Çünkü yapılan bu açıklama sadece “insani bir temenni”nin ötesinde, aynı zamanda siyasi mesaj ve hatta stratejik bir test. Peki, Bahçeli bu test ile neyi ölçüyor? Kimi teste tabi tutuyor?
Bahçeli’nin, bu çıkışını anlamak için önce zamanlamaya bakmakta fayda var. Türkiye, yeni bir döneme hazırlanıyor. Terörle mücadelenin askeri sahadan siyasi zemine kaymaya başladığı günlerde, iç güvenlik politikalarının yeniden tanımlandığı yeni bir vizyonun eşiğindeyiz.
Böylesi bir süreçte (ki bu süreci başlatan çağrı da yine Bahçeli’den gelmişti) MHP liderinin yeniden el yükselterek yaptığı “Demirtaş” çağrısı ile üç ayrı muhataba sesleniyor.
Birinci muhatap elbette ki, AK Parti… Bahçeli, uzun süredir Cumhur İttifakı’nın “devlet aklını” taşıyan tarafı olarak öne çıkıyor, hamle yapıyor. Ancak, AK Parti tarafının süreci yavaştan alması ve bu konuda ısrarcı olması bazı çelişkilere neden oluyor. Bunun üzerine “Demirtaş tahliye edilsin” çağrısı, bu anlamda AK Parti’ye “elini taşın altına koy” hatta, “Süreci destekliyorsunuz ancak bakalım ne kadar inisiyatif alıp sorumluluk üstleniyorsunuz görelim” mesajı taşıyor.
Diğer muhatap ise muhalefette ve DEM içinde de sürece inanmayan bazı kesimlere… Çünkü o kesimler sürekli olarak “Demirtaş” vurgusunda bulunuyordu. Bahçeli’de bu çıkışıyla bu söylem alanını daraltmayı ve eleştirilerin önüne kesmek istiyor diyebiliriz.
Son muhatapta tabii ki kamuoyu… MHP lideri, güvenlik politikalarından yana klasik milliyetçi profilin dışına çıkarak, devletin güvenlik refleksini siyasal bir olgunlukla harmanlayan bir lider imajı ortaya koyuyor. Bu da MHP’nin, “engelleyen” değil, “yön gösteren” bir parti konumuna getirmek istiyor.
AK Parti Ne Yapacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yönetimi, bu tür çıkışları asla tesadüf olarak görmez. Satır araları ile ilgili okumalar yapar. Ancak Bahçeli’nin bu çağrısına verilecek tepki, Cumhur İttifakı’nın geleceği kadar Türkiye’nin siyasal yönünü de belirleyecek.
AK Parti cephesinde çağrı ile ilgili iki ayrı okuma ve eğilim var:
Bir kesim, bu çağrının “sınır ve sinir testine” dönüşmesini istemiyor ve hatta bundan rahatsızlık duyuyor. Çünkü Demirtaş’ın tahliyesi, muhafazakâr-milliyetçi seçmen tabanında ciddi bir kırılmaya neden olabilir.
Diğer bir kesim ise, “2015 yılındaki dönem geride kaldı” diyor. Yani, PKK’nın silahlı etkisinin minimize edildiği, terör örgütünün sahadaki gücünü yitirdiği bir dönemde, Demirtaş’ın özgürlüğü artık bir güvenlik meselesi değil, bir siyaset meselesidir görüşü hâkim.
Eğer AK Parti bu çağrıya “soğuk” yaklaşırsa, Bahçeli’nin sözü havada kalır mı? Top tersine döner mi? MHP, “biz olgunluk gösterdik, ama iktidar cesaret edemedi” der mi? Bu da Cumhur İttifakı içinde dengeleri değiştirir mi? Bu soruların cevabını önümüzdeki günler gösterecek.