Yılları tek tek geçip bir asır sonrasına ulaştığımı varsaydım. Yüz yıl sonrası… Acaba nasıl olurdu
Dünya değişmiş, insanlar göz göze gelemiyor, gelseler de nefretle bakıyorlar. Kişilerarası iletişim neredeyse hiç yok. Her şey elektronik araçlar vasıtasıyla gerçekleşiyor. Çocuklar ebeveynlerinden kopmuş, anne baba kavramları zayıflamış, çocuklar tek kardeş, teyze dayı nedir bilmiyorlar. Gençler başına buyruk hareket ediyor, kimse kimseyi dinlemiyor.
Bir odadan bir odaya iletişimi sağlayan cep telefonları var. Aynı evde yaşayan anne baba ve çocuk paylaşacak bir şey bulamıyorlar.
Aile bireyleri birer yabancı gibi aralarına mesafe koyuyorlar. İnsanların yerine alan araçlar alabildiğince yüceltiliyor. Kapıda karşılaşan akrabalar birbirlerinin yüzlerine dahi bakmıyorlar. İnsanlar adeta robotlaşmış…
Hayatımıza anlam katan sıradan işler artık elektronik araçlar vasıtasıyla gerçekleştiriliyor. Hanımların hünerli ellerinde hazırlanan yemekleri artık makineler yapıyor, evlerde robotlar var, gelen misafirleri kapıda bu robotlar karşılıyor. İnsan ilişkileri özünü tamamen kaybediyor, ziyaretler, sohbetler ve paylaşım tarih oluyor.
İletişim sadece iş icabı yapılıyor. O da mesajlar vasıtasıyla. Çocukların dil becerileri iyice zayıflıyor, kullanılan araçların isimlerini ve fonksiyonlarını biliyorlar ama hayata dair hiç bir şey bilmiyorlar. Misafirler dışarıda pastanelerde karşılanıyor, görüşmeler oldukça mesafeli ve kısa oluyor.
Dostluk insanlık kardeşlik duygusu zayıflıyor, herkes birbirine ticari bir meta gibi bakıyor. Yaşlılar miadı geçmiş birer eşya gibi bakım evlerine bırakılıyor. Gençler, akla hayale gelmeyecek suçların peşinde sürükleniyor. Anne baba ve çocuk arasındaki sıcak bağ ortadan kalkıyor.
İnsanlar en lüks araçlara, evlere ve işlerini kolaylaştıracak her türlü imkânlara sahip oluyor fakat artık duymuyor görmüyor ve hissetmiyorlar.
İşte bir asır sonra gelecek neslin hayalimde canlanan silueti bu…