Balona üflenen ruh

Abone Ol

Allah, derneklere sığmaz dedim. Kesmedi. Allah’ın camilere sığmadığını fark ettim. Dağların teklifi reddettiğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. O halde Allah’tan emir gerekir. Ondan bir parça gerekir. Kalp gerekir. Kalbin kalp olduğunun idrakine varabilecek irade gerekir.

Allah her yerde ise… Biz neden her yere bakamıyoruz? Zamandan ve mekândan münezzeh olanın yarattığı zamanın ve mekânın içerisinde var olan cümle âlemin farkına neden varamıyoruz? Allah’ı imamlara sormak kadar büyük ahmaklık olabilir mi? Milyarlarca kulun rabbi, belirli yavan bir fabrikasyon süreçten sağılmış kulların yorumuna bırakılabilir mi? Allah ilahiyat fakültelerinin buram buram kibir kokan koridorlarına sığdırılabilir mi Allah aşkına?

Diyanet İşleri Başkanlığı değil, hal bakanlığı kurulmalıdır. İlla dine biz hizmet yapılacaksa, hali düzgün insanları tespit komisyonu oluşturulmalıdır. Tespit edilip gerisine karışılmamalıdır.  Müfredat ile hal olmaz. Hakkın kulları, hak tarifi verilerek ortaya çıkmaz. Çaresizlik girdabında yanmadan adem olunabilir. Ama adam olunmaz. Çareyi kullarda aramayı bırakmadan, çareyi kendinde aramayı bırakmadan Allah bulunmaz.

“Kullarım sana beni sorarlarsa… De ki ben onlara çok yakınım… Dua edenin duasına karşılık veririm…” Yakin olan Allah’tır. Kullar değil. O halde Allah ve sevgili kulları nerede aranır? Camilerde mi? Medreselerde mi? İmam hatiplerde mi? Mekke’de mi? İşgal altındaki Kudüs’te mi?  Tabii ki hayır…

Yürektir hakkın evi… Sakallı yüreklidir ama her sakalsızın yüreksiz olduğu anlamına gelmez. Camiler mabettir. Ama bu, hanelerde ibadet edilemeyeceği anlamına gelmez. Dernekler gönüllülük esaslıdır. Ama bu, esnafın gönülsüz olduğu anlamına gelmez. Mekke kutsaldır. Ama bu, Adıyaman’ın daha önemsiz olduğu anlamına gelmez.

Harabat ehlini hor görme zakir, defineye malik viraneler vardır. Allahuekber! Ne güzel söylemiş Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi… Senin küçüktür diye ciddiye almadığın Davud kral olur. Sapan deyip geçersin de Calut’u canından eder. Hakkın girdiği gönül, boy pos, güç kuvvet, fakir zengin, memur amir, kar kış, boran hazan dinlemez. Allah’ın adı anıldığında titreyen kalp, iyi kalptir ve yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Belki sapanla, belki bir balonla…

Balon vardır. Kimi zaman bir yetimin yüzünü güldürürken mana kazanır. Kimi zaman alkollü bir mekânın açılışında kullanılır da ayrı bir mana kazanır. Bizim bugün üzerinde duracağımız konu, “İmanlı bir balon nasıl şişirilir?” sorusu olacak inşallah.

İmanlı bir balon hikâyesi

Yaşamayan yazamaz. Yaşadıklarımızı yazmamızdan daha doğal ne olabilir? Sorun yaşamadıklarımızı yazarsak başlar. Birebir yaşadığım bir olayı aktaracağım inşallah. Gazze’de ateşkes mevzusu başlayınca Cansuyu Derneğimizin Mardin şubesinde hızlı bir aksiyon alarak Gazze yararına hayır çarşısı kararı aldık. Dernek binamızın içerisinde bir mekanizma kurduk. Büyük bir yerimiz de var hamdolsun. Mutfak donatıldı. Salon hazırlandı. Masalar, sandalyeler, hammaddeler, plastikler, açılan içli köfteler, sarılan sarmalar dolmalar, kekler, pastalar, börekler vs…

Kermese bir gün kala organizasyon firmasını çağırdık. Balon süslemesi yapılacak. Açılış şeritleri çekilecek. Ses sistemi kurulacak. Uzun süredir çalıştığımız Ahmet abi ve eşi Rahşan abla geldiler. Ahmet abi cihazlarla ilgileniyor. Yenge hanım süsleme işleri ile anladığım kadarıyla… Balonları makinesi ile şişirmeye başladılar. Mavi renk dikkatimi çekti. Abi dedim. Yeşil, siyah, kırmızı, beyaz olacak balon renkleri… Tüm renkler var ama ekstra bir de mavi var. Manayı bozuyor. Rahşan abla durdu. Dedi siz Filistin bayrağının renklerini mi yapmaya çalışıyorsunuz. Evet abla dedik. Burada ne yapacaksınız dedi. Gazze yararına hayır çarşısı dedik. Ateşkes muhabbeti var. Mardin’den de yoğun destek olmak niyetindeyiz. Tamam dedi. Mavi rengi çıkardı.

Rahşan ablamızın durgunlaştığını fark ettim ama anlam veremedim açıkçası… Önce “ne gerek var, Gazze’yi kurtartmak size mi kaldı” diye düşündüğünü zannettim kendi suizannımla… O durgunluğu davayı benimsememesi ile ilişkilendirdim zihnimde… 10 dakika sonra Ahmet abi bana seslendi. Gittim yanlarına. Ahmet abi dedi ki… Hacciye balonların ve süslemenin parasını almak istemiyor. Bu da onun katkısı olsun, Gazze için açacağınız hayır çarşısına… Ahmet abi lafını bitirir bitirmez dizlerimin bağı çözüldü. Beynimden vurulmuşa döndüm. Dudaklarım titremeye başladı. Gözlerim yaşardı. Zor tutuyordum kendimi… Derken Rahşan abla aldı sözü… Siz dedi. Gazze deyince ben bu balonların içerisinde Gazzeli çocukların koşuşturduğunu hayal ettim. Dedi, sustu. Gözünden bir damla yaş geldi. O ağladı. Biz ağladık.

Utandım… Sevindim… Sinirlendim… Hüzünlendim…

 

 

 

 

Özümüze eleştiri

Allah aşkı bazen koca koca derneklere sığmaz… Dev camilere sığmaz... İmam-hatiplere sığmaz… İlahiyatlara sığmaz… Medreselere sığmaz... Mekke’ye, Medine’ye sığmaz da… Bir balona sığarmış… Rahşan abla, bir esnaf ablamız… Kırk dernekçi, davetçi, imam, müftü, yazar, aktivist bilmem ne bela… Bir araya gelseler… Kimin aklına gelirdi. Organizasyon işleri ile ilgilenen bir abla tek gelir kapısının tamamını Gazze için bağışlayabilecek bir yüreğe sahip olabilir diye… Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun ki biz Allah aşkını belli başlı zümrelere indirgedik. Kendi zihinlerimizde muhafazakâr kast sistemleri inşa ettik. Bırak herkese davamızı anlatmayı… İnsanlara selam vermeye çekinir hale geldik...

Ey bakanlar! Ey müdürler! Ey hocalar! Ey hacılar! Ey davetçiler! Ey dernek adamları/hanımları! Ey medrese mollaları! Ey imamlar! Ey Kur’an kursu hocaları! Dine dair zayıf kalan kimse varsa ona sesleniyoruz. Bir balon ruhuyla sesleniyoruz. Zayıf olan biziz! Zayıf olan, davet etmesi gerekenler! Zayıf olan aşkımız! Zayıf olan kavgamız! Dünya üzerinde milyonlarca insan Allah korkusu ile gece yastığa başını koyuyor. Sabah hamt ile uyanıyor. Sorun bizde… Sorun kesinlikle balonlarda değil. Simitlerde değil. Devletlerde değil. Sistemlerde değil. Sorun kalbimizde… Sorun zihnimizde… Allah yardımcımız olsun…

Teşekkürler Ahmet abi ve Rahşan abla… Rabbim bu niyetle yaptığınız her bir balon hatırına, sizi bir Gazzeli şehidin şefaatine nail eylesin…  Özü hatırlattınız. Allah razı olsun.