Baraj değil, legal gasp!

Abone Ol

Anayasa Mahkemesi’nin, kendisine yapılan seçim barajına dair bireysel başvuruları karara bağlayacak olması, siyaset meydanına bomba gibi düştü. Muhalefet partileri içinde “bekleyip görelim” diyen de var, “darbecilerin barajını kaldıran” diyen de… İktidar partisinin, işine gelmeyen her meselede olduğu gibi seçim barajında da yan çizmeye başlaması, hem samimiyetsiz hem de tutarsız bir görüntü çizmesine neden oluyor.

Her fırsatta “millet iradesi” diyen, seçim kazandığı müddetçe adeta bu kavramı kutsallaştıran iktidar partisi, kendi menfaatine olmayacağını düşündüğü için bir anda seçim barajı sevdalısı kesiliverdi. Lafa gelince “yasaklara karşıyız”, “yasakçı değiliz” türünden ahkamlar kesen iktidar partisi, alenen seçim barajına “ilişilmesin” diye uğraşıyor.

Belki de yüzde 10 seçim barajı nedeniyle resmen heba olan oyları “millet iradesi” kapsamında görmediklerinden böyle bir barajdan yana tavır koyuyorlar. O zaman da akıllara şu soru geliyor: Yoksa iktidar partisi, “millet iradesi” derken sadece kendisine verilen oyları mı kast ediyor

İktidar partisi için hava hoş seçim barajı olduğu müddetçe. Yüzde 45 oy alıp yüzde 70 çoğunluk elde etmek, hak etmedikleri vekilleri almak, kendilerine oy vermeyenlerin oylarını, yani “millet iradesi”ni bir bakıma gasp etmek olmuyor mu Akıllara zarar bir uygulama olan seçim barajı, o dillerinden hiç düşmeyen “millet iradesi”ne ipotek koymak olmuyor mu Halkın iradesinin gasp edilmesine ses etmeyip, kendi menfaatine geldiği için hak gaspı olan bir uygulamayı savunmanın hakla, hukukla, adalet ve insaf duygusuyla bir ilgisi olabilir mi Siyaseti millet için yaptığını söyleyip, halkın iradesinin resmen “çöpe atılmasına” destek olmanın mantıki hiçbir izahı yok.

İktidar partisinden bu konuda seçim barajını savunan açıklamalar art arda geliyor. Adeta bu meseleyi hayat memat meselesi olarak görüyorlar ve yekpare bir tavırla Anayasa Mahkemesi’ni tesir altına almaya ve kanaatini etkilemeye uğraşıyorlar. Bunu yaparken bazılarının savurduğu tehditleri tek kelimeyle “ayıp” diye nitelemek yanlış olmaz.

Misal, anayasa hukukçusu olan bir vekilin “Anayasa Mahkemesi seçim barajını kaldırsa bile yok hükmünde sayarız, uygulamayayız” diyebiliyor. Bir hukukçu(!), yasalara uymayacağını, anayasal bir kurumun hükmünü yok sayabileceğini söyleyebiliyor. O zaman hangi cüretle kalkıp da Türkiye’nin anayasal bir devlet olduğunu söyleyebilirsiniz ki Türkiye’de yasaların hakim olduğunu ve bu yasaların herkese aynı şekilde uygulandığını kim iddia edebilir Bir siyasi partinin, hele ki iktidar partisinin bir üyesinin bu tavrı nasıl mazur görülebilir

O zaman, güçlülerin hukuku diye bir şey icat edelim ve herkes ona tabi olsun. İktidar partisi, kendi menfaatine olan şeyleri yasa haline getirip, işine gelmeyen her şeyi hariçte bıraksın. İşine gelmeyen bir karar veren kurumu lağv edebilsin. Bu nasıl bir anlayıştır, hayret etmemek mümkün değil. O zaman, işine gelmeyen durumların toptan önüne geçmek için ülkeyi toptan kapat gitsin!

Kuralların herkese, aynı şekilde uygulanmadığı, kişiye veya kuruma göre farklı uygulamaların olduğu bir yerde kimse hukuktan, adaletten bahsedemez. Türkiye’de adalet duygusuna karşı bir erozyon söz konusuysa, bunun nedeni sadece mahkemelerin verdiği kararlar değil, bu meselede olduğu gibi siyasetin samimiyetsiz ve tutarsız tavrının da büyük etkisi vardır. Kaldı ki, millet iradesinin açıkça heba olmasına neden olan bir uygulamanın, açıkça bir yasağın kaldırılması girişimini, en başta ağzından millet iradesi kelamı düşmeyen siyasi iktidarın gündeme getirmesi beklenirdi.

Adaletin olmadığı yerde huzur da, sükun da olmaz. Düşünün, bir parti 2-3 milyon, yani yüzde 7-8 oy alıyor. Ancak, seçim barajı denen garabet yüzünden o oyların hepsi “legal” olarak çöpe gidiyor. Seçim hilesi yapanların çöpe attıkları oylar, illegal şekilde çöpe giderken; seçim barajı denen garabet sayesinde barajı geçemeyen partilere verilen oylar da legal olarak heba oluyor. Bu, çok büyük bir adaletsizliktir, insanların iradesinin gaspıdır. Bunun ortadan kaldırılmasına engel olanlar, “yok hükmünde sayarız” vs diyenler, bu vebalin altında ezilir.

Son söz de, iktidar partisinin her yaptığını ve söylediğini körü körüne savunanların zavallılığıyla ilgili olsun. İktidar bağlısı bir gazeteci(!), seçim barajının kaldırılmasını “yargının halkın egemenliğini gaspı” olarak niteliyordu. Muhakeme ve mantık firarda maalesef!