Türkiye de tek taraflı bir başkanlık sistemi tartışması
yaşanıyor. Dünyadaki 205 ülkenin 40 kadarında başkanlık sistemi var. Her
birinde az çok farklı uygulamalar söz konusu. Türkiye kamuoyu, konu hakkında yeteri kadar bilgilendirilmiş
değil. Türkiye nin makas değişimine sebep olacak bir konunun bir oldu-bittiye
getirilmesi düşündürücü. İşin komik tarafı da burası!
Başkanlık sistemi, cumhurbaşkanı ve başbakanın
yetkilerini tek kişide toplayarak yürütmenin yetki alanını genişletiyor.
Bu sistemin uygulandığı İran, Güney Kore gibi ülkelerde
yürütmenin başı cumhurbaşkanı unvanını alırken; ABD ve Endonezya gibi
ülkelerde sadece başkan olarak adlandırılıyor.
Buna göre, başkan kanun önermez; yalnız veto yetkisine
sahiptir. Suçluları affedebilir veya cezalarını hafifletebilir. Yasama
organlarının çalışmasına katılamaz; yasamayı feshedemez.
Yetkisini doğrudan kullanır. Hızlı karar alma imkânı
vardır. İstikrara katkı sağlar. Fakat otoriterlik, yandaş kayırma, diktatörlüğe
sebep olma gibi gerekçelerle bu sistemi bırakıp parlamenter sisteme geçen
ülkeler de var. (İ. Ü. Siyasal Bil. Fak. Dergisi, Ekim 2011, Sh. 43 44)
Her ülkenin yapı ve şartları farklı olduğu için bu
sistemin gözü kapalı Türkiye ye monte edilmesi fayda yerine zarar getirebilir.
Cumhurbaşkanı nın her şeyi ben bileyim üslubu, bu
sistemi kendisi için istediğini düşündürüyor. ABD projesi olan BOP Eşbaşkanı
olması da, yoksa Türkiye yi ABD adına mı yönetmek istiyor, endişesi
uyandırıyor.
Bencil Bir Sistem Olmamalı
Çerçevesi bile belli olmayan hayati bir konunun, seçim
öncesi manevralarla bağırıp çağırıp velveleye verilerek oldu-bittiye
getirilmesi doğru mu
Konu; Meclis, siyasi partiler, ilim ve fikir adamları,
kanaat önderleri, gazeteciler ve görüşü olanlar tarafından enine boyuna
tartışılmalı, halk bilgilendirilmelidir.
Olayı, başkanın dilediğini yapabildiği bir sistem
olarak görenler var. Bunu da çok kere ABD ye atfen söylüyorlar. Bu yanlışın
neresini düzeltmeli, bilmem ki
ABD de ülkenin yapısına uygun bir sistem var. Pek çok
kurum başkanın yetkisini sınırlayıp kontrol ediyor. Senato, Temsilciler
Meclisi, Kongre, Yüksek Mahkeme bunlar arasında. Başkan bunları dikkate almak
zorunda! ABD, başkan ve yöneticilere yapıyı bozma fırsatı vermiyor.
Pek çok kişi başkanlık diyerek uzaktan gazel okuyor.
Bunu yöneticilere yağcılık noktasına getirenler bile var.
Cumhurbaşkanı mevcut sistemin dar geldiği gerekçesiyle
başkanlık sistemi ne ihtiyaç olduğundan söz ediyor, ama bu sistemin nasıl
yürüyeceğine dair elde yazılı bir metin bile yok.
AKP İçinde de Mutabakat Yok
Parti menfaatinin önde tutulması sebebiyle olmalı ki,
başkanlık sistemini anlatan her AKP li farklı bir şey söylüyor. Hele Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç ın sözleri Cumhurbaşkanı na meydan okur gibi:
Cumhurbaşkanı ile farklı üslubumuz olabilir. Alt yapısı
olmadan Türkiye de başkanlık sistemi kurulamaz. 3. Dünya ülkelerinden, 4. Dünya
ülkelerinden başkanlık sistemini alıp monte edecek halimiz yok. Montaj usulü
başkanlık sistemi olmaz. Yani bütün bu eleştirilerimizde kral çıplak demedik
daha. Belki o günler de gelecek. (6. 4. 2015)
Yine, Sayın Arınç, Yeni Türkiye için 400 milletvekili
isteyerek AKP adına çalışan Cumhurbaşkanı nın üslubunu dayatma dili olarak
nitelendirdi: Anadolu da derler ki, Ağanın eli tutulmaz. Yani millet ağa,
vereceğinin eksik veya fazla olduğunu söyleyemeyiz. Dayatma dili olmamalı.
İster 367, ister 467. Başkanlık sistemi referanduma sunulmalı. (7. 2. 2015)
Cumhurbaşkanı başkanlık sistemi bahanesiyle bir parti
lehine milli iradeyi manipüle etmemeli. Türkiye nin AKP den daha büyük olduğunu
unutmamalı. Siyasi partilere eşit mesafede durarak tüm Türkiye yi kucaklamalı.
Önümüzde Kenan Evren örneği var. Olağanüstü dönemde, 1983
genel seçimlerini MDP lehinde yönlendirmeye çalıştı. Halk dayatmayı kabul
etmedi ve başka bir partiye yöneldi.
Darbe anayasası (1982) yüzde 92 ile kabul edilmesine
rağmen, halk Evren in cenazesine katılmadı. Cumhurbaşkanı elindeki gücü
kullanarak dayatmacılık yaparsa sonucuna katlanır.
Daha başkanlık sistemine geçmeden iktidar sarhoşluğu ile
kibir ve gurura kapılanlar, bu sisteme geçildiği zaman nasıl davranırlar acaba
İnsan düşünmek bile istemiyor.
Her şey tabii seyriyleyürümeli. Milli iradeyi manipüle edenler, kendi lehlerine bir sonuç alsalar
bile, gerçekte halkın geleceğini çalmış olurlar. Buna da kimsenin hakkı olmasa
gerek.