Barış suyu aldatmacası!

Abone Ol

Geçen gün TV5’te Su meselesini konuştuk.

 Merhum M. Recai Kutan bir su uzmanı idi. Kendi el yazısı ile hazırladığı Su Raporunu anlatmaya çalıştık, programda.

 Oğuz İlgiç’in sunduğu, Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Esat Arslan hocanın da değerli katkıları ile Ortadoğu’da suyun jeopolitik, jeostratejik yerini değerlendirdik.

 Program devam ederken Erbakan hocamızın yıllarca en yakınında bulunan İbrahim Titiz ağabey bir mesaj yolladı. O mesajı ekrandan da duyurdum.  Mesaj şu idi;

* “Yıllar önce Erbakan hocamız sularımız uluslararası yönetime devredilmek isteniyor diye basın toplantısı yapmıştı. Ortadoğu Barış Suyu diye İsrail’e su götürülmek istenmesini ilk defa Erbakan hocamız açıkladı.”

 ***
Tam da burada… 20 Ekim 1991 Genel Seçimleri… Refah Partisi (RP) Seçim Beyannamesi’ne göz atmakta yarar var. Ne diyor Refah Partisi Seçim Beyannamesinde? Okuyalım;

* “Barış Suyu aldatmacası… 1987 Şubat ayında, o dönemin Başbakanı Turgut Özal, Amerika'yı ziyareti esnasında, Ortadoğu’nun bazı ülkelerine, Türkiye'den içme ve kullanma suyu sevk edecek iki su boru hattının inşa edilmesi fikrini ortaya attı.
Başbakan Turgut Özal'ın teklif ettiği bir proje diye takdim olunan bu proje, gerçekte Amerika'da hazırlanan ve bize telkin edilen bir projedir. Çünkü bu proje, projenin ortaya atıldığı tarihten 7 yıl önce, 1980 yılında, Amerikan Brown and Root firması tarafından etüt edilmiş idi.
Bu proje ile, Türkiye'deki Seyhan ve Ceyhan nehirlerinden iki boru hattıyla güney komşularımıza su sevki teklif olunmaktadır.

Bu projeye göre "Batı Boru Hattı" 2700 Km uzunluğunda ve 3 - 4 metre çapında olacak, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan şehirlerine günde 3,5 milyon metreküp su pompalanacaktır. Bu boru hattının toplam maliyeti 8,5 milyar dolardır.”

* "Körfez Boru Hattı" 3900 Km uzunluğunda olacak, bununla Kuveyt, Dammam, Hubar, Bahreyn, Katar, Abu Dabi, Dubai ve Uman emirliklerine günde 2,5 milyon metreküp su sevk edilecektir. Bu boru hattının maliyeti de 12,5 milyar dolardır. Böylece, her iki bölgedeki 15-16 milyon kişiye, günde şahıs başına 400 litre su olmak üzere, su temin edilmiş olacaktır.”

* “İnsani gayelerle ve Ortadoğu Ülkeleri arasında

barışın sağlanmasına yardımcı olacağı iddiasıyla inşa edileceği söylenen bu proje dikkatle incelendiğinde, kafalarda şu şüpheler uyanmaktadır.”

 

AMERİKANCI ZİHNİYET NELER YAPMAZ Kİ!

 Refah Partisi Seçim Beyannamesi’nde ‘Barış Suyu’ projesindeki şüpheler şu şekilde sıralanıyor;

1- “Türkiye'deki su kaynaklarının yönetiminden, yasalarla sorumlu ve yetkili olan tek kurulu DSİ'dir. DSİ, bu çalışmalardan hiçbir şekilde haberdar edilmemiştir. DPT de bu projeden haberdar değildir. Bu projenin, 1980 öncesinde, Amerikan Brown and Root firmasına
hangi kurulu tarafından ihale edilmiş olduğu da belli değildir. Devletin resmi icraat programlarında böyle bir projenin adına rastlanmamaktadır. Yani bu proje, kapalı kapılar arkasında gizlice yürütülmekte ve devlet sırrı gibi saklanmaktadır.”

2- “Bu projede, İsrail’den hiç söz edilmemektedir. İsrail'in çok yakınından geçecek olan bir boru hattından, bu Amerikancı zihniyet sahiplerinin İsrail'e su vermemesi tasavvur bile edilemez. Ancak Müslüman Ülkeleri ürkütmemek için şimdilik İsrail'den bahsedilmemektedir.”

* “İlerde "İnsancıl duygular", "En hayati ihtiyaç" gibi gerçeklerle, bu işe kılıf hazırlanması çok kolaydır. Şu anda, en büyük su sıkıntısı içerisinde olan ülke İsrail'dir. Halen İsrail'deki su açığı yılda 700-800 milyon metreküptür.”

* “2000 yılına kadar Rusya'dan getirilecek 2 milyon Yahudi ile o tarihe kadar artacak olan nüfus için ilave su temini gerekmektedir. İsrail'de aşırı su çekiminden dolayı, yeraltı su tablası çok düşmüş, sığ kuyular kurumuştur. İki tatlı su gölünde de, son 60 yılın en düşük seviyesine ulaşılmıştır.”

* “Bu durumda İsrail'in su ihtiyacı, ya deniz suyunun arıtılması, ya da Türkiye'den su getirilmesi ile karşılanabilir. Türkiye'den İsrail'e su sevki, İsrail'in haksız bir şekilde işgal ettiği Müslüman Ülke topraklarına, yeni Yahudi yerleşim merkezleri kurmasına imkân hazırlayacaktır.”

3- “Kaldı ki Ceyhan ve Seyhan nehirlerinden İsrail'e su verilmesi, kurak dönemlerde Çukurova'da sulama sıkıntısı meydana getirecek ve hidroelektrik enerji üretimini de azaltacaktır.”

 “Görülmektedir ki Refah Partisi'nin dışındaki partiler bu hayati konudan haberdar bile değildirler.”

 “Yine pek çok meselede olduğu gibi bu konuda da sorumluluk Refah'a, "Milli Görüşçülere” düşmektedir.”

 “Amerikan kaynaklarına göre, Turgut Özal, bu yılın Kasım ayında İstanbul'da bir ‘Ortadoğu Su Zirvesi’ davetinde bulunmuştur. Bu zirvede Milli menfaatlerimize aykırı hiçbir taahhüde girilmemesi için Refah Partisi olarak her türlü mücadele verilecektir...”

 ***
İşte 33 yıl öncesinden bugünlere ışık tutan Milli Görüş projeksiyonu…

 Günümüzde her türlü imkân/lar çok daha geniş.

 Benzer raporlar hazırlansa nasıl bir tablo çıkar ortaya, ben de merak ediyorum…

EMEKLİYE İNDİRİM DEĞİL, BİNDİRİM!

 Sabahattin Sakat...

Bayburt eski milletvekili, gazetemiz yazarı Av. Bahattin Elçi’nin yakını...

İstanbul’da otobüs bileti almak ister, Erzurum’a gitmek için… 

Erzurum’un en bilinen otobüs firmasına gider.

Gişede duran görevli ile aralarında şöyle bir konuşma geçer; 

 

- Kolay gelsin! Erzurum’a bir bilet alacaktım...

- Elbette kaç kişi?

- Bir kişi. Ücreti ne kadardı?

- 1.300 TL beyefendi!

- Şehirlerarası yolculukta emeklilere indirim yapılıyor diye biliyorum. İşte emekli cüzdanım!

- Hemen bakalım. Erzurum’a emekli yolculuk ücreti 1.400 TL...

- Ama nasıl olur beyefendi, emekliye indirimli olması gerekirken siz bildirim yaptınız!

- Benim yapabileceğim bir şey yoktur beyefendi. Sistem böyle gösteriyor!

- O zaman beni emeklilikten çıkar, normal biletimi alayım. Buyurun 1.300 TL'niz...

***

Bu yıl Emekliler Yılı ilan edildi, malum!

Peki, ama nasıl oluyor da böyle oluyor?

Emekliye indirim yerine bindirim nasıl oluyor? Bunun denetimi yok mudur?

Böyle bir olay nasıl yaşanabiliyor?

Yetkililerin dikkatini çekmek için bu satırları kaleme aldım…