Benim bunda kararım yok

Abone Ol

Kavgalar, savaşlar… Bir heyulanın peşinde giderken gerçeğe kör olmak.

Ne güzel demiş Yunus Emre “Benim bunda kararım yok/ ben yine gitmeye geldim” diye. Buraya gitmeye geldik, sağ taraftaki toprakları elde etsek de sol tarafa hanlar döşetsek de, boğaza yalılar dizsek de, bahçeli köşkler yapsak da. Falancayı öldürsek de dünya bize kalacak değildir.

Herkes nefret ettiği kişiyi öldürse dünya üzerinde tek bir canlı kalmaz. Dan Brown’ın Cehennem adlı grubunda Dünya Sağlık Örgütü’nün ve kimi bilim adamlarının büyük kaygısı olan nüfus çoğalması konu ediliyordu. Teorilerine göre dünya nüfusu öyle çoğalacak ki su kaynakları tükenecek ürünler yetersiz hâle gelecek ve oksijen bile yetersiz olacak. Akıllarına çözüm olarak üçüncü dünya ülkelerini kısırlaştırmak geliyor bu doğrultuda kısırlaştırıcı virüs üretip İstanbul’a bırakıyorlar. Gerçek hayatta ise bunun genini ürettiklerini ve GDO adı altında domates, mısır, somon ve daha pek çok gıdaya yerleştirdiklerini biliyoruz. Allah’a inancı olmayan insan işte böyle kaygılarla delirir. Kendisine yaşam hakkı verenin de yaşam kaynağı verenin de Yaratıcı olduğunu unutur. Şimdi tıpkı bu insanlar gibi ırkçı kimi gruplar kimi radikal görüş sahiplerli bir araya gelip Müslümanlığı yok etmek için çaba sarf etmekte. Tüm Müslümanları öldürseniz dünya size mi kalacak Tüm Türkleri öldürseniz dünya size mi kalacak Ki her insanı sırf ırkı yüzünden suçlama hakkını size kim verdi Kimsenin kimseye üstünlüğünün olmadığını biz biliyoruz. İnsanlar tanrı kesilmekte. Tanrılık taslamakta. Gücü ellerinde sanmakta. Bir gün asıl Yaratıcı, evrenin asıl sahibi sizlere gösterdiği müsamahayı bir kaldırırsa sonunuz Nuh kavminden beter olur ama ayette de geçtiği gibi Allah çok sabırlıdır.

Şayet her zalimin hak ettiği ceza anında verilseydi, daha fazla zulüm yapamasaydı ahirette çekeceği azap azalacaktı. Oysa bu bir kurtuluştur zira dünya üzerinde cehennemdeki Sekâr’a eş bir yer daha bulunmamakta. Ölüp de oraya sonsuz girildiğinde, sonsuz defa yanıp sonsuz defa yeniden oluştuğunda ve bu azabı sonsuz çektiğinde, ölümün aslında bir kurtuluş olduğunu tüm zalimler keşfetmiş olacak ama ne yazıktır ki geriye dönüş mümkün değildir.

Suriyeli çocuğun “sizi Allah’a diyecem” demesi onların korkması için yetmeli. Haksızlığa uğrayan her insan için haksızlık yapanların bu korkuyu taşımaları gerekir. Hakkım size haram olsun, daha ötesi mi var… Ne dünyanın mahkemeleri ne de insanın kendi intikamı ahiretin sualine yetişemez. Allah’ın vereceği cezadan daha ağır bir ceza yok. O nedenle zulmedenler devam ettikçe kendi ateş çukurlarını genişletmekten başka bir şey yapmıyorlar. Azap çukuruna girişin çıkışı olabilir oysa. Ama orada sonsuz kalmak isteyenlere bir şey diyemeyiz. Kul hakkı yemeye devam etsinler, cana kıymaya devam etsinler ve öldükleri gün gözlerine ateşler dolsun.

Allah bize akıl verdi, sağlıklı düşünelim doğru yolu bulalım diye. Aklını şeytana teslim edene kim ne yapabilir

Allah encâmımızı hayreylesin.