Bu aşağılık kompleksi neden?

Abone Ol

Bismillâhirrahmanirrahîm!

PEYAMİ Safa der ki: “Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya gerek yoktur. Onları dininden uzaklaştırmak, tarihini unutturmak; dilini, manevi değerlerini ve ahlâkını bozmak ve soysuzlaştırmak yeterlidir.” Sömürgeci Batılılar, Çanakkale Savaşları’ndan sonra Müslümanları harp meydanlarında yenemeyeceklerini gördüler. Peyami Safa’nın anlattığı yöntemi uygulamaya başladılar. Şimdi Müslümanları sinsi yollar ve siyasî manevralarla yok etmeye çalışıyorlar.

Kasım ayının son günlerinde Türkiye, Papa 14. Leo’nun, İznik Konseyi’nin 1.700. yılını vesile yaparak, Hristiyanlık propagandası yapıp, uluslararası ajansları servis ettirerek güç gösterisi yapmasına sahne oldu. Yüz yıllardır Hristiyanlık mezheplerinden Katolik ve Ortodoksların birbirine karşı soğuk bakmasını önleyip Hristiyanları birleştirmeye girişti. İstanbul’daki Ortodoksların lideri olan Fener Rum Patriği ile görüşmesinin sebebi buydu.

Papa, Vatikan’da siyasi bir güç olan Katoliklerden sonra, şimdi de Ortodoksların İstanbul’da siyasi bir güç haline gelmesini amaçlıyordu. Hedeflerine ulaşmak için Heybeliada’da papaz okulu açılmasını istiyordu. Son ABD ziyaretinde Trump da, Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan bunu istemişti. Hristiyanların siyasetle ne ölçüde iç içe olduklarını fark ediyor musunuz?

Papa’nın bunları yapması kendi din anlayışının bir gereğidir. O, görevini yapıyor. Ya biz! Asıl şaşılacak olan bizim tavrımızdı! Gariplik daha ziyaretin başlangıcında görüldü. Bizimkiler, Efendimiz’in (s.a.v.) hicretinde Medinelilerin O’nu (s.a.v.) övdüğü “Talea’l bedri…” ilâhisiyle Papa’yı karşıladı. Ne oluyordu? Müslüman mahallesinde salyangoz satılır mıydı? Bu aşağılık kompleksinin sebebi neydi?

BAĞIMSIZ ÜLKEYİZ

TÜRKİYE, bağımsız bir ülkedir. Hiçbir yabancı ülkenin Türkiye üzerinde vesayet yetkisi yoktur. Tarih boyunca kimsenin egemenliği altına girmedik; bundan sonra da girmeyiz. Çok sıkıntılı dönemler oldu; ama kimseye boyun eğmedik. Bazı yabancı yöneticiler hadlerini aşan konuşmalar yapıyor. ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Temsilcisi Tom Barrack bunlar arasında!

Sayın Barrack, Trump-Erdoğan görüşmesinden bir gün önce, 25 Eylül 2025’te New York’ta yaptığı bir konuşmada, “Erdoğan’a, Türkiye’ye meşruiyet kazandırdık” demişti. Sayın Barrack bilsin ki, Türkiye bağımsız bir ülkedir. Meşruiyetini ABD’den değil, milletinden alır. Egemenlik yetkimiz kimseye devredilmiş değildir.

Aynı Barrack, Papa ziyaretinden hemen sonra, “Ruhban Okulu Eylül 2026’da açılacak” açıklaması yaptı. Sayın büyükelçi kim oluyor da, Türkiye’nin karar vermesi gereken bir konuya burnunu sokuyor! Bizim tam bağımsız bir ülke olduğumuzu unutuyor; sömürge valisi gibi davranıyor. Bu hadsizliğe Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, 3.12.2025 günü TBMM Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada, “Sen Türkiye’deki okul için takvim biçemezsin” diyerek şöyle tepki gösterdi:

“Barrack’ın kendi mülkü sanıp tasarruf sahibiymiş gibi hedef koyması egemenlik haklarımıza saldırıdır.” Arıkan, Hükûmet’e de seslendi: “Bu hadsizliğe niçin tek kelime etmiyorsunuz? Bu sessizlik ikrardan mı geliyor yoksa?” Türkiye, kendisiyle ilgili kararı kendisi verecek dirayettedir. Yabancılar kendi işine baksın. Kimse Türkiye’nin işine burnunu sokmasın!

İSLÂM’IN ONURU

PAPA, bir dinin temsilcisidir. Türkiye’ye geldi, ayinlerini yaptı, kendisine verilen görevlerini yerine getirdi ve gitti. Siyasi mesajları, din telkini dışında da görevleri olduğunu gösterdi. Dinlerarası diyalog bunun örneğiydi. Dinlerin bir hedefi vardı. Dinlerin kendisi arasında diyalog olmazdı. Ancak dinlerin mensupları arasında iletişim kurulabilirdi. Bu yüzden Papa ziyaretine maksadını aşan boyutta halk ilgisi oluştu. Müslüman her plâtformda İslâm’ın onurunu korumalıydı.

Allah’ın kullarına gönderdiği en son hak din İslâm’dır. Kitabı ise Kur’an! Ondan önce gönderilen kitapların hükmü neshedilmiştir. Çünkü aslı bozulmuştur. Bundan sonra yapılacak olanı Rabbimiz şöyle bildirir: “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki, kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmran, 85)

Hristiyanların Noel figürlerini öne çıkardığı günlerdeyiz. Bir aydır Hristiyan ülkeler Noel merkezli etkinlikler içindeler. Okulları, kurumları, caddeleri, sokakları, TV’leri, iş merkezleri… Noel’e kilitlenmiş durumdadır. Işıltılı görüntüler içinde Noel’i, Hristiyanlığı şirin, itibarlı, çekici göstermeye çalışıyorlar. Bu, onların dinlerine bağlılık olarak yaptıklarıdır. Aşağılık kompleksine kapılıp -hâşâ- Hristiyanlara özenemeyiz.

Yaşananlar, İslâm dünyasının görevini hatırlatmaktadır. Bize düşen Allah’ın son hak dini İslâm’ı kaynaklarından öğrenip, ilim ve okuma seferberliği başlatarak aşağılık kompleksinden kurtulmaktır. Müslümanların küresel kurumlarını oluşturması “zaruret” haline gelmiştir. Bu görev “kesinlikle” ihmal edilmemelidir. Çünkü, “İslâmsız saadet olmaz.”