Reyhanlı da meydana gelen patlamalardan sonra Türkiye her
zamanki gibi patlamaların failleri konusunda daha doğrusu faillerin arkasında
kimlerin olduğu konusunda farklı cephelere ayrıldı. Patlamaların ardından çok
geçmeden Ankara, saldırıların El-Muharebat ile ilişkisi olan bir örgüt
tarafından yapıldığını açıklarken, Başbakan Erdoğan ın da rejimi tek suçlu
olarak ilan etmesi tüm kamuoyunu meseleyi bu yönde tartışmaya itti.
Patlamaların arkasında Suriyeli rejimin olmadığını
düşünen taraf ise meselenin altında daha derin aktörlerin yer aldığına
inanıyor. Bu doğrultuda uzun bir süredir Suriye de rejimin düşmesi için
mücadele eden Nusra Cephesi gibi El-Kaide ye bağlı kesimlerin, Türkiye yi
Suriye ye çekerek süreci hızlandırabilmek amacıyla saldırıları düzenlediğine
inanılıyor. Peki, gerçekten de saldırıların arkasında hangi odaklar var
Enformasyon Eksikliği
İnsanlık Baas rejiminin katliamlarına ilk defa şahit
olmuyor. Ancak saldırıların hemen sonrasında yapılan değerlendirmelerde olduğu
gibi hiç kimse böyle bir ortamda Suriye nin bu şekilde bir saldırı
düzenleyebileceğine ihtimal vermiyordu zaten. Çaresiz kalan bir rejim her şeyi
göze alabilirdi ancak en azından atacağı adım bu kadar irrasyonel bir adım
olamazdı. Hükümetin, saldırıların Baas rejimi tarafından yapıldığını
açıklarken, elde olan sağlam bilgileri bir türlü paylaşmaması da dezenformasyon
sürecine katkıda bulunuyordu. Bu doğrultuda hükümete karşıt olmayan kimi
kalemler bile birilerinin Türkiye yi bu kanlı bataklığın içerisine çekmek
istediğini vurguluyorlardı. Peki, Türkiye yi bu bataklığa kim çekmek istiyor
Saldırıların Erdoğan ın ABD ziyareti öncesine denk gelmesi de bu noktada
şüpheleri başka taraflar üzerine kaydırmaya yetti.
Zamanlama Tesadüf mü
Bugüne kadar başta Rusya ve İran olmak üzere Suriye deki
rejimin ayakta kalması için birçok ülkeden geniş bir destek gelmekteyken, rejim
karşıtı güçlere ise Batı nın yalnız bırakmasının ardından en büyük desteğin
Türkiye tarafından verildiği herkesçe bilinen bir gerçektir. Ancak geçtiğimiz
günlerde Suriye Krizi ile alakalı olarak ABD ve Rusya arasında yapılan
görüşmelerde alınan kararlar, bu zamana kadar rejim sonrası kurulacak düzende
rol üstlenme arzusunda olan kimi aktörleri telaşlandırmış olabilir. Bu
doğrultuda Reyhanlı daki patlamalar ABD ve Rusya inisiyatifinde girişilen yeni
süreçte oyun dışında kalmak istemeyenlerin Erdoğan ın ABD ziyareti öncesi
verdikleri Bizi Unutmayın mesajı olabilir. Tabi bu aktörlerin de yıllarca
ırkçı emperyalizm tarafından kullanıldığı hatırlanırsa saldırının muhtevası ile
ilgili zihnimizdeki soru işaretleri daha rahat netlik kazanmış olur.
Tek Sorun Suriye Değil
Dış politikada gündem Suriye odaklı olduğundan dolayı
Suriye dışındaki kimi noktaları kaçırabiliyoruz. Ancak birileri nasıl Suriye
üzerinden bir mezhepsel çatışma çıkarma peşinde koşuyorsa, benzer durum
Kafkaslarda da yaşanıyor. Ortadoğu da nasıl Müslümanlar birbirini yerlerken
İsrail in güvenliği sağlanıyorsa, Kafkaslarda da etnik meseleler üzerinden
birbirini zayıflatmaya çalışan Türkiye-Azerbaycan-İran eksenli gerilim
Ermenistan ın ayakta kalabilmesini sağlıyor. Batının bizlere bulaştırmış olduğu
milliyetçilik mefhumu Müslüman ülkeleri birbirine düşürmeye devam ediyor. Biz
bir araya gelmekten bahsettikçe, Müslüman ülkeler daha da kutuplaşıyor.
Sorunları çözmek için Batılı yöntemleri kullanmaktan bir türlü vazgeçemiyoruz.
Sorunlara İslami çözümler üretenler ise İslamcı denilen iktidarlar tarafından
bir bir tasfiye ediliyor. Mesela bugün Suriye de İhvan gibi İslami hareketlerin
süreçteki etkisi neredeyse sıfıra indirildi. Sonuç olarak Batıl işini yapmaya
devam ediyor. Müslümanların ise büyük bir çoğunluğu uyumaya devam ediyor.