. Bu bize yeter.
Ötesi bizi ilgilendirmez.