İlk kez düzenlenen Göl Kitap Fuarı , Beyşehir in farklı
simalarını daha ince çizgileri ile görmemize de olanak sağladı.
Sakinlerine tarihi köprüsünün gözelerinden bırakılan göl
sularının şelaleleşerek şiirler okuduğu, şarkılar söylediği bir şehir. Bugün
Konya ya bağlı bir ilçe olsa da, beylikler döneminin zarafetini hâlâ yaşatan
diyar. Anamas dağları, Sultan dağları ile bu göller bölgesi sanki bütün
güzellikleri bağrında toplamış gibidir.
Hititler dönemi, tüm varsıllığı ile kendisini M.Ö. 13.
yüzyıla tarihlenen Eflatun Pınarı nda, Kurt Beşiği nde hissettirir. Ne Roma
hatıralarından Lukyanus anıtı ile vazgeçebilmiştir ne de Selçuklu anılarından.
Mistia Kenti nde; Bereket Anıtı, Çift Süvariler Kabartması, Gâvur Meşedi,
Yerebatan Çeşmesi ve Kaya Lahitler ile hâlâ Bizans devrine ait pek çok hatırayı
sinesinde saklamaktadır.
İlle de Alaeddin Keykubad.
Sultan Alaeddin, gölü gördüğünde; Cennet ya burası
olmalı ya da buranın altı demiş ve burada ünlü Kubadabad kentini kurmuştur;
kentin saraylar, köşkler, cami, hamam, has bahçe ve havuzlarla donatıldığı
anlaşılmaktadır.
Fakat asıl Eşrefoğulları ile başına taçların en güzelini
konduracaktır.
Göl, şehrin Nil nehridir. Tarıma can veren bol sulu göl
ile dağlarının birleştiği pastoral manzarayı, özellikle gurub vakti seyre doyum
olmamakta. Dünyanın en önemli gurublarından biri burada temaşa edilmektedir,
binlerce nüansı ile kızıllıklar, gölün mavisini ateşe dönüştürmektedir. Tekne
turu yapılan göl üzerindeki 33 adadan kimisinde köyler bulunmakta, tarım ve
balıkçılıkla uğraşan yöre halkı ve yöneticiler, ne yazık ki bölgeyi yeterince
turizme açamamış.
Manastır civarından izlediğim göl ve yemyeşil tepeler,
temiz hava, güzel dağ çiçeklerinden oluşan peyzaj; İsviçre nin Alp dağlarından
çok daha fazlasını vermekte idi.
Kız Kalesi ki, Selçukluların yazlık başkenti Kubadabad ın
haremliği, tersaneliği idi. Kale ve Saray kalıntılarının durduğu ada, bugün 210
kuş türü ile ülkenin 2. kuş cennetidir. Yaz kış kar ve buzun eksik olmadığı
Anamas dağı üzerindeki bir krater gölü olan Karagöl. Yöreye has güllerin,
dağına dedegül ismini verdiği; dileklerin, adakların, efsanelerin birbirine
karıştığı yerler.
Beyşehir de sadece kitap fuarına katılmadım, Milli Eğitim
Müdürlüğü nün çok başarılı organizesi ile gelen yazarlar okullarda da
konuşmalar yaptı. Bana düşen okullarda, Beylik kültürünün zarafetinin hâlâ
öğretmen, idareci ve öğrencilerde yaşadığını görmek, büyük şehirlerde artık
kalmayan nezaketlerine şahit olmak çok etkileyici idi. Bu vesile ile Ali Rıza
Celeboğlu Ortaokulu nun, H. M. Süheyla Doğu Ortaokulu nun, Kubad Abad Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi nin, Şehit Nazım Bey Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi nin, Beyşehir Anadolu İmam Hatip Lisesi nin, Doğanbey İlkokul ve
Ortaokulu nun çok güzel soruları ile beni şaşırtan zeki öğrencilerine, onları
yetiştiren çok kıymetli öğretmenlerimize ve çalışkan idarecilerimize çok
teşekkür ederim. Galiba Beyliklerin en önemli mirası, bu asalet olsa gerek;
gölün şiirler dinlettiği insanları sakin, gençler terbiyeli, çocuklar özgüvenli
idi. Dışarıdan gelene de yansıyan yüksek bir beg kültürü, hâlâ çok canlı idi.