Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Filistin Temsilcisi Nestor Owomuhangi, ateşkese rağmen Gazze’de insanların hala hayatta kalma ile belirsizlik arasında mücadele verdiğini belirtti.
Silahlar sustu, gökyüzü nispeten sessizleşti ama Gazze sokaklarındaki travma hala gürültülü. Ateşkes kararı, yıkıntıların arasında yaşam mücadelesi veren binlerce aile için henüz "kurtuluş" anlamına gelmiyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), bölgedeki insani krizin ulaştığı korkunç boyutu ve değişen yaşam standartlarını gözler önüne serdi. Artık insanlar ev ya da gelecek değil, sadece o geceyi çıkarabilmek için dua ediyor.
"BEBEĞİM ISLANMASIN DİYE..."
UNFPA Filistin Temsilcisi Nestor Owomuhangi, New York'taki merkeze video konferansla bağlandığında boğazları düğümleyen bir anektod paylaştı. Bir mülteci kampında karşılaştığı çaresiz annenin sözleri, bölgedeki dramın özeti gibiydi.
Owomuhangi, o anı şu ifadelerle aktardı: "Bir anne bana çadırında su birikintisinin olduğu yeri gösterdi. 'Bebeğim burada uyuyor. Islanmasın ve üşümesin diye onu bütün gece kucağımda tuttum' dedi."
Kış mevsiminin bastırmasıyla birlikte yağmurlar ve seller, zaten savunmasız olan ailelerin acısına yeni ve dayanılmaz bir katman daha ekledi. Aileler, yiyecek ve su kuyruklarında saatlerce bekliyor, nemli battaniyelerin altında sabah etmeye çalışıyor.
BEKLENTİLER ENKAZA DÖNDÜ
Savaşın yarattığı yıkım sadece binalarda değil, insanların umutlarında da derin yaralar açtı. Gazze'de halkın beklentilerinin, yıkılan herhangi bir bina kadar çökmüş durumda olduğu vurgulandı.
Owomuhangi'nin çizdiği tabloya göre; insanlar artık eğitim, sıcak bir yuva veya doğru düzgün bir yemek peşinde değil. Tek bir istekleri var: Bir çadır, küçük bir ısıtıcı veya karanlığı delecek bir ışık.
Özellikle hane reisinin artık kadın olduğu ev sayısının 57 bini aştığına dikkat çekildi. Bu kadınların çoğu, çocuklarını geçindirecek gelirden yoksun ve tamamen yardıma muhtaç halde hayatta kalma savaşı veriyor.
"SAĞLIK SİSTEMİ TERK ETMEYİ REDDEDENLER SAYESİNDE AYAKTA"
Bölgedeki sağlık altyapısı ise tam anlamıyla iflasın eşiğinde. Tesislerin yalnızca üçte birinin kısmen çalışabildiği, onların da personel yetersizliği ve ilaç yokluğuyla boğuştuğu ifade edildi. Owomuhangi, sistemin tamamen çökmemesini sağlık çalışanlarının fedakarlığına bağlayarak, "Sistem, çalışanların onu terk etmeyi reddetmesi sayesinde ayakta kalabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Fiziksel yıkımın ötesinde, gençlerin yaşadığı ağır travmanın etkilerinin nesiller boyu süreceği kaydedildi. Bölgeden gelen son raporlar, sınır kapılarından, özellikle kuzeye doğru kesintisiz ve güvenli bir insani yardım koridoru açılmadığı sürece bu toparlanmanın imkansız olduğunu gösteriyor.