Balyoz kararında büyük fotoğraf!

Abone Ol

Yer, TBMM Şeref Salonu.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Meclis Başkanının verdiği resepsiyondayım.

Meclisin yeni dönem açılış resepsiyonlarından biri.

Bakanların, milletvekillerinin dışında sivil ve asker bürokratlar salonu doldurmuşlar.

Salonun bir köşesinde konuşan iki isim dikkatimi çekiyor..

Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş.. Biri Refahyol Hükümetini antidemokratik bir şekilde alaşağı eden sürecin Genelkurmay Başkanı.. Diğeri Militan Demokrasi isimli kitabıyla da tanınan Vural Savaş...

Vural Savaş, o resepsiyonda 10 dakikalık görüşmenin ardından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayıya şu cümleyi sarfedecekti; "Efendim, bir emriniz olursa her zaman beklerim.."

Hatırlayacaksınız...

28 Şubat sürecinde dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazanın tüm talimatlarına rağmen askerlerin verdiği bilgilendirme brifinglerine katılan yargıçları...

İt izinin kurt izine karıştığı o günlerde elleri mahkumdu, gitmeseydiler bakalım! diyebilirsiniz. Böylesi bir yaklaşım bile bizatihi, başlı başına paçalarından garabet akan bir algı esasen! O süreci hatırladığınızda askeri vesayetin hemen her gücün üzerinde olduğunu, bir üst rütbeli askerin direktifi ile memurlar hakkında soruşturma açıldığını, meslekten atıldığını, binlerce kişinin bu sebeple mağduriyetler yaşadığı malum.

28 Şubat Davası dolayısı ile hapiste bulunan, bir zamanların kudretli paşası Çevik Birin bu yöndeki yazılı talimatları belgeleri ile yansımadı mı

Bu fotoğrafı sayfanızın bir kenarına iliştirin, lütfen!

Yoldaki işaretler

Balyoz Davası Kararlarını tartışırken, son 10 yılda asker-siyaset ilişkilerini gözlemlemek ve bazı temel kilometre taşlarını da atlamamak lazım.

Balyoz Kararındaki büyük fotoğrafı görmek istiyorsak bu önemli, zira...

MGK: Askeri vesayet denilince akla ilk gelen kurumlardan biri hiç kuşku yok ki Milli Güvenlik Kurulu idi. Genel algı şöyleydi bu kurumla ilgili: Milli Güvenlik Kurulu, ülkenin savunma sorunlarından çok siyasilerin dayak yediği, azarlandığı, ayar verildiği, asker ağırlıklı bir platformdu. MGK, geçtiğimiz yıllarda yapılan bir düzenleme ile sadece danışma platformuna dönüştürüldü.

Yüksek Askeri Şura: Yüksek Askeri Şura toplantılarında AKPli Başbakanlar Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanlarının her defasında irticai nedenlerle subayların TSKdan atılması kararına şerh düşmesi bu yoldaki işaretlerden biriydi.

Anayasa Mahkemesi, YÖK, Genelkurmay: Abdullah Gülün Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Anayasa Mahkemesi ve YÖKteki dengeler değişti. Ama asıl dikkat çeken gelişme, açıklamaları ile siyasete yön veren Genelkurmayda yaşandı. Birbiri ardına patlak veren Ergenekon, Poyrazköy, Andıç gibi davalarla Genelkurmay adeta kendi iç sorunları ile uğraşan bir kurum haline geldi. Hemen her gün bir paşanın yaptığı konuşma basına sızdırılıyor, Karargahta neler oluyor-bitiyor anında internet sitelerine yansıyordu

27 Nisan: Yaşar Büyükanıtın Ben yazdım ve siteye koydum dediği 27 Nisan e-Muhtırasına yönelik siyasi iradenin gösterdiği kararlılığı da bir kenara yazıp unutmamak lazım.

Kapatma davasını sancılı bir süreçle atlatan AKP, 12 Eylül referandumuyla asker karşısındaki konumunu güçlendirdi.Tüm bu süreci anlattıktan sonra Balyoz Kararında-o büyük fotoğrafı anlamak adına- şu sorunun cevabını en çok merak edenlerdenim;

Sahi tüm bu süreci yöneten tek ve salt AKP mi Yola bu işaretleri koyan güç hangisi