bu seçim kampanyasında siyasi partilerin yanında bir de
Cumhurbaşkanı Erdoğan ın başkanlık sistemi kampanyası gündemde olacak. Zaten
Cumhurbaşkanı başkanlık sistemi kampanyasını partilerin seçim kampanyası
başlamadan gündeme getirmekte, başkanlık sistemini ülkenin geleceği açısından
olmazsa olmaz olarak takdim etmektedir Cumhurbaşkanı nın talebi üzerine ister
istemez AK Parti nin kampanyasının ağırlık noktasını başkanlık sistemi
oluşturacak. Görünen bu. Böyle olunca da Başbakan Davutoğlu başbakanlık kurumunu
iptal edecek, yani kendi varlığına son verecek bir sistemin hayata geçmesini
sağlayacak kampanyanın yürütücüsü olacak. Elbette gerek Cumhurbaşkanı gerek
Başbakan ın başkanlık sisteminin hayata geçmesi için ortak hareket etmelerinin
yadırganacak bir yanı yoktur. Ancak, Cumhurbaşkanı nın halk tarafından
seçilmesi ile birlikte uygulanmakta olan sistemin başkanlıktan geri kalır bir
tarafı kalmamıştır. Denebilir ki anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı nın
istediği başkanlık sistemine geçilmiş olsa bugünden farklı olarak Başbakan
olmayacak, Başbakan ın yetkileri de doğrudan başkanda olacaktır.
Böyle olunca da bir seçim kampanyasını sadece başkanlık
sistemine geçişin önünü açmak adına milletten 400 milletvekili istemeye
dayandırmanın fazla bir anlamı kalmıyor. Çünkü şu anda görünen Cumhurbaşkanı
icraya doğrudan müdahildir. Pek çok konuda yapılması istenen düzenlemeler önce
Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyu önünde dile getirilmekte, ardından da hükümet
o yöndeki düzenlemeleri yapmaktadır. Bunun yanında bakanlar ve bürokratlar
Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyu önünde eleştirilmekte, ikaz boyutunu aşan
tepkiye muhatap olabilmektedirler. Başkanlık sistemi hayata geçmiş olsa, acaba
başbakanlığın kaldırılması ötesinde Cumhurbaşkanı nın kafasındaki başkanlık
sisteminde nasıl bir uygulama söz konusu olacaktır Yani bir seçim kampanyasını
sadece başkanlık sisteminin gerekliliği üzerine kurup, bunun içinin
doldurulmaması ister istemez akla bir takım sorular getirmektedir. Mevcut
uygulamalarda bile Cumhurbaşkanı sınırsız yetki kullanabilmektedir. Mevcut
anayasanın buna imkân verip vermemesi ayrıca tartışma konusu olabilir. Ama
fiili durum Cumhurbaşkanı nın Başbakan ve bakanları sekretarya gibi gördüğü ve
ona göre hareket ettiği izlenimi veriyor. Böyle olunca başkanlık sistemi ısrarının
görünmeyen cephesi acaba, Başbakan Davutoğlu ndan kurtulma arzusu mudur
sorusunu akla getiriyor.
Bugüne kadar ki uygulamalarda Başbakan Davutoğlu nun
Cumhurbaşkanı ile uyumsuzluğunu gösteren bir olay da yaşanmadığına göre
yukarıdaki sorunun cevabı önem kazanıyor. Akla gelen bir başka soru ise, mevcut
anayasaya göre halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ve parlamenter sistem
söz konusudur. Buna rağmen, başkanlık sistemi uygulaması görülmektedir. Söz
konusu uygulama mevcut anayasaya ne ölçüde uymaktadır
Bu uyumsuzluktan kurtulmak için mi başkanlık sistemi
ısrarla gündemde tutulmaktadır Daha pek çok soru sıralamak mümkün ama Meclis
çoğunluğu ile halkın seçtiği Cumhurbaşkanı aynı siyasi görüşü yansıttığı sürece
uygulamanın başkanlık sisteminden farkı kalmaz. Ama halkın seçtiği
Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğu farklı siyasi anlayışları temsil edecek
olursa o zaman da sistemin adı ister başkanlık, ister yarı başkanlık, ister
parlamenter olsun kriz gündemden hiç düşmeyecektir.