Hazreti Peygamber bir seferden dönerken, kızı Fatıma onu üstünü
başını temizlerken görür ve "ey babacığım senin bu sıkıntıların ne zaman
bitecek" der. Bunun üzerine Hazreti Peygamber ne zaman ki, Allahın
mesajı ve benim ismim bütün dünyada duyulacak işte o zaman bitecek "
der. Şu günlerde Hazreti Peygamberin örnek şahsiyetini hedef alan
güruhlar karalama kampanyalarına devam etseler de, onu hiç tanımayanlar
dahi üstün şahsiyetini, dürüstlüğünü ve insanlığa verdiği mesajını
tereddütsüz kabul ediyor. Araştırmalar, yine onun en sevilen kişi
olduğunu ortaya koyuyor. Mesajı ise inananların gönlünde ve hayatında
aktif bir kılavuz olarak yaşamaya devam ediyor... Sosyal sorunların,
karanlık eylemlerin, savaşların, katliamların, entrikaların maksimum
düzeyde yaşandığı bir çağa tanıklık ediyoruz. İnsanlar, boşluk,
depresyon, yalnızlık, mutsuzluk, doyumsuzluk ve gelecek kaygısı ile
boğuşurken zamanın nasıl uçup gittiğini anlayamıyorlar. Böyle bir
dünyada bir ışık yakalamak, doğru bir kılavuza tabi olmak ancak aklı
selim insanların yapabileceği bir şeydir. Hamdolsun Müslüman toplumlar
yaşamlarını istila eden hainlere rağmen Hazreti Peygamberin sünnetine
tutunmaya devam ediyorlar.
Bildiğiniz üzere, yeni eğitim sisteminde Hazreti Peygamberin hayatı
en fazla tercih edilen derslerden biri oldu. Çünkü bu toplum, yaşam
tarzı olarak bir kokuşmuşluğun içine sürüklense de, geçmişinden süzülüp
gelen bir kültürün ve medeniyetin izlerini taşıyor. Özüne dönecek bir
çıkış yolu arıyor. Çocuklarını kurtaracak ve aydınlık bir geleceğe
taşıyacak olan yegane örnek şahsiyetin ise Hazreti Peygamber olduğunu
biliyor...
Sevginin tezahürü ile öfkenin tezahürü farklıdır. Hazreti Peygamber
bunca karalama kampanyalarına, yasaklara ve baskılara rağmen en sevilen
insan ve örnek alınan şahşiyet olarak insanlara yol göstermeye devam
ediyor. İşte burada gerçek bir sevginin tezahürünü görüyoruz.
Korku ile verilen şeyin bereketi ve kalıcılığı yoktur, bu şekilde
verdiğiniz bilgi ve yaşam anlayışı kalıcı olamadığı gibi insanların
gönüllerinde bir sevgiye de dönüşemez. Gerçek anlamda sevilen kişi ise
ne kadar baskı oluşturulursa oluşturulsun terk edilmez. Ama, gün gelir
zaman ve mekan uygun hale geldiğinde ilk önce korku ile verilen terk
edilir. Sevgi ile verilen ise en zor zamanlarda dahi terk edilmez.
Seksen yıldır bizlere, neyin iyi neyin kötü, neyin değerli ya da
değersiz olduğunu tepeden inme bir yaklaşımla emrettiler bunun da
ötesinde baskı ve dayatma yoluna gittiler. Ama hiçbiri işe yaramadı...
Çünkü bizler, sadece Allahın tavsiye ettiğini sever ve bunun için çaba
gösteririz. Elbette insanlarımız zaman zaman tıkanma noktasına geliyor
ve özünden uzaklaşabiliyor. Çünkü Müslüman halk üzerinde yoğun bir
sendrom oluşturulmaya çalışıyor. Ama bu toplumun bağrından çıkan ahlak
ve maneviyat filizleri küçük bir kıpırtı ile yeniden diriliyor.