Bir tatlı candan korkmayın canlar!

Abone Ol

Bir tatlı candan korkmayın canlar!

Ya da korkun. Siz bilirsiniz… Korkunca ölümden, Azrail pas mı geçecek? Hesap mı değişecek? Giden geri mi gelecek? Yok bize tolerans sağlanmayacak ise onurlu bir ölüm istemek en doğal hakkımız değil mi? Doğum gibi eceli de yönlendiremiyoruz. Ne bir salise ileri ne bir salise geri… Kaf dağının sırtında semaya tutunmaya çalışırken de ölebilirsin… Kuş tüyü yatağında kalp krizinden de… Silik bir hain olarak çaresizliğin dehlizlerinde de ölebilirsin… Yahya Sinvar gibi en ön cephede, gözünü kırpmadan, önce teröristlere sonra da Azrail’e meydan okurcasına da… Ama Yahya ölmedi. Şu an bu yazıyı okuyor…

Şehadet bir çağrıdır nesillere, çağlara

Büyük kumandan Şamil Basayev der ki… Madem ölüm bir defa gelecek, o da neden Allah için olmasın? Allahuekber… Çok mantıklı… Çok akıllıca… Çok derin… Kalbi ile düşünemeyen, aklıyla hissedemeyen zevatlar, ilk bakışta bunu saf duygusal bir yaklaşım olarak görebilir. Korkulacak, endişe edilecek bir durum yok… Allah feraset versin…

Şehadet çok hikmetli bir pazarlıktır aslında… Canını veren kim? Allah… Hayatta kalmanı sağlayan kim? Allah… Lütfettiği canı geri alacak olan kim? Allah… Ölümden kaçış var mı? Yok… O zaman neden Allah için olmasın? Neden Allah’ın vaat ettiği şehadet nimetlerinden istifade etmeyelim… Neden Rabbimizin nezdinde kıymetli bir hayat yaşayıp, Rabbimiz nezdinde bir mana ifade edecek şekilde ölmeyelim?

Mesela Refah sınırında dövüşerek… Mesela Kuzey Gazze’de işgalci tankını patlatırken… Mesela denerken cephede alev atan yeni bir sapanı… Ölmek ayıp olur mu? Muhammed olmak da ayıp değil, İsmail olmak da… Hatta Allah aşkına şehit olmak da… Nazım Hikmet’in şiirini çevirdiğimiz hali görseydi üzülebilirdi. Ama yapacak bir şey yok…

Korkuyor muyuz?

Evet. Can tatlı… İnsan olduğumuz için ve bir nefis taşıdığımız için korkuyoruz. Sadece ölmekten değil. Elimize kıymık batmasından da korkuyoruz. Hastalıklarımızdan da korkuyoruz. Ameliyat olmaktan korkuyoruz. Açlıktan, uykusuzluktan, yorulmaktan… Kaybetmekten korkuyoruz. Yakınlarımızı kaybetmekten… Kendimizi kaybetmekten… Çünkü insanız. Aciziz. Zayıfız. Nariniz. Ölüm anımızı kolaylaştırması için Rabbimize dua ediyoruz.

Hatta 6 Şubat depremlerine Adıyaman’da yakalanmış bir kardeşiniz olarak ben hâlâ ara ara asansörden dahi korkuyorum. Deprem sonrası oluşan panikatak halinin geçtiğini henüz söyleyemem…

Her ne kadar korkularımız bizi esir alsa da ecele faydası yok canlar… Karaktersizliğin de ecele faydası yok… Menfaatçiliğin de ecele faydası yok… Yalan söylemenin de ecele faydası yok… Mış gibi yapmanın da ecele faydası yok… Paranın da ecele faydası yok… Makamların da ecele faydası yok… Gücün de ecele faydası yok… Yakışıklı olmanın, güzel olmanın da ecele faydası yok… Bakan olmanın, başbakan olmanın, en bakan olmanın da ecele faydası yok…

Meydan okuyalım canlar!

Kıyamet yaklaşıyor... At izi ile it izi birbirine karışalı çok oldu. Sapla samanın hiçbir farkı kalmamış. Hep beraber kavruluyoruz. İnsanlık her zerresine kadar ahir zamanı hissediyor. Fitne fesat… Haramlar… Günahlar… Haksızlıklar… Yolsuzluklar… Tacizler… Tecavüzler… Ölümler… Feryatlar… Ülkeler işgal ediliyor. Haneler bombalanıyor. Çocuklar katlediliyor. Er kalmamış… Er meydanında yeller esiyor… Münafıklar sarmış dört bir yanı… Dünyanın her yerinde batıl fırtınası esiyor. Bu çağda ölmek hiç zor değil… Hiç zor değil…

Ölmenin hiç de zor olmadığı bu çağda meydan okuyalım… Amirlerimizden çekinmeden meydan okuyalım. Rızkımızdan çekinmeden meydan okuyalım. Sevgisizlikten, yalnızlıktan çekinmeden meydan okuyalım… Sonunu düşünmeden meydan okuyalım… Yanlışlıklara karşı meydan okuyalım… Haramlara karşı meydan okuyalım… Haksızlıklara karşı meydan okuyalım… Zalimlere, zulümlere karşı meydan okuyalım… Allah için gözümüzü karartalım, çıkalım meydan yerine… Haykıralım gür bir seda ile… Hak geldi batıl zail oldu! Zalimler için yaşasın cehennem! Avrupa değil İslam Birliği! Katil İsrail, işbirlikçi AKP!

Efendim bu paylaşımı yaparsanız, ötekileştirilirsiniz, selam veren kalmaz. Allah’ın selamını kul rızasıyla verenle zaten işimiz olmaz… Efendim siz yazı yazarsanız, memuriyetiniz yanarmış… Yakmazlarsa darılırız. En kötü sürerlermiş. Seyahat sayarız. Eleştirirseniz, hakkı söylerseniz içeri alırlarmış… Halvet sayarız. Dikkat çekerseniz, göze batarsanız, sivrilirseniz vururlarmış… Şehadet sayarız. Minnettar oluruz. Ahir zamanda ahiret saadetini bize getirdikleri için ziyadesiyle bahtiyar oluruz.

Vazife sayacağımız son dua

Ya Rabbi, Sen bize Senin rızan için yaşamayı ve Senin rızan için ölmeyi nasip eyle! Amin… Allah’a emanet olunuz inşallah.