Almanya da çocukların eğitimi üzerine yapılan bir
araştırmada, otorite ve sınır koyma yerine çocuklarla birlikte vakit geçirmenin
daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda yapılan araştırmalarda
çocukların, dış dünyadan ziyade ev ortamını tercih ettikleri ve ebeveynleri ile
geçirdikleri vakitlerin kendilerini için büyük değer ifade ettiğini söyledikleri
belirtilmiştir.
Toplumumuzda geleneksel eğitime karşın, batı modeli
eğitimin öncelendiğine ve anne babaların çocuklarını bu doğrultuda yetiştirme
hevesi güttüklerine şahit olmaktayız. Büyük ebeveynlerimizin şartlar ne olursa
olsun çocukları ile vakit geçirme noktasında kararlı olmaları, günümüz
annelerinin kayda değer bulmadıkları hatta küçümsedikleri bir durumdur. Günümüz
anneleri, büyük annelerimizin çocuk yetiştirme yöntemlerini eleştirirken,
kendilerini bilimsel anneler olarak tanımlıyor ve daha önde görüyorlar. Oysa
bunun pratik yansımalarına baktığımızda, sözde bilimsel anneliğin çocuklarımıza
pek de getirisinin olmadığını görüyoruz.
Modern anne sabah erken bir vakitte kalkıyor ve çocuğunu
bakıcıya bırakıp işine gidiyor. Çocuk annenin kendisini niçin bıraktığını bir
türlü anlayamıyor. Terk edildiğini düşünüyor ve kapıda uzun süre ağlıyor,
anneye ulaşmaya çalışıyor. Fakat olmuyor.
Anne batı kaynaklı eğitim kitaplarından besleniyor,
çocuğu ile nasıl iletişim kuracağını buradan öğreniyor. Buradan edindiği
bilgilerle bilimsel anneliğini sürdürmeye çalışıyor. Çocuğu için en pahalı
oyuncakları alıyor, hafta sonları onu en gözde mekânlara götürüyor, onun için
alış verişler yapıyor. Anne okuduğu kitaplarda ne yazıyorsa harfiyen uyguluyor.
Anneliği okuduğu kitaplardan öğreniyor ve bilimsel bir anne olduğunu, çocuğunu
kendi ebeveyninden daha fazla sevdiğini düşünüyor.
Oysa anne için önemli olan şeylerin hiç biri çocuğun
dünyasında kendine yer bulamıyor. Çocuk ne lüks oyuncaklara ne lük mekânlara ne
de kendisi için alınan eşyalara ihtiyaç duyuyor. Çocuk anne ile birlikte vakit
geçirmek istiyor. Çocuk annenin kendisini sabahın erken bir saatinde neden terk
edip gittiğini anlamlandıramıyor. Çocuk annenin sevgisini istiyor.
Zaman su gibi akıp gidiyor. Anne kariyerinin sonuna
geliyor ve nihayet emekli oluyor. Çocuk ise bakıcıların gözetiminde büyüyor ve
üniversiteye başlıyor. Fakat anne çocukluk çağını geride bırakan gence bir
türlü ulaşamıyor. Genç anne ile yakınlık kuramıyor, vaktinin çoğunu
arkadaşlarının yanında geçiriyor. Anne onun için harcadığı paraları her
seferinde dile getiriyor fakat artık bu hiçbir şey ifade etmiyor. Anne
vermediği bir şeyi almak istiyor fakat genç ne anneyi anlayabiliyor ne de ona
yaklaşabiliyor. Anne ile genç iki yabancı gibi yaşayıp gidiyorlar.