Beşbuçuk Artı Oniki Eşittir Sıfır

Abone Ol

Rakamla da yazalım isterseniz: 5,5 12=0. Başlığa bakınca matematiğe

yeni bir kuram getirdiğim sanılmasın. Bu yeni kuramı(!) ben değil Milli

Eğitim Bakanı Ömer Dinçer getirdi. Buna kısaca Dinçer denklemi ya da

Dinçer teoremi diyebiliriz. Tabi bu yeni matematik kuramını sadece Milli

Eğitim Bakanı Ömer Dinçere mal etmek yanlış olur. Milli Eğitim

Bakanlığındaki her kademeden bilim adamları(!) yeni icat matematik

kuramına el birliğiyle katkıda bulunmuşlardır kuşkusuz.

Neden bahsettiğim anlaşılmıştır sanırım. Sekiz yıllık kesintisiz

eğitim o kadar tazyikliymiş ki aradan geçen uzun bir sürede yanına dört

yıl daha peydahladı. Aynen Nasreddin Hoca fıkrasındaki doğuran kazan

gibi eğitim sistemimiz pat diye nur topu gibi dört yıl daha doğurdu.

Öyle bir doğurdu ki bu dört yıl da öncekiler gibi kesintisiz oldu. Öyle

ya kardeş kardeşe benzemeliydi. Türk milli eğitim sistemi doğuracaksa

mutlaka önceki kardeşlerine benzeyen yıllar doğurmalıydı. Olacaksa bu da

dört olmalıydı. Öyle üçle beşle uğraşacak zaman değildi. Niye beş değil

diye soracak olursanız, sormazsınız ya gene de insanlık bende kalsın,

çünkü beş beştir dörtte dört de ondan. Hem dördün içinde ört var. Galiba

bakanlık yetkilileri bu örtten iyi anlıyorlar.

Beşbuçuk yaşındaki çocuklara sınıflar yetmiyor efendim deniliyor,

bakanlık yetkilileri hemen, ört üstünü ört diyorlar. Müdür yok mu müdür o

okulda Eee var. Odası ona büyük gelmiyor mu Eee geliyor. Orayı hemen

bir sınıf yapın. Tamam peki. Tamam mamam da o çok sevgili müdürünüz bu

güne kadar koskoca iki sınıf kadar odayı kendine niye kapatıyordu Olur

böyle şeyler efendim; okulun çeşitli ihtiyaçları -ki bu ihtiyaçlar

milattan önceden beri hiç bitmez- karşılanacak diye öğrenci velilerinden

aldığı kayıt parasıyla müdürümüz kendine tuttuğu sekreteriyle birlikte

müdür odasına zor sığıyorlardı; çünkü müdür müdürlükten başka işler de

yapıyordu icabında odasında. Vay anasını; davaya sarılıyordu demek ki

okul müdürleri. Bu ülkede zaten makam sahibi insanlar genelde davaya

sarılırlar. Dava sekreter olunca hani...

İşte tam da bu noktada; okullardaki aşağı yukarı bütün lavabo

muslukları bozuk. Beşbuçuk yaşındaki öğrencilerin musluklara yetişmesi

için davaya sarılacak yaşa gelmeleri lazım. Milli Eğitim Bakanlığı bunu

hesap etmiş olacak ki kesintisiz eğitimi oniki yıla çıkardı. Sekiz yılın

boyu kısa olduğundan oniki yıla çıkaralım ki boyları yetişsin diye

düşünüldü. Şuan gayet laik yazdığımın farkındayım. Eğitim sistemimiz de

laik olduğu için bütün bayan ilkokul öğretmenleri ilk gün, yani beşbuçuk

yaşındaki çocukların uyum paketine uydurulmaya çalışıldığı gün olan

geçtiğimiz Pazartesi günü, oldukça dekolte giyinerek mini etekle okul

açılışına geldiler. Bu ülkede laiklik mini etekle koruma altındadır;

uzun etek giyerlerse maazallah laiklik elden gider. Okullardaki bütün

musluklar da elden gidebilir...

Bir de sanki okullara pazar kuruldu; seçmece bunlar seçmece gel

vatandaş hesabı... Seçmeli ders konuyor ama birinci sınıflar hariç

hiçbir sınıfa seçtirilmiyor. Üstelik seçmesinler diye on öğrenci şartı

konuldu. Yani on öğrenci seçmemişse bir dersi o dersi diğer öğrenciler

seçse bile alamıyorlar. Sayı illa on olacak. Dokuz olsa olmaz mı Hayır

efendim dokuz ondan önce geldiği için dokuz olmaz.

Vay benim dokuz doğuran ülkem insanları... Yalnız şu yeni sistemi

Başbakana bir okuyup ezberlettirmek lazım; okullara Kuran-ı Kerim

dersi koydurttum diye hava atmasın. Çünkü bütün sınıflara değil sadece

orta 1 ve lise 1lere Kuran dersi verilecek. Yani bu iş yarım imam

hesabı oldu...

Tamam, onbeş yıl yani onbeş nesil bu ülkede dinsiz yetişti; tam

laiklerin istediği gibi... Onbeş yıl tam laiklerin istediği gibi oldu;

okullarımız Allah korkusu olmayan, adam kesen, hırsızlık yapan,

tecavüzcü, sahtekâr, hiçbir ahlâki değeri olmayan nesiller yetiştirdi.

Mini etek giymeyi çağdaşlık, akşama kadar araba markası konuşmayı

ilericilik, gece gündüz cep telefonu markası konuşmayı asrilik zanneden

öğretmenlerimiz oldu. Bunları ortadan kaldırırken yarım imamlık

yaparsanız bunlardan daha kötü nesiller meydana gelebilir...

Milli Eğitim Bakanlığı saçmalamayı bırakmalı. Kesintisiz oniki yıl

şartını kaldırmalı. Beşbuçuk yaşındaki çocuklar anaokuluna kaydedilmeli.

Kuran-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler dersleri seçmeli değil

zorunlu olmalı. Ortaokul ve lisede bütün sınıflarda okutulmalı.

Beşbuçuk yaşındaki oğlumu ilkokul birinci sınıfa -devlet zoruyla-

kaydettirdik. Okulda izlemeye gittim. Oğlum başta olmak üzere bütün

sınıf kendi havasında; kimi sıranın üzerinde, kimi pencereden bakıyor,

kimi bir şeyler yiyor, kimi şarkı söylüyor, bütün çocuklar kendi

âleminde; öğretmenden, okuldan, sınıftan haberleri yok. Kimi de öğretmen

sınıfta olduğu halde sınıftan çıkıp gidiyor kendi başına. Öğretmenler

bunları sınıfta nasıl tutacağız diye düşünüyorlar bir çare bulamıyorlar.

Çaresi yok; bebeklik çağı geçmemiş çocukları sınıflara doldurursanız en

fazla on dakika tutabilirsiniz onları.

Başta Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer olmak üzere Milli Eğitim

Bakanlığı yetkililerinin yaşlarını merak ediyorum. Altmışaltı aydan gün

aldılar mı acaba