Bir fotoğraf bin garabet

Abone Ol

Seçim sonrasında Türkiye gündemi yeni hükümet, koalisyon, erken seçim senaryoları gibi konularla sıcaklığını korusa da, seçim öncesi günlerine göre insanların zihinlerinde bir rahatlama görülüyor. Kavganın, münakaşanın, kısır çekişmelerin dozunun bariz şekilde azalması Ramazan’ın uhrevi iklimiyle birleşince, toplum bir nefes alabilme imkanı buldu resmen.

Birçok sıradan Avrupa ülkesinin birkaç yıllık gündemini birkaç güne sığdırabilen Türkiye’de, rutin siyaset dışında gündem yok gibi gözükürken, bir ödül töreni ortalığı hareketlendirdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin ihracat şampiyonlarına verdiği ödüller ekonomi haberleri arasında kaynayıp gidecekken, bir tek kare fotoğraf her şeyi değiştirdi. Adı yolsuzluklarla ve rüşvet iddialarıyla anılan Reza Zarrab’a 2 Bakan tarafından verilen ihracat(!) ödülü ve bu karenin kamuoyuna yansıması tartışmalara neden oldu.

Ekonomi Bakanı Zeybekci, bu kareden pek de rahatsız olmadığı minvalinde açıklamalar yapıp bir de üstüne üstlük “Satmadık, satmayız” edebiyatı yaparken; Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Önceden bilseydim o karenin içinde yer almazdım” tepkisi ilginç bir manzara arz etti. Kurtulmuş, “Eğer önceden bu isme ödül vereceğimi biliyor olsaydım o karenin içinde yer almazdım. Ve bu karenin ortaya çıkmış olması, bu fotoğrafın ortaya çıkması inan ki herhalde en çok bana rahatsızlık vermiştir. Keşke bu organizasyonun yapanlar bunları daha önceden ayarlamış olsalardı ve bu karenin içinde yer almasaydık” sözleri Zarrab’ın “yüksek dozda” bir rahatsızlığa sebep olduğunu gösterdi.

Bu karenin kamuoyuna yansıması üzerine tepki verme gereği hisseden Kurtulmuş, her nedense “tepkisinin nedenini” bir türlü belirtmedi. Öyle ya, kendisi Reza Zarrab’la neden aynı karede yer almaktan rahatsız olmuştu Cumhurbaşkanı tarafından da “hayırsever” olarak nitelenen ve mensubu olduğu partinin de sahip çıktığı birine neden bu kadar tepkiliydi Ve Reza’dan rahatsız olan Kurtulmuş, Reza’ya sahip çıkan partisinden neden rahatsız değildi

Bu olay, her ne kadar yalanlansa ve ısrarla “komplo” vs olarak nitelense de, hırsızlık ve rüşvet iddialarının AKP içinde de rahatsızlık sebebi olduğunun bir göstergesidir. Ve 4 Bakanın balkon pozu gibi bir sahip çıkmayı barındırıyor. Kurtulmuş’un bu tepkisi, aynı zamanda da, söz konusu yolsuzluk ve rüşvet iddialarının dayanaklarından olan “tapelerin”, AKP içinde de “montaj” olarak kabul görmediğinin bir ikrarıdır. Bu mesele, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ancak kamuoyu vicdanında “aklanmasıyla” çözüme kavuşur.

Öte yandan, bu ödül töreni nedeniyle ortaya çıkan bir başka vahim gerçek daha bulunuyor. O da, Türkiye’nin İran’a gerçekleştirdiği “altın ihracatı” veya “mücevher ihracatı” konusudur. İran’dan alınan petrole karşılık ödemeyi, İran’a karşı uluslararası ambargo nedeniyle banka vasıtasıyla yapamayan Türkiye, ödemeyi altın veya mücevher kalemi cinsinden yapmaktadır. Dolayısıyla, bu bir ihracat işlemi değil ödeme işlemidir, ihracat geliri de tahakkuk etmemektedir. Bu şartlarda, nasıl oluyor da “ihracat şampiyonu” ödülü verilebiliyor

Türkiye’nin bu şüpheli “altın/mücevher ihracatını” ihracat rakamlarına ve dahi büyüme hesaplarına yansıtması da, halkı kandırmak değil de ne olmaktadır bu durumda

Bir fotoğraf karesi, birçok garabeti ortaya serebiliyormuş demek.