Ankara’daki Arena Salonu, Pazar günü heyecan yüklü bir programa ev sahipliği yaptı. Saadet Partisi’nin Aday Tanıtım Toplantısı tam anlamıyla bir şölene dönüştü.
Arena’daki şölen, Erbakan Hoca’nın başlattığı Milli Görüş hareketinin belirleyici bir fonksiyona sahip olduğunu ortaya koydu. Erbakan Hoca, “Milli Görüş’ün kıymeti ileride daha iyi anlaşılacaktır” diyordu. Ankara’daki şölen bunun ispatı oldu.
Yine Lider, “Sizden bir şey istiyorum: Heyecan! Heyecan! Heyecan!” demişti. Milli Görüşçüler, “Hak üstün gelsin, Türkiye’miz yaşanılabilir bir noktaya ulaşsın” idealiyle yürütülen dava heyecanının ne olduğunu bir kez daha gösterdiler.
Saadet Partililer, geçmekte olduğumuz hassas süreçteki sorumluluklarının farkındaydılar. Salona hâkim müzikte geçen, “Göklerden süzülen bu bayrak bizim, / Kimseye vermeyiz bu toprak bizim” sözleri bu süreçteki kararlılığı ortaya koyan büyük bir anlam ifade ediyordu.
Milli Görüşçüler, sorumluluk şuuruyla birbirine kenetlenmişlerdi. Mustafa Kamalak salona girerken, “Mücahit Erbakan, Kamalak Başbakan” sloganlarıyla karşılandı. Bu, liderin gösterdiği hedefler için Milli Görüşçülerin Genel Başkan Mustafa Kamalak etrafında kenetlendiğini gösteriyordu. “İnançlı kadrolar omuz omuza!” sloganı da bu kenetlenmeyi pekiştiriyordu.
Saadetli gençler, sabahın erken saatlerinden itibaren Arena’daki heyecanı yaşamak için Ankara’ya koşan Milli Görüş erlerini, şehrin giriş yerlerinde bayraklarla karşıladılar. Bu öncü gençler, program öncesi salona girdiler ve hâkim bir noktada yerlerini aldılar. Genel Başkan Kamalak, salondakileri selamlayıp bu gençlerin önünden geçerken şu slogan salonda yankılandı: “Bu gençlik seni başbakan yapar!”
SAADETSİZ OLMUYOR
2002’den bu yana geçen 13 yıl, Saadet Partisi’nin bulunmadığı bir Meclis’in Türkiye’nin problemlerini çözemeyeceğini açıkça göstermiştir. Saadet Partisi’nin bulunmadığı bir Meclis’in, “kavgalı, uzlaşamayan, kardeşi kardeşe kırdıran bir Meclis olduğu” acı örnekleriyle görülmüştür.
Bu konuda 7 Haziran bir milat oldu. Halkın oy vererek Meclis’e gönderdiği 4 parti, o kadar vaatlerine rağmen bir tek hayırlı iş yapamadı. Bir tek problemi çözemedi. Hükümet kurma iradesi ortaya koyamadı. Bu yüzden seçimlerin yenilenmesi kararı alındı. Bu partilere verilen oylar boşa gitti. Bu süreçte Saadet Partisi “anahtar” durumuna geldi.
13 senedir iktidarda bulunan AKP, menfaati gereği, darbe ürünü yüzde 10 Türkiye barajı konusunda kılını kıpırdatmadı. Fakat Meclis, AB normları diyerek Anayasa’nın 148. Maddesi’nin 3. Fıkrası’na şunu ekledi: “Herkes, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi biri, kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir.”
Aynı zamanda Anayasa Profesörü olan Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak açıklama yaptı: “Saadet Partisi’nin baraj sorunu kalmamıştır. Siz Saadet Partisi’ne milletvekili seçilecek kadar oy verin. Gerisi AYM’ye verilecek bir dilekçeden ibarettir.
Milli Görüşçülerin azim, kararlılık ve heyecanı, önlerine çıkan baraj engelini de aşmıştır. Bundan sonra oluşacak Meclis’in ilk görevi 148. maddenin gerektirdiği düzenlemeyi yapmak olacaktır.
Bir haksızlığı sonsuza kadar sürdüremezsiniz. Saadet Partisi’nin onurlu mücadelesi darbe döneminden kalma haksız seçim barajını patlatmıştır.
MECLİS’E SAADET AYARI
Mustafa Kamalak konuşmasında, 7 Haziran’da seçiminde kazananların görevlerini yapamamaları sonucu ortaya çıkan acıklı tabloyu anlattı: “Başrolünü AKP’nin oynadığı, figüranlığını diğer 3 partinin yaptığı bu tiyatro milletimize çok pahalıya mal olmuştur: Evlere ateş düşmüş, nice canlar yanmıştır.”
Bunları “vatan borcu” olarak anlattığını söyleyen Mustafa Kamalak, kardeşliğin hȃkim olması ve şehit cenazelerinin sona ermesi için çözüm yolunu da gösterdi: “Eğer, kendi istikbalini değil de, milletin istikbalini düşünen bir Meclis istiyorsan, tek çare Saadet Partisi’dir.”
Saadet Partisi, Ankara’daki Aday Tanıtım Şöleni’nde tertemiz mazisi, tertemiz kadrolarıyla, Türkiye’ye “tertemiz bir gelecek” vaat ediyordu.
Yine Saadet Partisi, Milli Görüş’ün Meclis’te olmadığı yıllarda yaşananlar konusunda halka vicdan muhasebesi yapmaya davet etti: “Yüreğinin sesini dinle, Saadet’i duyacaksın!”
Saadet Partisi’nin kuşatıcı ve yol gösterici mesajını kavrayabilmek için “vicdan sahibi” olmak yeterli. Dünyevileşmiş, makam ve maddeden başka bir şey düşünmeyen siyasiler, Saadet Partisi’nin dev engelleri aşarak verdiği bu onurlu mücadele ve dava heyecanının ne anlama geldiğini kavrayamazlar.
Arena’daki heyecan, 1 Kasım seçimlerinin gözdesi ve anahtar partisinin Saadet Partisi olduğunu ortaya koymuştur. Saadet Partisi’nin seçim müziği bile maksadımızı anlatmaya yetecektir, diye düşünüyorum.