Bu dinin ahlakı: Hayâ

Abone Ol

Allah Teala, Peygamberimiz’i güzel ahlakı tamamlamak için gönderdi.

"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyuran Rasulüllah, hayatının tamamında güzel ahlakı hem beyan etti hem de temsil etti.

İmanın kemalatının göstergesi güzel ahlaktır. Kişinin iman güzelliği, ahlak güzelliği ile doğru orantılıdır. Mizanda en ağır gelen şey olarak tarif edilen güzel ahlak, bütün dinlerin mihengidir.

İslam'ın en öne çıkan ahlak umdelerinin biri de hayâdır.

Allah'ın Rasulü, bu hakikati şöyle ifade ediyor: "Her dinin bir ahlakı vardır, bu dinin ahlakı ise HAYADIR." (İbn Mace)

Yani her dinin ön plana çıkan, kendisiyle bilindiği bir ahlakı vardır; bu dinin öne çıkan ahlakı ise hayâdır.

Peygamberimiz’in “Hayâyı iman ile bitişik olarak ve hangisini kaldırırsanız diğeri de gider” şeklindeki ifadesi bu manada çok manidardır.

“Utanmaz isen var dilediğini yap” buyuran Peygamber Efendimiz, utanma duygusunu ve hayâyı, iffetsizlik ve ahlaksızlıktan koruyan bir zırh konumuna yerleştiriyor.

Erkeği ile kadını ile hayâ perdesini koruyanlar mürüvvet sahibi olarak kimlik ve kişiliğini muhafaza ederken; bu koruyucu perdeyi yırtanlar maalesef tanınmaz bir halde şehvet çukuruna yuvarlanmaktalar. Hayâ, basit bir utanma duygusundan öte, sahibini zilletten ve her türlü seviyesizlikten koruyan bir nurdur.

Hayâ ile hayatın aynı kökten olduğunu söyler bazı âlimler. Bu manadan hareketle kalbin hayatı hayâ ile mümkündür.

Hayâ azaldıkça kalbin önce hastalanması sonra da ölümü gerçekleşir.

Hayâ peygamberlerin öğretisi, salihlerin örtüsü ve muttakilerin övgüsüdür.

Hayâ, akla delil, kalbe heybet ve azalara sekinettir.

Hayâ hakkında İbn Kayyim şöyle der: "Hayâ, her hayrın aslı ve en üstün ahlaktır. Ahlakın kadir kıymet ve fayda açısından en büyüğüdür. Hayâ ahlakı olmasa verilen sözlerde durulmaz, emanetlere riayet edilmez, kimsenin ihtiyacı görülmez, kimse iyiyi arayıp tercih etmez, kimse kötülükten kaçmaz, ayıplar örtülmez ve çirkinlikten kaçınmaz..." İşte bütün bu sayılanlar ve daha fazlası, hayâyı imandan kılmış ve imanın en önemli şubelerinden biri olarak Rasulüllah Efendimiz’in zikretmesine sebep olmuştur.

Hayânın tamamı hayırdır. "Hayâ ancak hayır getirir" hadisleri bizim için şu gerçekleri ortaya koymaktadır:

Hayâ övülmüştür, ahlakın göstergesidir, hayırları celbeder, şerleri def eder, iyiliklerin anahtarı, şerlerin kilidi ve en önemlisi aile ve toplumun sigortasıdır.

Rasulüllah Efendimiz’in utanması ve hayâsı, evinin köşesindeki iffetli bir kızdan daha fazlaydı.

Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın, Hz. Yahya’nın dillere destan hayâ ile ilgili kıssaları da elbette insanı hayran bırakacak güzelliktedir.

Sahabe hayâyı bizzat en güzel model olan Rasulüllah’tan öğrendi ve meleklerin bile kendisinden hayâ ettiği ahlak ve hayâ timsali Osman’lar yetişti.

"Var, utanmaz isen dilediğini yap" dillerde nebevi bir düstur olarak kaldı. Hayâ duygusunu kaybeden kimseden her türlü ahlaksızlık beklenir. Bir toplumun başına gelebilecek en büyük musibet; onlardan hayâ duygusunun çekilip alınmasıdır.

Bugün hayâsız yüzler, iffetsiz gözler, edepsiz sözler sebebiyle fesat karada ve denizde çoğaldı. Arzı yaşanmaz bataklık haline getirdi.

Tabii ki insan öncelikle hem cinsinden utanmalı ki; Rabbinden utansın. Kuldan utanmaz, Allah'tan korkmaz tabiri de bu manada kullanılır.

İnsan, kendisiyle görevli ve hiç ayrılmayan meleklerden de mi utanmaz. Hepsi bir tarafa, her an gören ve gözeten Rabbinden de mi utanmaz.

Utanmanın ve hayânın ne kadar geniş manaları ifade ettiğini Rasulüllah Efendimiz’in şu hadisinden anlıyoruz: “Allah’tan hakkıyla hayâ ediniz”. Orada bulunanlar “Allah’a hamdolsun ki biz hayâ ediyoruz ey Allah’ın Rasûlü” deyince, “Bu manada değil, Benim söylemek istediğim bu değil, Allah’tan hakkıyla hayâ etmek; başı ve başın ihtiva ettiği (göz, kulak, dil ve baştaki akıl gibi) her şeyi, bedeni ve bedenin ihtiva ettiği her şeyi muhafaza etmenizdir, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamanızdır” buyurur. (Tirmizi)

Evet! İşte bu tarifteki hayâ "kâmil hayâ" olarak isimlendirilir.

Hayat, hayâ ile mana kazanır. Hayâdan nasibi olmayanın, ahiret hayatından nasibi olmaz.

Ne mutlu hayatı hayâ ile ihya edenlere.