Bir Afrika Hikayesi

Abone Ol

Yeki bûd yeki nebûd, coz-e Hodâ kesî nebûd / Kane mekan fi garibiz zaman / Zamanın behrinde renkli insanların anayurdu Afrika kıtasının doğusunda Afrika Boynuzu olarak da bilinen topraklarda Etiyopya adıyla anılan bir memleket varmış. Çok eskiden, ta Bilge Kral Necaşi’nin İsa Mesih’e meftun olmadığı demlerde Habeş ülkesi diye bilinirmiş ama büyükleri onu hep Etiyopya diye çağırırlarmış. Yunanca Aithiopia (aitho;yanmak ve ops; yüz, eşittir yanık yüzlü insanların memleketi) kelimesinden türediği kabul edilen bu isim, yine antik Yunan’da güneş Tanrısının çocukları olarak bilinen ve ona yakın oldukları için tenleri esmerleşen uygarlığın beşiği Afrika kıtasının tamamı için kullanılırmış. Üstünden aşıp geçtiğimiz ya da insanlığın üstüne basa basa, eze eze geçen yüzyıla kadar köklü bir devlet geleneğine sahip, kendi halinde geçinip giden insanların yaşadığı bu topraklar, yüzyılı da aşıp gazabına düçar olanların iflah olmadığı insanlık düşmanlarının iştahını kabartmış. Tüm Afrika, varlığına, yokluğuna, özgürlüğüne ve insanlığına kadar sömürülebiliyorken, orada öyle bağımsız, kimsenin tavuğuna kış demeden, kimselerin canına, malına, yaşam hakkına göz dikmeden yaşanır mıymış? Derhal harekete geçilmiş ve “acırsanız, acınacak hale gelirsiniz!” mealinde sloganlar, mottolar, tehditlerle bu bahtının karası yüzüne vurmuş insanların üstüne çullanılmış.

Yetmişli seksenli yıllarda kendisi için yeni bir şey gibi görünen komünizm modasına tutunan Etiyopya, 1991’de gerilla hareketi lideri olarak, komünist Mengistu Haile Mariam yönetimini deviren ve ülkeye gerçek manada, en gerçek manada, hakiki anlamda demokrasiyi getiren Meles Zenawi’yle tanışmış. Dünya lideri olma hevesiyle yola çıkan Zenawi’yi, işlevsizliğiyle bilinen cumhurbaşkanlığı koltuğu kesmemiş olmalı ki 1995’te başbakan olmaya karar vermiş ve büyük değişim başlamış. O güne kadar Etiyopya ülkesine Kuzey Kore gibi yaklaşan, Somali’yi kışkırtıp destekleyip Etiyopya insanının üstüne süren ve o topraklara demokrasi götürebilmek için kendini yırtan abd, Zenawi iktidara geldiği andan itibaren Etiyopya’yı demokrasinin beşiği hatta bebek odası şeklinde tanımlamaya başlamış. Artık komünizm gibi bir öcü yokmuş ve Zenawi tam da dünya lideri olmaya aday, ‘Eyyy Amarika’ dedimmiydi ortalığı titreten, gebe develere köşekini düşürten, halkı tarafından da tezahüratlar, nümayişlerle karşılanan bir lidermiş. 1991 yılında iktidara gelen Etiyopya Halkları Devrimci Demokrasi Cephesi (EPRDF) koalisyonu, 1995, 2000, 2005, 2010’da yapılan genel seçimleri ve dünya lideri, Afrika hamisi Meles Zenawi 2012 yılında Brüksel’de öldükten sonra da 2015 yılında yapılan genel seçimleri kazanarak iktidarını korumuş.

Etiyopya ahalisi açlıktan kırılırken, milyonlarca insan Avrupalı ve Abd’li yardım kuruluşlarının günde bir iki öğün dağıttığı bir tas çorbaya benzer mısır bulamacına talim ederken dünya lideri Meles Zenawi ölünceye kadar tam 21 yıl hüküm sürmüş. Saray yaptırmak, köprü, otoban, duble yollar açtırmak, Addis Ababa’da yüksek binalar diktirmek; çoğunluğu kırsalda yaşayan nüfusu geçinemez, karnını doyuramaz hale düşürüp şehirlerin varoşlarına göç ettirmek, milyonlarca insanı açlık dolayısıyla ölüme mahkum ettirmek, etnik sebepler üstüne çatışmalar peydahlayıp milleti birbirine kırdırmak gibi müthiş çalışmalara imza atmış. Halkın karşısına her çıktığında İncil’den bölümler okuyup, taraftarlarını tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet diye coşturup alkışlar, tezahüratlar edinmiş.” Eritre’yi hariç tutarsak vatan işte bu misak-ı milli sınırları içindeki kutsal vatan, bayrağımız kırmızısını şehitlerimizin kanından, yıldızını şehitlerimizin ta kendisinden yeşilini Afrika’dan, sarısını toprağımızdan almış şanlı bayrağımız ve hatta bayrakları bayrak yapannn… Oromosıyla, Amharasıyla, Waleytasıyla, Afarıyla, Hadiyasıyla, Gamosuyla, Guragesiyle, Sidamasıyla, Tigrayıyla tek millet ve devletimiz Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti işte bunların hepsine ne diyoruz; ‘ârati’miz diyoruz” şeklinde ateşli konuşmalar yaparmış. Hatta Gambela bölgesini ziyaretinde ‘Heey gidi Gambela, ne çektin be, o hastane, şey, yiyecek kuyrukları…’ dediği ve de Gambelalı vatandaşlardan ‘hüoooy, reis bizi Eritre’ye götür’ diye karşılık aldığı bile vakiymiş.

Etiyopya toprakları bir yandan küresel tarım holdingleri tarafından satın alınıp, 99 yıllığına kiralanıp, el koyulup talan edilirken halk aç biilaç kıvranıyormuş. Beş yılda bir önlerine koyulan sandığı demokrasi zannedip Zenawi’den dualarını esirgemiyorlarmış. 2005 seçimlerinde Meles Zenawi nasılsa her türlü kazanırım diye düşünüp fazla kasmayınca seçim muhalefet liderlerinin ezici bir başarısıyla neticelenmiş. Lakin dünya lideri Zenawi sonuçları kabul etmemiş ve askeri halkın üzerine sürüp darbemsi atraksiyonlara girip 200-250 kişinin ölümü, 30 bin kişinin tutuklanması, muhalefet liderlerinin kaçmasıyla meseleyi düzlemiş. Yeniden seçime gittiğinde ise %99,6’lık bir oranla iktidarmış…

Neticede dünya lideri Zenawi 2012’de ölmüş. Etiyopya’nın bağımsızlığının alnından öpüyoruz! Bu gerçekten ibaret hikayeleri iyi biliyoruz. ‘Biz Etiyopya değiliz, bize bişey olmaz’ gibi hikayeleri de biliyoruz. Bu topraklarda uygulanan politikaların Zenawi politikasından bir farkı olmadığını da. Açlıktan, yokluktan, soygundan, sömürüden, hamasetten kırılmazsak bir ara uyanacağız!..