42. yılımızın manşetlerini atarken bir kez daha Allah (c.c)’a hamd ediyoruz ki; attığımız her manşetimizde, yaptığımız her haberimizde “Hakk” neyse onu yazabilmeyi murat ettik.
***
Hiçbir konjünktürde, hiçbir süreçte eğilip bükülmedik. Rüzgarlarda savrulmadık, hava durumuna göre “durum” değiştirmedik. Evet “taraf”tık. “Milli Selamet” dedik, “Refah” dedik, “Fazilet” dedik… Evet “taraf”ız “Milli Görüş” diyoruz, “Saadet” diyoruz. Ama tarafız diye hiçbir iktidar döneminde hiçbir asparagas habere imza atmadık, çirkeflik içerisine de düşmedik… Tarafımızı hep fikrimizle savunduk, itirazlarımızı da fikrimizle yaptık. Hiçbir makamı “yalan” ve “asılsız” bir haberle sıkıştırmadık. Kimseye sataşmadık, kimsenin özeline burnumuzu sokmadık.. Manşetin gücünü, haberin etkisini birilerini tehdit etmek, şantajda bulunmak için kullanmadık. Şerefli tarihimizin hiçbir nüshasını medya dünyasının uzun zamandır şahit olunan “bel altı” yöntemleriyle kirletmedik.
***
Fakat! Zülf-i yâre dokunmadık mı! Evet; zülf-i yare de dokunduk, fincancı katırlarını da ürküttük. Ama bunu da “gazetecilik” sorumluluğumuz gereği yaptık. Görmemenin, duymamanın, bilmemenin sorumsuzluğunu bir vebal olarak yüklenemezdik. Gazetecilik deyince dünyanın her yerinde akla gelen şey “Kamu yararı”dır. “Hak geldi, batıl zail oldu” düsturunu benimsemiş bir gazete olarak “kamu yararı”nı gözetmeyi vazifemiz bildik. Dün olduğu gibi.. Bugün durduğumuz gibi.. Nefesimiz yettiği sürece yarında yapacağımız gibi..
***
Nerden mi geldik buraya Manşetimize konu olan mahkeme kararının perde arkasını aralama ihtiyacından hatırlattık bütün bunları. Tarım Bakanlığı’yla ilgili bir dizi haberlerimiz dikkatinizi çekmiştir. Saadettin İnan imzalı bu özel haberlerin mahiyetini de hatırlayacaksınız. Köylünün, çiftçinin bakanlığında neler olup bitiyor, merceğimiz altındaydı. Fakat garipsediğimiz bir karşı tutum bizi daha da derinden araştırma yapmaya itti. Olayı adımladıkça, belgelere, bilgilere ulaştıkça bunları da kamuoyuyla paylaştık. Saadettin İnan’ı meslektaşlarımız ve çalışma hayatı dünyası yakından bilir. Bu alanda hiç abartısız söylüyorum Türkiye’nin en başarılı gazetecilerindendir. Son dönemde “Şeker Fabrikalarının” satılmasına mani olmuş manşet haberlere imza atmıştı. Sayısız ödülü var mesleki saygınlığını süsleyen.
***
Haberler yalan mıydı, hayır! Mesnetsiz miydi, hayır! Peki ardı ardına gönderilen; muhabirimizi ve gazetemizi baskı altına almayı amaçlayan, tehdit ve ithamlar içeren onca resmi yazı niyeydi Haksız olduğunuzu bile bile susmayan Milli Gazete’yi tazminatla susturma düşüncenizin sebebi neydi Biz nedenini biliyoruz ama, uzatmayalım… Böylesine paniğe kapılmaya lüzum yok Herşeye rağmen bu devletin kurumları; kamunun yararını, yetimin hakkını, milli menfaatlerini gözetecek güçtedir. Siz görevinizi gereği gibi yapsaydınız, biz o haberleri yapmış olmazdık. Gazetemizi baskı altında tutmak için gönderilen onca resmi yazının yerine; “bu haberlerin aslı olabilir mi” kaygısını gütmemek neyin ifadesidir Bu, “kamu yararı”için oturulan makamlara ihanet değil midir Esas olan “kimin” yararıdır Neden hiçbir iç soruşturma mekanizması harekete geçirilmemiştir
***
Yine iyi niyetle çağrımızı yapalım: Biz düşman değiliz. Kimsenin şaibe altında kalmasına gönlümüz razı olmaz. Sayın Bakan Mehdi Eker! Sizinle ve bürokratlarınızla hiçbir alıp veremediğimiz olamaz. Ama artık şu bakanlığı şayialardan kurtaracak adımları atın. Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu! Siz de lütfen bir “Başbakan” olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığınıza bir el atın! Bizim haberlerimizin maksatlı olduğunu düşünüyorsanız eğer, o zaman kendi milletvekillerinize de kulak verin, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndaki olup bitenlere. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.. Bütün yetkileri kullanacaktınız! Denetleme yetkiniz de var.. Bizden hatırlatması…
***
Neyse ki, gereği düşünüldü… Hele şükür ki, mahkeme ders niteliğinde bir karar verdi… Okuyun ve ders alın lütfen!...