Mavi suların altında, tarihin en büyük trajedilerinden birinin sessiz çığlıkları yatıyor. Batılı güçlerin "Yeni Dünya"yı inşa etme hırsı, Afrika kıtasını tam dört asır boyunca kan ve gözyaşına boğdu. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen köle ticareti döneminde; annelerinden koparılan çocuklar, yurtlarından edilen babalar ve parçalanan milyonlarca hayat geride kaldı. Rakamlar ürkütücü, ancak yaşanan acı, istatistiklerin çok ötesinde bir yıkımı işaret ediyor.
OKYANUS MEZARLIĞI: "ORTA GEÇİŞ"
yüzyılın sonlarında başlayan bu vahşi çark, 19. yüzyıla kadar acımasızca döndü. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre; 1501-1867 yılları arasında yaklaşık 12,5 milyon Afrikalı, transatlantik gemilerine zorla bindirildi. Ancak bu sayı sadece "gemiye binebilenleri" kapsıyor. Köle avcıları tarafından yakalanırken ölenler, kamplarda hastalıktan kırılanlar ve limana yolculukta can verenler eklendiğinde, kurbanların sayısı 25-30 milyonu buluyor.
Tarihte "Orta Geçiş" olarak bilinen Afrika-Amerika rotası, insanlık dışı manzaralara sahne oldu. Tıka basa dolu ambarlarda, hijyenin olmadığı, salgın hastalıkların kol gezdiği gemilerde en az 1,8 milyon kişi karayı bir daha göremeden hayatını kaybetti. Atlantik, bu insanlar için devasa bir mezarlığa dönüştü.
BİR KİLO PİRİNCE SATILAN HAYATLAR
Köle ticaretinin kalbi uzun süre Batı Afrika'da atsa da sömürgecilerin iştahı kabardıkça Doğu ve Güney Afrika limanları da bu kirli ağa dahil edildi. Özellikle Senegal açıklarındaki Goree Adası, hafızalara "dönüşü olmayan nokta" olarak işlendi. Buradaki "köle evleri"nde hapsedilen insanlar, gemilere bindirilmeden önce mal gibi seçildi.
Arşivlerdeki detaylar ise kan dondurucu: Bir insan hayatının bedeli, bazen sadece 1 kilogram pirinç veya patatesle ölçüldü. Gemilere sağ binenlerin yaklaşık 9 milyonu, Brezilya ve Küba gibi Latin Amerika ülkelerine götürülerek, buradaki tarlalarda ölene kadar ağır şartlarda çalıştırıldı. Brezilya, 1580-1760 yılları arasında taşınan kölelerin yüzde 38'inin son durağı oldu.
YÜZYILLAR SÜREN UTANÇ NE ZAMAN BİTTİ?
Bu kanlı ticaret, Amerika kıtasındaki tarımsal ekonomilerin temelini oluştururken, Avrupa başkentlerini zenginleştirdi. Ancak 19. yüzyılda insan hakları seslerinin yükselmesiyle yasaklar peş peşe geldi. İngiltere 1807'de ticareti, 1833'te köleliği yasakladı. Onu 1848'de Fransa takip etti. ABD'de ise iç savaşın ardından 1865'te anayasal değişiklikle kölelik bitti.
Bu utanç zincirini en son kıran ülke ise 1888 yılında "Altın Kanun" (Lei Aurea) ile Brezilya oldu. Yasalar değişse de Afrika'nın demografik yapısında ve toplumsal hafızasında açılan yaralar hala taze. Kıta, çalınan geleceğinin ve sömürülen kaynaklarının mirasıyla bugün bile mücadele etmeye devam ediyor.





