Peygamberler hariç, hiçbir kimse masum değildir.
Peygamberler, kusursuz önder ve güzel örnek olduklarından küçük hataları Rabbimiz tarafından düzeltilmiş ve kusursuz olarak dünya hayatını bitirip ahirete intikal etmişlerdir.
Biz, hepimiz yanlış yapmaya müsaidiz.
“Ben sapıtmam” demeyelim.
Sapıtanlar da sapıttığını bilemediklerinden kendilerini sapıtmış kabul etmiyorlarmış.
Deli, delirdiğini bilemeden deliliğine devam edermiş.
أَبِى أَحْمَدَ شَكَلِ بْنِ حُمَيْدٍ - قَالَ - قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلِّمْنِى دُعَاءً قَالَ « قُلِ اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ سَمْعِى وَمِنْ شَرِّ بَصَرِى وَمِنْ شَرِّ لِسَانِى وَمِنْ شَرِّ قَلْبِى وَمِنْ شَرِّ مَنِيِّى
Şekel bin Humeyd, Sevgili Peygamberimize, “Ey Allah’ın Resulü, bana bir dua öğret” dediğinde, “Allah’ım, kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden, menimin şerrinden sana sığınırım, de” buyurmuş. (Ebu Davud, Sünen, K. Vitr, bab 32 İstiaze)
Kulağımızdan yalan, gıybet, iftira… gibi insanı kirleten kötü sözlerden Allah’a sığınmak.
Gözümüz, bakılması yasak olan yerlerden korunması, taciz bakışlarından, kin ve nefret saçan gözlerden Allah’a sığınmak gerek.
Dilimizden, yalanın, iftiranın, gıybetin, küfrün, şirkin, şirretliğin, inkârı ifade den sözlerin, kırıcı, üzücü, kelimelerin dilden dökülmesinden Allah’a sığınmak lazım.
Menisinin meşru olmayan yere akıtılmasından Allah’a sığınmak gerektiğini hepimize anlatıvermiş Allah’ın elçisi.
İslam’ı en iyi bilenlerin de ayağı kaymış bu dünyada.
Musa aleyhisselam, Tur dağında iken Samiri, kendine bağlananların altınlarını ve kendi altınlarını da toplayarak altından bir buzağı yapıp ona tapınmaya başladılar.
Harun aleyhisselam, onları uyardıysa da aldırış etmediler.
İslam tarihinde adı verilerek ilan edilen kâfirlerden biri de Samiri’dir.
Musa ve Harun aleyhisselamlara iman etmiş, Tevrat’ı çok iyi öğrenmiş ama nefsine ve şeytanına uyarak kendisini sapıttığı gibi kendisine uyanları da sapıtmış.
Yani iki tane peygamberin eğitiminden geçen Samiri de sapıtmış.
İlim adamlarının bugün, her geçen günden daha dikkatli olmaları ve doğruları her ne pahasına olursa olsun söylemeleri gerekir.
Halkın takıyye yapmasına izin verilmiş ama önderlerin takıyye yapmasına izin verilmemiş.
Çünkü önderlerin takıyye yapıp yapmadığını halk bilemediğinden onu örnek alanlar da doğru zannıyla yanlış yapacaklardır.
“Efendim halk da önderinin takıyye yaptığını bilir” derseniz o zaman o takıyye olmaz ki.
Kur’an da adı verilmeyen ancak tefsirlerde adı verilen Bel’am bin Baur isimli kişi, Tevrat’ı çok iyi bilmesine rağmen o bilgisini Firavun’a hizmette kullandığından Rabbimiz adını bile zikretmeden bize kötü bir örnek olarak sunar ve bizim de öyle olmamamız için şöyle buyurur:
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آَتَيْنَاهُ آَيَاتِنَا فَانْسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَ
“Onlara, kendisine ayetlerimizi verdiğimiz (Bel'am) kişinin haberini oku. O kişi bu ayetlerden ayrıldı da şeytan onu (kendine) uydurdu ve azgınlardan oldu.
وَلَوْ شِئْنَا لَرَفَعْنَاهُ بِهَا وَلَكِنَّهُ أَخْلَدَ إِلَى الْأَرْضِ وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْكَلْبِ إِنْ تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ أَوْ تَتْرُكْهُ يَلْهَثْ ذَلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآَيَاتِنَا فَاقْصُصِ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Dileseydik onu bu ayetlerle yükseltirdik. Ancak o yeryüzünde ebedi kalmaya kalktı ve kendi arzularına uydu. O’nun durumu köpeğin durumuna benzer. Üzerine varsan dilini sarkıtıp solur, bırakıversen yine dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu bu. Bu yaşanmış olayı onlara anlat. Umulur ki düşünürler.
سَاءَ مَثَلًا الْقَوْمُ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآَيَاتِنَا وَأَنْفُسَهُمْ كَانُوا يَظْلِمُونَ
Ayetlerimizi yalanlayanların ve kendilerine zulmedenlerin durumu ne kötü.” (A’raf süresi ayet 7/175-177)
Peygamberimiz (S.A.V.) bir duasında:
اللَّهُمَّ رَحْمَتَكَ أَرْجُو فَلَا تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ وَأَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ
“…Allah’ım, rahmetini umuyorum, bir göz açıp kapayıncaya kadar beni bana bırakma. Bütün işlerimi ıslah et. Senden başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur” duasıyla bizi uyarır. (Ebu Davud, Sünen, K. Edep, Bab Babü ma yekulu iza esbaha, hadis 4426)
Arapçasını ezberleyemeyenler, kısaca, “Allah’ım, beni bana bırakma” deyiverin.