Birlikte yaşama projesi

Abone Ol

Hoş olmayan bir yer anlamına gelen Yesrip 22 Temmuz 622 tarihinde Medine olur. Ve şehir varlığını yepyeni bir tasavvur üzerine inşa eder.

O gün Medine’ de Hristiyanlar, Yahudiler, yeni Müslüman olanlar, Hz. İbrahim’in dininden olduğunu söyleyenler, birbiriyle kavgalı ve eski husumetleri olan kabileler ve birçok farklı inançtan insanlar yaşamaktadırlar. Kabileler arasında devam eden iç savaş ve kaotik durum insanların birbirine olan güvenini zedelemektedir. Farklı kimliklere sahip fertler arasında ortaya çıkan çatışma toplumun huzurunu bozmaktadır.

Hz. Peygamber, Medine’li Enes bin Malik’in evinde bir şûra oluşturur ve iç çatışmaya neden olan tüm sosyal blokların temsilcilerini özgür bir ortamda buluşturur. Bir araya gelen temsilciler karşılıklı görüşme ve müzakerelerle tamamen gönüllülük, eşit şartlar ve karşılıklı hak ve sorumluluklar ekseninde birleşirler ve sözleşmenin temel maddelerini tespit ederler. Resulullah’ın öncülüğünde Medine Vesikası’nı (Anayasası) oluştururlar. 

Medine Anayasası, MagnaCarta’dan 593 yıl, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden 1326 yıl önce gerçekleşmiştir. Yani farklı etnik ve dini grupları bir arada toplayan ve bu grupları barış ve esenlik içinde yaşamaya teşvik eden ilk yazılı anayasadır bu. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni dayatan Avrupalılar “ortaçağ karanlığı” dedikleri dönemi yaşarken, MEDİNE VESİKASI 1000 yaşına yaklaşmıştı. Resulullah oluşturduğu bu anayasa ile asırlar önce model bir medeniyet inşa etmiştir.

-Anlaşmada tüm kabilelerin tek tek adları zikredilerek toplumda var olan dini ve etnik toplulukların kimlikleri resmen tanınmış ve belgelenmiştir. Böylece her dini ve etnik grup kültürel ve hukuki tam özerkliğe sahip olmuştur. Yani din, topluluğu ilgilendiren yasama, yargı, eğitim, ticaret, kültür, sanat, ibadet, gündelik hayatın düzenlenmesi vb. alanlarda herkes ne ise öyle olacak ve kendini tanımladığı hukuki ve kültürel standartlar içinde ifade edecektir. (3-11 maddeler)

Resulullahın öncülüğünde, haksızlık yapan evladın bile olsa ellerin onun aleyhine kalkacak kaidesi ile toplumsal adalet halkın nezdinde yapılandırılmıştır. (madde 13)

-Vatandaşların canları, malları, ırzları, inançları, hak ve hürriyetleri güvence altına alınmıştır. (madde 16, 22, 25, 36/b, 35, 37/b, 40, 42, 47)

-Hangi inançtan, kabileden yahut etnik gruptan olursa olsun, vatandaşlar dışarıdan gelen herhangi bir saldırıya karşı birlik içinde ve ortak sorumluluklar çerçevesinde hareket etme kararı almıştır. Toplumsal kaynaşma, birlik ve beraberlik duygusunun pekişmesi ve barış, hoşgörü, tahammül ortamının sağlanması adına önemli bir adım atılmıştır. (madde 15, 18, 19, 24)

- Suç ve ceza bireyselleştirilerek kabile savaşları ve kan davalarının önüne geçilmiş, insanların işlemediği bir suçtan ötürü yargılanması engellenmiştir. Aynı zamanda aynı kabileden olma bahanesiyle suçlu ve canilerin korunmadığı adil bir düzen öngörülmüştür. (madde 22, 31/b)