Dışişleri eski Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil... Duayen Türk siyasetçi ve kurt diplomatlardandı... Süleyman Demirel'in, sağ koluydu.
Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter ile yaşadığı diyalogda, Milli Görüş lideri, Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan faktörünü anılarında anlatmıştı.
Carter ile yaşadığı diyalog sonrasında, "İlk kez Erbakan sayesinde Bakanlık zevkini tattım!' diyerek, 'Erbakan sayesinde göğsüm kabardı!' ifadesini kullanacaktı.
***
Bu görüşmeye ilişkin ayrını vermek gerekirse;
Tarih, 1976 yılının Mart ayı...
Başbakan Süleyman Demirel, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’i ABD’ye temaslar için gönderdi.
Amaç, ABD ambargosunu kaldırmak...
Kurt diplomat, Washington'a gitti ve Carter ile Türkiye'ye uygulanan ambargoyu görüştü.
Çağlayangil, bu ziyaretin ayrıntılarını şöyle anlattı;
* "Amerika’ya gittim, Başkan Jimmy Carter’dan 10 dakikalık bir randevu için 20 gün bekledim, nihayet randevu alabildim."
* "Odasından içeri girdiğimde Carter, odasında elleri arkasında, ayakta ve camdan dışarı bakıyordu, selam verdim. Dönüp bakmadı bile, anlaşılan azarlanacaktım."
* "Bana yüzünü bile dönmedi ve ben cesaretimi toplayarak daha önce ezberlediğim kısa metni konuşmaya başladım. ‘Sayın Carter malumunuz uyguladığınız ambargo ekonomik olarak bizleri son derece zor durumda bıraktı. Bunun kaldırılmasını istirham ediyoruz! Falan filan…"
* "Carter hiç oralı değil ve ben son derece tedirginim! O sırada Carter’in masasının üzerinde duran 10 kadar telefonun kırmızı renkli olanı çaldı. Telefonun kırmızı renkli olması önemli bir hat olduğunu düşündürdü."
* "Carter, telefonu aldı, ahizeyi kulağına götürdü birkaç saniye sonra yüzünde hayret ve endişe ifadesi belirdi. Telefonu kapadı ve bana doğru dönerek ‘Sayın Çağlayangil, böyle önemli bir konu ayak üstü konuşulmaz. İsterseniz bunu akşam yemeğinde görüşelim!’ dedi ve zoraki gülümsedi."
* "Ben hemen anladım ki bizim lehimizde ve bunların aleyhinde bir durum gelişmişti."
* "Dedim ki, ‘Ne oldu Sayın Carter, demin hiç pas vermiyordun, beni adam yerine bile koymuyordun, şimdi de akşam yemeğine davet ediyorsun!"
* "Carter dedi ki, ‘Sizin geçimsiz ortağınız Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve arkadaşları Bakanlar Kuruluna baskı yaparak ABD’nin Türkiye’deki tüm üslerine el koydular."
* "Bir anda kendimi Carter’dan üstün gördüm. O ezik halimden hiçbir iz kalmamıştı. Göğsüm kabarmıştı."
* "İşte Erbakan böyle bir devlet adamıydı. Allah Erbakan’a rahmet etsin"
***
Erbakan Haftasına adım adım yaklaşırken bu önemli anıyı hatırlatmak istedim...
Rabbim Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamıza ve ABD üslerinin kapatıldığını açıklayan dönemin İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk başta olmak üzere, merhum tüm çalışma arkadaşlarına rahmet eylesin. Amin.
CENNETMEKÂN ABDULHAMİD HAN'A RAHMETLE...
Vefatının yıldönümü vesilesiyle bugünlerde rahmetle andığımız bir isim; Osmanlı Padişahı Cennet mekân 2. Abdulhamid Han...
Çok iyi hatırlıyorum; İlkokul kitaplarımızda kötü bir fotoğrafının (bir vesikalık, sol sayfada minnacık verilen, baskısı da berbat bir fotoğraf olarak hatırlıyorum) altında şu satırlar yazıyordu;
* “Osmanlı İmparatorluğunu 33 yıl istibdatla (baskı ile) yöneten Osmanlı Padişahı!”
Oysa çok büyük meziyetleri vardı Cennetmekân 2. Abdulhamid Han’ın.
Bazılarını, hatta çok küçük bir kısmını saymak gerekirse;
* Kurduğu Yıldız istihbarat ağı ile Osmanlıyı 33 yıl ayakta tuttu!
* Siyonistlere bir metre bile toprak vermedi! Siyonistleri elinin tersiyle kovdu!
* Hicaz Demiryolunu inşa ettirirken Peygamberimizi (sav) rahatsız etmemek için kutsal topraklar bölümünde demiryoluna keçe sardırdı!
* Adı, Millî Görüş lideri, Refah-Yol Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca ile birlikte anıldı hep?
***
Cennet mekân 2. Abdulhamid Han'ı vefatının sene-i devriyesi dolayısıyla rahmetle, minnetle anıyorum…
AZ TÜKETENDEN DE YARISI ALINSIN!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar geçen gün çok konuşulan bir açıklama yaptı, elektrik faturaları hakkında. Dedi ki;
* "Elektrik faturası ortalama 1.050 TL’yi aşan vatandaşlar 2.000 TL civarında fatura ödeyecek."
* "5 bin kilovat saatlik tüketimi aşan aboneler, elektriğin gerçek maliyetini ödeyecek. Bu tüketim sınırına ulaşan abonelerin elektrik faturası, bu düzenlemeyle 1.047 TL civarında olan fatura bedeli 2.000 TL’ye yükselecek. Bu da yaklaşık yüzde 96'lık bir artışı ifade ediyor."
* "Yeni düzenleme 1.2 milyon aboneyi etkileyecek. Yani toplam 42 milyon abonenin yüzde 3'ünü kapsayacak. Geriye kalan 40 milyon abone ise bu düzenlemeden etkilenmeyecek ve faturalarında herhangi bir değişiklik görmeyecek. Bu nedenle, genel abone kitlesi için herhangi bir fiyat artışı söz konusu değil."
***
Bu açıklamaya göre, fazla elektrik tüketenden yüzde yüz fazla ücret alınacak!
Peki, az elektrik tüketen vatandaştan da faturanın yarısı alınamaz mı?
* Böyle bir uygulama hayata geçirilirse tasarrufa uyan vatandaş mükafatlandırılmış olmaz mı?
* Böyle bir uygulama enerji tasarrufunu teşvik etmez mi?
* Böyle bir uygulama israfın önlenmesi adına da güzel bir adım olmaz mı?
NE MÜNASEBET!
Bir baskı gurubunun (STK) bazı açıklamalarından yola çıkarak şu yollu değerlendirmeler yapılıyor;
- "STK'ların görüşlerine katılmayabiliriz ama her STK’nın fikir özgürlüğüne saygı duymak zorundayız!"
* Bir STK ya da yetkili, -hangi dönem olursa olsun-; şayet özgürlüklerin karşısında yer almışsa, hakaretler etmişse... Refah-Yol Hükümeti döneminde olduğu gibi...
* Bir STK, birtakım güçlerle güç birliği yapıp meşru ve seçilmiş hükümeti düşürmek için salvolar yapmışsa, Refah-Yol Hükümeti döneminde olduğu gibi- tamam fikir özgürlüğü diyebilirsiniz ama- neden bu açıklamalara, bu baskılara saygı duyulsun?
Ne münasebet efendim!
Zira, bir özgürlüğü engellediğiniz anda sizin özgürlüğünüzden de söz etmek mümkün değildir!
---