Bölgemizde Rusya Amerika işbirliği

Abone Ol

Kimilerinin Arap Baharı dediği ve tüm bölge ülkelerini sıraya dizen gelişmeler giderek bölgemizdeki Amerika-Rusya işbirliğini gözler önüne sermeye başladı. Bu değerlendirmenin çokları tarafından yadırganacağını biliyorum. Soğuk Savaş yıllarından kalma şartlanmışlıkla bazıları Amerika ile Rusyanın çıkarlarının çatıştığını, bu sebeple de bölgemizde işbirliği yapmalarının mümkün olmadığını söyleyebilirler. Ancak, biz Soğuk Savaş yıllarında da birbirlerinin kanlısı gibi görünen Rusya ile Amerikanın dünyayı aralarında taksim ettiklerini, paylarına düşen nüfuz alanları içinde dünyayı sömürdüklerine hep dikkat çektik. Hatta Rusyanın nüfuz alanında bir direniş söz konusu olduğunda Amerikanın, Amerikanın nüfuz alanı içinde karşı sesler yükseldiğinde de Rusyanın en azından taleplere rağmen sessiz kalarak birbirine destek olduğunu anlattık.

Günümüzde Sovyetler Birliğinin dağılması ile Amerika dünya üzerinde tek süper güç olarak kalmanın rahatlığı içinde bir süre serbest hareket etmiş olmakla birlikte giderek sanki dünyanın yeniden iki güç arasında nüfuz alanlarına bölündüğü izlenimi ortaya çıkıyor. Bunda elbette sessiz ve derinden gelen Çinin "Ben de varım" çığlıkları etkili olabilir.

Olaya bölgemiz açısından baktığımızda; İslam dünyasının yeniden yapılandırılması planları çerçevesinde başlayan hareketlenme karşısında işin başından beri Rusya ile Amerikanın hiç karşı karşıya gelmediği dikkatlerden kaçmıyor. Ne Mısır ve Libyada ne de Suriyedeki gelişmeler karşısında Rusya ve Amerika birbirlerine yönelik ciddi bir tepki vermiyorlar. Hatta yaptıkları açıklamalarda bile ölçüyü kaçırmamaya dikkat ediyorlar. Bu arada Libyada Amerika ve müttefikleri ile Rusyanın birlikte hareket ettiğini söylemek yanlış olmaz.

Özellikle yakın çevremizde Suriye, Irak, İran ve Türkiye arasındaki ilişkiler giderek sertleşiyor. Bu arada Suriye, Irak ve İran sürekli olarak silahlanıyor. Bu noktada özellikle Irakın durumu dikkat çekicidir. Çünkü Irak, Amerika ve Rusyadan son zamanlarda miktarı 8 milyar doları bulan silah bağlantısı yaptı. Hâlbuki Irak uzunca süre Amerikanın işgali altında kalmış ve bu ülkenin bugünkü yapısını işgalci Amerika şekillendirmişti. Bu arada Irak ve İran tam bir ittifak halinde iken ve Suriye vesilesiyle üçlü bir blok oluşturulmuşken bu ülkelerin silah bağlantısı konusunda Amerika ile Rusya arasında bir ayrım yapmıyor olmaları düşündürücü değil midir Çünkü İran, Irak ve Suriye arasında silah trafiğinin sürdüğü biliniyor. Suriyedeki çatışmaların ilk ateşleyicileri arasında Amerika ve yandaşlarının olmadığını söyleyebilir miyiz Olaylar ateşlenip kenara çekilindi. Bu vesileyle Suriye yeni silahlara ihtiyaç duydu. Elbette aklına ilk gelen ülkede Rusya oldu. Bu arada Suriyede Rusların askeri üssü bulunduğunu, hatta pek çok askeri uzman ve danışmanın Suriyede faaliyette olduğu da biliniyor. Buna rağmen Rusya ve Amerika arasında en ufak bir gerilim yok ama Türkiye ile Suriye çatışmanın eşiğine gelmiş durumda. Hatta diyebiliriz ki Türkiye bir çatışmaya çekilmeye çalışılıyor.

Bunları savaş korkum sebebiyle ifade ediyor değilim. Dünya kurulalıdan bu yana büyük, küçük savaş hep olagelmiştir. Ancak, son olarak Suriye yolcu uçağının bir istihbarat doğrultusunda Ankaraya indirilmiş olması beni düşündürüyor. Aklıma ilk gelen Suriye yolcu uçağında bir takım askeri malzemelerin taşındığı istihbaratının kaynağını merak ediyorum. Bu istihbaratın kaynağı bize ait ise bir diyeceğim yok. Ama yanlış istihbarat verilerek Türkiye, Suriye ile birlikte Rusya ile de karşı karşıya getirilmek istenmiş olabilir. Bu takdirde olayın üzerinde daha fazla kafa yorulması gerekiyor. Kısacası, istihbarat birimlerimiz aldatılmış ise olaylar Suriye ile Türkiye boyutunu aşmış demektir. Bu gelişmelerden Amerikanın da habersiz olduğunu düşünmek doğru olmaz. Türkiye sanki askıya alınmış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor.