Biraz ciddî, biraz kaliteli olun

Abone Ol

Birtakım densizler bundan yüz sene önceki Şehzadebaşı Direklerarası fısk ve fücurlarını "Nostaljik Eski Ramazan Eğlenceleri" diye canlandırmak istiyor. Neymiş o eski eğlenceler Direkler arasında salaş tiyatrolar varmış. O zaman Müslüman kadınlar sahnelere çıkıp şarkı söyleyemez, göbek atamazmış; Kantocu Şamram lar, Virgini ler, Viktorya lar teganni edermiş, ucuz orkestralar çalarmış, dinden uzaklaşmış tabaka da keyf çatarmış... Bunların kutsal Ramazan ayı ile o zaman da alakası yoktu, bugün de yoktur. Dinin kesin bir şekilde yasak ve haram kılmış olduğu şeylerin "Ramazan Eğlence ve Etkinlikleri" denilerek yapılmasına bir Müslüman olarak itiraz ediyorum. Efendiler! Biraz ciddî, biraz kaliteli olunuz. Fıskın ve fücurun bile kalitelisi olur. Nitekim fahişenin bile kibarı mevcuttur. Bugünkü Ramazan eğlenceleri son derece kalitesiz, bayağı, pespâyedir. Sultanahmet ten geceleri zaman zaman gökgürültüsü gibi sesler duyulur ve sonra sema aydınlanır, rengârenk ışıklar salkım saçak yere iner. Neymiş, bir takım adamlar maytap eğlenceleri ile zevklenip keyifleniyormuş. Her maytap kimbilir kaç liradır. Memlekette açlıktan kıvranan bunca fakir varken maytaba çuval dolusu para harcanır mı

ALLAH rızası için olmak şartıyla Ramazan çadırları kurulmasına ve buralarda yüzlerce, bazen binlerce fakire yemek yedirilmesine karşı değilim, yapanları tebrik ediyorum. Ancak ihlasa dikkat etmek gerekir, yoksa sevabı olmaz.

İhlas ne demektir Halisiyet, katışıksızlık demektir. Yani ibadet ederken, hayırlı bir iş yaparken sırf, yüzde yüz ALLAH ın rıza ve hoşnutluğunu kazanmak için yapacaksın, araya başka gayeler karıştırmayacaksın. Halk "Bu adam veya kurum ne dindar, ne hayırlıymış desin" diye yapılanlar ihlasa aykırıdır. Böyle hayırlar ve ibadetler yarın Ulu Mahkemede o riyakârların suratına çarpılacaktır ve onlar ALLAH, melekler ve insanlar kendilerine lanet eder oldukları halde yüzüstü sürüklenerek Cehenneme atılacaktır. Bu hususta sağlam ve sahih hadîs vardır. Ramazan da ciddî, vasıflı, günahsız etkinlik yapılamaz mı Niçin yapılmasın Tabiî ki yapılır. Bir kaç örnek vereyim:

1- Büyük bir meydana Türkiye nin belli başlı geleneksel millî sanatlarıyla ilgili fuar kurulur; buralarda sanatkârlar veya zenaatkârlar herkesin gözü önünde üretim yaparlar, bunları ucuz fiyatlarla satarlar.

2- Türkiye nin en meşhur, en nefis, en leziz tatlıları satılır.

3- Nefis börekler satılır.

Tatlıcıların vitrinleri Şam daki tatlıcılar gibi olmalıdır. Şam a gidenler bilir, insan orada bir tatlıcı dükkanının vitrini önünde lâl ü ebkem kesiliyor, seyredip duruyor...

Yahu sucuk ekmekle, kokoreçle, iyi yıkıyorlar mı , tantunî kebabıyla Ramazan çarşısı mı olur

Ramazan çarşısında büyük bir çadırda her gece vaazlar, sohbetler, zikirler yapılmalıdır. Öyle turistik, uyduruk âyinler değil... Gerçek şeyh olacak, dervişler gerçek olacak, yatsı namazı kılındıktan sonra usûl ve erkânına göre zikir yapılacak. Kaliteli turistler, yüksek tabaka gelip hayran kalacak... İslâm dini yücedir, hak dindir, medeniyet ve şehir dinidir; bu dinin adını kullanarak, başına Ramazan getirerek hokkabazlık, işporta kültürü, ucuz ve âdi eğlenceler sergilenemez.

Kimseyi suçlamıyorum, kural olarak söylüyorum. Ramazan çarşıları ranta, partizanlığa alet edilmemelidir. Dokuz milyara yerler kapatacak, sonra üzerlerine üçer milyar kâr koyarak devredilecek . Olur mu böyle şey

Ramazan etkinlikleri ve eğlenceleri adı altında çıplak kadınları sahnelere çıkartıp şarkı ve türkü söyleteceksin ve bunu kültürel ve sanatsal faaliyet diye reklam edeceksin. Olmaz olsun, yapanların başında paralansın böyle etkinlikler, eğlenceler!

Efendiler! Edeb istiyoruz... Ciddiyet istiyoruz... İz an ve vicdan istiyoruz... Dine ve Ramazan a saygı istiyoruz...

Sosyolog ve antropolog gözüyle bakılınca, bir müddetten beri İslâmî kesimde büyük bir bozulma, tefessüh, dejenere olma, çürüme, âdileşme ve bayağılaşma görülmektedir. Bir tekerleme vardır: Delidir, ne yaparsa yeridir...

Bazılarına bakıyorsunuz, sanki "Biz İslâmcıyız, biz Belediyeciyiz canımızın istediğini yaparız..." dercesine sorumsuzca hareket ediyorlar.

Böylelerini uyarıyorum:

Ramazan sizi çarpar..."Yapıyoruz, bir şey olmuyor..." Ne zaman çarpacağı belli değildir. Her şeyin bir vakt-i merhunu vardır, o an gelir ve belânızı bulursunuz.

Ahlâka aykırı eğlenceler yapmak istiyorsanız hürriyet var, yaparsınız, ancak bunlara dini, Ramazan ı karıştırmayınız. Ramazan çarşıları, etkinlik ve eğlenceleri gayr-i meşru rantlara alet etmemelidir. Ramazan çarşılarındaki dükkanlar, standlar doğrudan doğruya oralarda iş yapacak esnafa verilmelidir, üzerine kâr koyarak devretme rezaletlerine meydan verilmemelidir. Her türlü bayağılıktan, âdilikten, mecâzî mânada ucuzluktan, hokkabazlıktan, soytarılıktan uzak kalınmalıdır. Ramazan çarşılarında iftardan önce yenilip içilmemelidir. Kendilerini çok akıllı, çok kurnaz, çok hinoğlu hin sanan birtakım kişiler, başına Ramazan kelimesini getirmekle fısk ve fücurun meşrulaşamayacağını idrak edemiyorlar mı

Müslüman ALLAH tan korkan, halktan utanan kimsedir. Ramazan ibadet, takva, hayır hasenat, tevbe, kendini islah etme ayıdır. Fısk, fücur, isyan, tuğyan, azgınlık ayı değil. İlle de para kazanmak istiyorlarsa bin türlü meşru veya gayr-i meşru ticaret, sınaat, zenaat, üretim, alım-satım konusu ve sahası vardır. Onlara yönelsinler. İhtar ediyoruz, uyarıyoruz, mukaddesatımızı, Ramazanımızı kâr âleti yapmaktan kaçınsınlar. Çünkü çarpılırlar, belâlarını bulurlar. Yahya Kemal in oruçsuz günlerinde yazdığı "Atik Valide den İnen Sokak"ta adlı hüzünlü şiirinde dediği gibi:

Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz

Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı

Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı

Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime;

Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime;

"Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür

Mademki böyle duygularım kaldı çok şükür.