Bu sene Ankara’da hem gerçek iklim değişti, hem de siyasi iklim! 7 Haziran’da oynayan taşlar yerine otursun diye hareketli günler yaşanıyor. Partiler, Hükümeti kurmadan önce Meclis Başkanlığı için adaylar çıkardı. En ağır topu ise CHP sahaya sürdü. Titrinde Genel Başkanlık var. 95 yıllık Meclis’in neredeyse 40 yılında bulunmuş. Kurt Politikacı. Deniz Baykal!
Ankara’da çok az kişinin bildiği bir ayrıntı gözden kaçıyor. Toplumdaki algı 1 numara her ne kadar Cumhurbaşkanı olsa da, 001 numaralı arabaya Meclis Başkanı biner. O nedenle Başbakan’ın plakası 003 değil, 002’dir. Çünkü Cumhurbaşkanı plaka yerine fors kullanır. Yani “1” milleti temsil eder.
PARTİLER DEĞİŞİYOR
Değişim öyle bir şey ki, hayat, kurumlar, devletler dirense de karşı duramıyor. Öyle ki dinler bile ya değiştirilip, tahrifata uğruyor. Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi. Veya özüne, aslına sadık kalarak asırlık mücedditler (yenileyici) eliyle tecdit olup yenileniyor, güncellenerek hayatiyet kazanıyor. İslam gibi. Toplumsal değişime en duyarlı alan ise siyaset. Bu nedenle partiler vekillerini, kadrolarını, yönetimlerini yeniliyorlar. 7 Haziran sonrası 550 sandalyeli 25. Dönem Meclis’inin 330’una da yeni yüzler oturdu. TBMM’nin Yüzde 60’ı yenilendi. 77 olan kadın vekil sayısı 97’ye yükseldi. Grafikte gördüğünüz gibi de en çok değişim oranı, en fazla ihtiyacı olan partide CHP’de oldu. 1920’lerde kurulmuş eski bir parti. Yenilenmese yok olur! Değişimde son sıradaki MHP’de ise aslında çok hızlı bir dönüşüm yaşıyor. Bahçeli, farklı taktikler uyguluyor. Sinan Ogan ve Meral Akşener gibi “kısmi potansiyeller” hariç bütün muhaliflerini birlik, bütünlük ve dirlik adına aday yapıp Meclis’e taşıdı. Tuğrul Türkeş, Koray Aydın ve Ümit Özdağ gibi. Parti başkanlık divanının yarısını değiştireceği de konuşuluyor. Siyaset bu. Şartları, gidişatı iyi okuyup değişip, yenilenen kazanıyor!
KOALİSYONDA ‘YUTAN-YUTULAN ELEMAN’ KİM OLACAK
Başbakan Davutoğlu, milletvekillerine sordu. Kiminle ittifak yapalım diye. Yüzde 70 “MHP ile olsun” dedi. Ancak matematikte yutan eleman diye bir şey var. Seçimden beri havuz medyasında MHP ile koalisyona götürecek köpürtme haberlere rağmen, MHP yönetimi yutulan olmak istemiyor! Bahçeli’ye çok yakın üst düzey bir parti yöneticisi de durumun farkında. “Böyle bir koalisyon, MHP’ye hiçbir şey kazandırmaz. Ama gençlere ve tabana anlatamıyoruz” diyor. MHP eriyebilir yani. Geriye kaldı CHP.
CHP ise çok hevesli. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun başka şansı yok. İktidara mahkum. Aldığımız bilgiler, partide hareketliliğin hat safhada olduğu yönünde. Bir merkez ilçe başkanı, kurultay yakın diyor. Hatta 550 delegeden imza toplanmış bile. Hele küllerinden yeniden doğan yaralı kaplan Baykal da Meclis’te sahne aldı ya! Adeta assolist gibi. 80. dakikada topa girdi. Kılıçdaroğlu, nasıl koalisyon yapmasın! MHP, yutulan eleman olmaktan korkuyor. CHP-AK PARTİ ise fifty fifty!
CEMAATİN KOALİSYON TERCİHLERİ
Elinde hatırı sayılır bir medya gücü var Cemaatin. Uzun yıllara dayalı devlet, bürokrasi ve partiler içindeki kılcal damarlara kadar da örgütlü yapıya sahip. Diğer İslami cemaatlerle mukayese edilmeyecek derecede hem de. Artı dünyanın dört bir etrafındaki diyaspora gücü. İşte bütün bu unsurlarıyla “yolsuzluklar” ve saray üzerinden muhalefetle paralel öyle etkili bir kamuoyu oluşturdu ki, iktidar buna dayanamadı. Yüzde 9 oy kaybetti. 17-25 Aralık, esas etkisini 30 Mart’ta değil, 7 Haziran’da gösterdi. Cemaatten verilen “emanet oyların da” desteğiyle HDP barajı aştı. “Uzun adam” dedikleri Erdoğan’ın partisi, tek başına iktidarını kaybetti. Şimdi Ankara kulislerinde “Kim kiminle koalisyon kursun istiyor” sorusu da gündemde. Ankara’nın nabzını aktarıyorum.
Önce Ak Parti’siz yüzde 60 (CHP-MHP-HDP) aralarında koalisyon kursun istendi. Bahçeli ters adam. Bu “Olmaza yok” diyerek Ak Parti’ye iktidar kapısını açmış oldu. 1. Alternatif Ak-Parti MHP Koalisyonuydu. Ankara kulisleri, Bahçeli’li bir MHP ile koalisyonun, cemaatin kabusu olacağı şeklinde. Ümitler CHP’deydi. Hem Avrupa ve Amerika, hem TÜSİAD sermayesi, ilginçtir MÜSİAD sermayesi ve de medya CHP ile iyi olur demeye başladı. Ancak CHP cephesinde “Yaralı Kaplan” pürüzü çıktı.
Kaset komplosunu kimlerin kurduğu, kimlerin kaydettiği ve kimlerin servis ettiği hala daha net olarak bilinmeyen Deniz Baykal, Meclis Başkanlığına aday olarak ümitleri kırmış görünüyor. Hele Meclis’i açarken “Din ve inanç örgütlerinin sıcak siyaset ve bürokrasi alanlarında mevzilenmeleri” uyarısı cemaatin, Ak Parti-CHP koalisyonundan da içini kaçırmış gibi. Kılıçdaroğlu’na ise “Devletin içindeki tasfiyeye karşı durur, hukuka sahip çıkar” diye bakılıyor.
“Uzun Adam Erdoğan’a” duyulan kin ve öfke ile ittifaka girilmeyecek kimse yok gibi. Ama Başbakan Ahmet Hoca’yla “Yeni bir isim. Erdoğan atadı, öyle davranmak zorunda. İlişkiler kurulup sulh yoluna gidilebilir, yeni bir sayfa açılabilir” izlenimimi de kayda geçmeliyim. Anlayacağınız şu sıra Başkente çarşı iyice karışık!
AK VEKİLLER BOYUN FITIĞI OLACAKTI!
Geçtiğimiz hafta Meclis’ten canlı yayınlarda izlediniz. Genç, yaşlı, başörtülü, Atatürkçü, liberal, Türk veya Kürt milliyetçisi vekiller kürsüye çıkıp yemin etti. Ama o da ne! Kürsüye gelen her Akvekil, Bakanlar kurulu ve Başvekile (Başbakan) boyunlarıyla selam vermeden önce Genel Kurul’un dışına doğru üst kata, Loca’ya uzaktan bir selam çaktılar. Çünkü Loca’da Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı! Sonra Başbakan’a, ardından da Meclis’i açan Başkan Deniz Baykal’a başlarıyla selam verenler oldu. Dikkat ettim! Taze vekillerin kimisi sadece Erdoğan’a, kimisi sadece Davutoğlu’na selam verdi. Kimisi de ikisini birden idare etti. Allah’tan Erdoğan, Genel Kurul’dan erken ayrıldı da boyunlar kurtuldu! Yoksa kürsüye çıkan vekiller az kalsın boyun fıtığı olacaklardı!