Nizâmülmülk, Alpaslan’a Vezir/Başbakan olduğunda 55 yaşındadır.
“İyi bir eğitim almış” desem, ister istemez bugün Türkiye’de veya yurtdışında kişiye göre en iyi okul hangisi ise kişinin aklına o geleceğinden, bu cümle Nizâmülmülk’ü anlatmaya yeterli değildir.
Birkaç tane eyalette valilik yaptıktan, Müslim, gayrimüslim halkın, maddi, sosyal, kültürel, moral durumunu öğrendikten, onlara çıkış yollarını bulduktan sonra vezirlik makamını kabul etmiştir.
İmam-hatip okullarında, ilahiyat fakültelerinde, Diyanet’in Kur’an kurslarında, evlerde, yurtlarda, izinli, izinsiz okutanlar, önce kendime sonra size derim,
Nizamiye Medreseleri’nde okutulan Kur’an, şu anda bizim okumakta olduğumuz Kur’an’dır.
O medreselerde okutulan hadisler şu anda bizim elimizdedir.
Hanefi veya Şafii fıkhına dair onların okudukları kitaplar da şu anda bizim elimizdedir.
Kur’an, sünnet ve fıkıh kitaplarından, geçmişin yaşanmışlıklarından aldığı bilgilerle, eyalet yönetiyor, Başbakan olunca Alpaslan’a ve oğlu Melekşah’a, siyaset, dirayet, cesarette yol gösteriyor.
Melekşah’ın isteği üzerine yazdığı Siyasetname, dünya dillerine çevriliyor ve bu konuda yazılan kitapların Doğu’da birincisi ve incisi oluyor, dünya genelinde Makyavelli’den sonra Batı’da ikinci kitap oluyor.
Yıllar önce alıp okuduğum Siyasetname, Mehmet Şerif Çavdaroğlu’nun (1873-1958) Farsçadan yaptığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Yayınları 1 olarak, Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar’ın Önsöz yazdığı terceme olarak yayınlanan eserini yıllar önce okumuştum.
Bu günlerde yeniden okuyorum.
Şaha anlatmak istediğinin önce ayetini, sonra hadisini ve sonra geçmişten uygulanmasını veya uygulamayanların sonunu örnekleriyle anlatıyor.
Yanız koltuktan, kürsüden, minberden veya mihraptan nasihat etmiyor.
Sevgili Peygamberimizi, Enes bin Malik anlatırken:
“O, insanların en güzeli, en cömerdi ve en şecaatlisi/cesuru idi” diyor. (Müslim, sahih, K. Fezail, bab 11).
Hangi mektep veya medreseden mezun olursak olalım, Sevgili Peygamberimizin bu iki özelliğini üzerimizde taşıyan kaç hocamız var?
Huneyn Savaşı Arapların en savaşçı insanlarıyla yapıldı.
Hatta bir ara savaştan kaçanlar oldu da, Sevgili Peygamberimiz,
Beyaz katırının üstünde yularını çekip ön safa atılıp herkesin duyacağı şekilde, “Yalan değil, ben peygamberim, ben Abdülmuttalib’in oğluyum” dediğini anlatır yanındaki Bera bin Azib.
Şimdi, tekmil hocalarımız, cömertlikleriyle mi biliniyorlar, yoksa…
Şecaati geçtik, küçücük makamı için neler neler yapmamaya hazır kaç tane hocamız var.
Mutlaka var. Ama hangi sınıfın sayısı daha fazla? Çok yemek yiyip de onu yakamayanlarda gıda zehirlenmesi olduğu gibi mektep ve medreselerimizde çok okuyup uygulamadığından bilgi zehirlemesine tutulanlar da var.
“Zehirlenecek kadar bilgi edinmiyoruz” diyenler olabilir.
Tembel bir fakir, gıda olarak yiyecek bir şey bulamayınca da sabah iki somun ekmek, öğlede iki somun ekmek, akşamda iki somun ekmekle zehirlenebilir veya çöp bidonlarından doyduğunu bilemeyecek kadar doldurur.
“Müslüman’ım” dediği halde bir defa olsun manasıyla beraber okumayan bir adam, Batı’nın bütün klasiklerini okuduğunu söylüyorsa yanından uzaklaşın, sizi de zehirleyebilir.
“Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” diyen baba aslında oğlunun bilgi zehirlenmesinden şikâyetçi.