BASBAKAN IN söylediklerine açıklık getiren AKP yetkilileri... Bir tv kanalında ilgili habere bu
cümle ile baslanınca, ister istemez ben de gençlik günlerim söyle bir
uzanıverdim. Benzer bir duruma o günlerde de rastlamak mümkündü. Diger
siyasi liderler gibi merhum Türkes de konusurdu o günün aktüalitesi ne
ise, yahutTürk olmamızın ölçüleriyle ilgili olarak... Ertesi günün
gazetelerinde yayınlanan o beyanat begenilmediginde veya olumsuz
yorumlara ısık yaktıgında, hemen devreye o siyasi görüsün basın
aydınlatıcıları girerdi.Dagıttıkları teksirler genellikle standart cümlelerle baslardı:
Basbug umuz o beyanatında sunu demek istemistir. O beyanatı bizim
açıkladıgımız gibi anlamanız menfaatiniz icabıdır.
Bugün bir takım AKP yetkililerinin yüklendikleri açıklık getirme
görevini, o günlerde kendi çaplarında yapmaya çalısan/ basarmaya çalısan MHP lileri hiç
kimse küçümsemeye kalkmasın
bu ülkede...
Gün
oldu onlar da, bizzat T.Özal ın takdirlerini kazanmıs olduklarından,
yıllarca ANAP milletvekilligi, ANAP bakanlıgı yaptılar o teksirleri
dagıtmakla görevli Sayın Okuyan gibi...
Baska örnekleri de mutlaka vardır bu ülkede, konusan yetkilinin söylediklerine, anlatmak
istediklerine açıklık getirmenin... Bizler internetsiz, cep telefonsuz,
twittersiz çocuklar oldugumuz zamanlarda, büyüklerimiz
o
örneklerden anlatırlardı bize. Istahla dinlerdik onları. AKP lileri
dinlemek ise bugün bir mecburiyet, bir mahkumiyet, bir mahcubiyet...
Padisah, çocugunun olur olmaz yerde ve agzına her bakanları
gördügünde izaha muhtaç yani açıklık getirilmesi gereken konusmalar
yapmasının önüne geçebilir umuduyla Vezirini takmıs
pesine, ya da onu görevlendirmis diyelim, yetkili olarak.
Sehzade nereye gider, Vezir pesinde.Sehzade
her misafir oldugu yerde veya birkaç kisiyi bir arada gördügünde
konusmadan duramaz. Havada köpekler ürüyordu! Sehzade bunu demisse,
mutlaka
bir bildigi vardır. Herkese tartısmak düser. Daha hava araçlarının
kesfi yapılmamıs. Nasıl çıkmıslar oraya
Açıklık getirmek isi Vezirin. Anlatıyor:
Efendim, bir hayvan lesinin içine iki enik girmis. O lesi bir akbaba kaldırıp götürürken,
eniklerin aglamasını duymus Sehzademiz. Anlatmak istedigi
budur. Aydınlanan herkes, Ha demisler.
Bir baska yaylada, misafir oldukları bir çadırda ikram edilen
kebapları
yerken Sehzade miz, konusmus yine. Bir ok attım, kebap oldu! Çadır
ahalisi kebap nasıl yapılır, bilmezler mi Bir sadaga
(ok torbası) bakarlar, bir Sehzade ye... açıklık getirme
görevi Vezir Bey indir. Dogrudur efendim! Sehzade mizin beyanatının arkasındayız.
Bir ok attım, kebap oldu demisse, öyle olmustur. Sehzade miz tavsanı görünce,
hemen okunu yerlestirmis, yayını germistir. Hedefteki tavsan kuru
otların
arasında yayılmaktadır ve Sehzade mizin avcılıgından haberi yoktur.
Sehzade miz nisan alıp oku bıraktıgında, ok gider gider, önce bir
çakmak tasına çarparak
tavsana saplanır. Oku yiyen tavsan yere
düsmemis, alevlerin ortasına düsmüstür. Çünkü okun bir çakmak tasına
çarpması sonrasında çıkan kıvılcımlar kuru otları
tutusturmustur.
Sehzade miz bir ok atmıs, tavsan kebap olmustur; sizin de anladıgımız
gibi... Çadır ahalisi bu açıklık getirme izahından sonra uzun bir Ha
çekerek Sehzade nin ne dedigini anladıklarını itiraf etmislerdir.
Önceki büyüklerimizin sonraki büyüklerimize, onların da bize,
bizim
de sizlere anlattıgımız bu mesele sadece açıklık getirme nin önemini
mi vurguluyor Hayır! Okuyanlara hesap sorma yetkisi de veriyor.
Internetinizi, twitterinizi,
cep telefonlarınızı kullanarak yapabilirsiniz bunu. AKP geldi. Çocuk ilkokula
basladı. AKP 5+larla 11 olurken, çocuk
da 5+6 esittir 11 oldu. AKP diyor ki: Çocuk sadece 11
olmadı, ayrıca kızlı-erkekli oldu.
Nasıl oldu, nasıl oldu Çocuk 5+6 esittir 11 olurken, AKP nerelerde 11 oldu
Yani bizim bir mesel anlatmamızın da bir sebebi var.
Anlastık mı
GELiN, GELN;
ÇOCUK GELiN, ÇABUK GELiN
Çocuk Gelin haberleri gazetelerimizin vazgeçilmezlerinden
oldu.
Ingiliz Sarah ile Maraslı Musa evliligini sonlandıran ünlüTürk basını, o
günden beri sanla, serefle sürdürüyor hepsine aynı cezayı uygulatma
islerini. 1995 seçimleri arefesinde bir tv kanalındaki sohbetinde,
Beyoglu nda
13 yasındaki kızların satıldıgını bilmeyen mi var gibi bir cümleyi
haykıran tiyatrocu Metin Akpınar ı duymazdan gelen ünlü Türk basınının
Anadolu yollarında yeniMusalar ve fakat Türk Sarah lar
aramasını bu ülkenin sosyologları, eger var iseler, izah etmek zorundadırlar.
Bu
ülkede Istanbul Gazeteciler Cemiyeti Baskanlıgı da yapan, bilfiil
gazetecilikte 58 yılı dolduran, Seyh-ül Muharririn ünvanlı Burhan
Felek in dogum tarihi 1889 dur. Osmanlı Devleti nin Istanbul unda
1889 yılında dogan Burhan Felek, bir yazısında, annesinin kendisini dogurdugunda
15 yasında oldugunu yazmıstı övünerek... Onun yazdıgı ve bugünlere
ulastırdıgı (Milliyet-Cumhuriyet) gibi gazetelerde çalısanların, onu da haber yaparak yargılatmamalarına
sevinmeli miyiz
Not: Bu yazı, ne Osmanlı nın evlilik anlayısını övmek, ne 18 yas öncesi nikahın yasaklanmasını
yermek, ne 18 yas sonrasının kızlı-erkekli tartısmalarına girmek, ne de bakanlık uyduracaksan
ona görev de uyduracaksın, demek için yazılmıstır. Yani bize düsmez(di).
YAZ TAHTAYA HESABI: 28 SUBAT
28 Subat davasında 28 kisi kalmadı! Bu kadar da olmaz ki durumu daha baska nasıl yazılmalı.
Lakin
biz katılamıyoruz bu saskınlık gösterilerine. Ilk iktidar yılında Mesut
Yılmaz ı aklamıs bir AKP yi o gün normal bulanlar, bugün neden hayret
ediyorlar olanlara
***
28 Subat ın hesabının sorulmasını isteyen gazetecilerin sormaları gereken hesaplar yok
mu
Merve Kavakçı nın hakkı yendi gibi basit cümlelerle yıllarını
geçirmesi 28 Subat a muhalif gazetecilerin; normallik midir, olması
gereken midir, yoksa yutturulan durum mudur
Merve Kavakçı nın
çocuklarının okudugu ilkokula kamera ordusuyla gelen ve o çocukların
sıra arkadaslarını, sınıf arkadaslarını provoke ederek, Türkiye
laiktir, laik kalacak diye bagırtan o kartel gazetecileri neden ifsa
edilip sorgulanmıyor, ünlendirilecekleri röportajlarla...
Kimdi o
gazeteciler, simdi ne yapıyorlar Kartelin tv kanallarının haber
saatlerinde çok seyretmistik onları; küçücük çocukları, Haydi, bagırın
diye tesvik ederlerken... Tankları milletin üstüne sürenler kadar
önemli degil mi, ilkokul çocuklarını kullanarak karteline menfaat
saglayan gazetecilerin varlıgı
Hatta o gün sıra arkadasları, sınıf
arkadasları Merve Kavakçı nın çocuklarına, Türkiye laiktir, laik
kalacaktır diye bagırtılan 10 yas altı o çocukların
bugün nerede
oldukları, ne yaptıkları da önemlidir. Neden onlar da bulunup
yasadıkları sorgulanmıyor. Ya o çocukların içinde, kartel
gazetecilerinin provokasyon
baskılarından dolayı travma geçirenler,
psikolojisi bozulanlar olmussa... 28 Subat ın hesabının sorulmasını
isteyen muafık gazeteciler,AKP lilerin 28 Subat bizi iktidar yaptı,
düsüncesinde degillerse, aynen paylasmıyorlarsa ve samimi iseler
gazeteci olmakta, bir bakıversinler kartel tv lerinin
haber bülteni diye yayınladıklarına o günlerdeki...
Hem belki kurtulurlar o zaman, yandas sıfatını lüzumsuz tasıma yükünden.
Kartel
patronu Aydın Dogan ın, Ben devlet kredisi kullanmadım demesini, Ben
devleti kullandım sekliyle ve dogru olarak anlarlar insanlarımız hem.
Görevden alınan Saglık Bakanı Recep Bey in halefinin sütçülük, bankacılık islerinden arta alan zamanda obezliğe,obeziteye savas açacagını duyurması bazı kadınlarımızı çok telaslandırdı.İnmez oldular kantarlardan. (Resimde siz de görüyor sunuz.)
Ş HARFI KORKUSU
Mesru
hayatlar vardır, gayrimesru hayatlar vardır... Kızlı-erkekli
tartısmalarını baslatan AKP hükümetinin basbakanı Sayın R. Tayyip
Erdogan ı konusmasıdan isteyen istedigi kelimeleri/cümleleri
çekerek
döktürüyor yorumlarını. Yukarıdaki altı kelime de böyle. Mesru ve
dolayısıyla gayrimesru kelimeleri üzerine birkaç kelam etmek bize de
düser. Mesru olmak, mesruiyettir.
Internet sözlüklerinin mesruiyeti;
kabul edilme, yasaya uyma, geçerlilik kazanma gibi kelimelerle izahı
eksiktir. Seriata uygunluga mesruiyet denir. Bütün peygamberlerin
getirdigidir seriat. Zaman asımına
ugramayan kanunun adıdır seriat. Tabiat kanunlarının da zaman asımına ugramaması
gibi... (Suyun formülü hep H2O dur.) Seriatın kestigi parmagın acımaması, kesilen
cezanın
mesru olmasındandır. Yönetilen halkın yönetici sınıfın yaptıklarını
kabullenebilir ve desteklenebilir olmasına inanmasıdır. Dogal hukuka ya
da kamu vicdanına uygunluk olarak da anlasılabilir (Eksi Sözlük).
Halkın rızasını ve onayını aramaktır (Uludag Sözlük).
Gibi
tanımları da yapılıyor mesruiyetin. Niçin bu manalarda geziniyor
mesruiyet simdi Demirel in reddinden ötürü mü Ünlendigi 1965-66
yıllarında kullandıgı kelimelerin en parlagı mesruiyet idi, Sayın
Demirel in. Neredeyse iki cümlesinden birinde mesluiyet vardı.
Muhalefet zorluk mu çıkarıyor O kanunu engelleyecegiz mi diyor
Mikrofonlar sen ne dersin, cevabın ne sorusuyla uzatıldıgında Sayın
Demirel e, duyulan o ünlü cümle olurdu.
Icabına bakarız. Binaenaleyh mesruiyet içinde çareler tükenmez.
Bir, iki, üç, bes, on, yüz... Demirel hep mesruiyet diyor. Mesruiyette çare var diyor.
Bir ikaz eden, bir kulagını büken mi oldu, bilmeyiz. Sayın Demirel 1969 yılına gelmeden
unutuverdi mesruiyet i. Sonra gelsin yollar yürümekle asınmaz
iddiası, Petrol vardı da ben mi içtim mazereti, Ecevit in elini sıkmayıp da neresini sıkacaktım
yumusaklıgı, gevsekligi. Mesru olmayan icraatlar, mesru olmayan
ihtilaller günlerine kolay gelmedik. Çare, olması gereken yerde aranmalıdır!