Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli, TürkGün gazetesinde gündeme dair flaş açıklamalarda bulundu. Bahçeli açıklamalarında CHP’ye yönelik sert sözler sarf etti: “Söğütözü, Saraçhane, Silivri üçgeninde bocalıyorlar; İmralı’ya gitmekten bile korktular” dedi.
Bahçeli, CHP'li Belediyelere yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında "Yönetime karşı yapılan yolsuzluklardan arınma çağrısı doğrudur. CHP yönetiminin herkesi suçlaması omurgalı bir tavır değil. Yüzyılın en vahim yolsuzluğunun aydınlanması ve adaletin tecellisi şart" ifadeleri kullandı
''CHP ÜÇ S'Lİ BOCALAMAKTADIR''
Belediyelere yönelik yolsuzluk soruşturmaları hakkında konuşan Bahçeli, "Dün Sayın Kılıçdaroğlu'nu ağlayarak ve tezahüratlar eşliğinde uğurlayanlar, şimdi kapıyı göstermektedir. Görülen odur ki, CHP üç S'li bir alanda bocalamaktadır; Söğütözü, Saraçhane ve Silivri" dedi.
Bahçeli, CHP'nin tarihin yanlış yerinde durduğunu ifade ederek, "Yönetime karşı yapılan yolsuzluklardan arınma çağrısı doğrudur. Aziz Atatürk'ün partisini mahvı perişan ettiler. CHP yönetiminin her önüne geleni suçlaması doğru ve omurgalı bir tavır değil. Yüzyılın en vahim yolsuzluğunun aydınlatılması ve adaletin tecellisi şart" ifadelerini kullandı.
"İMRALI'YA GİTMEKTEN KORKTULAR"
CHP yönetimi ile alakalı açıklama yapan Bahçeli, "Atatürk'ten geriye ne bıraktılar? Cumhuriyetin yegane gücü olan cumhura ne zaman saygı duydular? İmralı'ya bile gitmekten korktular, kaçtılar; esasa değil de usule itirazlarını da ürkek ve yavan sözlerle açıkladılar. Türkiye'nin en önemli sorununun çözümünde kaçak güreştiler" diye konuştu.
DİNLEME VE İŞTİŞARE AŞAMASI GERİDE KALMIŞTIR
"Dinleme ve istişare aşaması geride kalmıştır. Komisyonun üç değerli milletvekili İmralı’da PKK’nın kurucu önderiyle görüşmüştür. Şimdi sırayı geçiş sürecini ilgilendiren Komisyon raporunun yazımı almıştır.
Bundan mütevellit, yasal düzenlemelerin ikmali için TBMM’de ortak bir iradenin tecelli edeceğine inanıyorum. Sürecin siyasi, demokratik ve hukuki boyutunun süratle yapılabilmesi için bugüne kadar sergilenen özverinin aynısıyla devamını temenni ediyorum.
Silaha ve şiddete dayalı sistematik terör döneminin kapanması için milli irade kıyamdadır, hiç olmadığı kadar yapıcı ve destekleyici bir kıvamdadır.
Demokratik mekanizma tam ve eksiksiz çalışmıştır.
Tayin ve tespit edilecek yol haritasıyla 2026 yılından itibaren Terörsüz Türkiye vasat ve varlık bulmalıdır.
Bundan dolayı da müsterihim. Komisyona üye veren her partinin sorumluluk ahlakıyla hareket ettiğini değerlendiriyor, hepsine teşekkür ediyorum."
''TERÖRİST EYLEM VE SALDIRGANLIK DERHAL SON BULMALIDIR''
Bahçeli, "Terörist eylem ve saldırganlık derhal son bulmalıdır. 1967 sınırlarına haiz olmak kaydıyla başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğünü sağlamış Filistin devleti kabul edilmeli, soykırımcılar mutlaka hesap vermelidir" ifadelerini kullandı.
BAHÇELİ PAPA'NIN İZNİK ZİYARETİNİ ELEŞTİRDİ
Papa ziyareti hakkında açıklamalar yapan Bahçeli şunları aktardı,
"Bizim eleştiri noktamız Papa’nın Vatikan Devlet Başkanı olarak yaptığı temaslar değil, Katolik dünyasının ruhani lideri olarak gerçekleştirdiği, hattı zatında şova dayalı dini ve tarihi ritüellerle milletimizi rahatsız etmesidir. İznik Neofitos Bazilikası’ndan tutun da, İstanbul Maçka’da kurulu bulunan Wolkswagen Arena’daki ayinlere varıncaya kadar sahnelenen gizli propagandaya ve kapalı devre işlenen mesajların muhtevasına esastan ve usulden itirazımız vardır. 1700 yıl önce toplanan bir konsilin, bu topraklardaki ilk başkentimiz olan İznik’ten tekrar canlandırılma hevesine, İznik yerine Nicaea’yı ikame etme sinsiliğine seyirci ve suskun kalamayız. İslam aleminin arasına nifak tohumları saçanların, Müslümanı Müslümana kırdıranların, Hıristiyanlığı birleştirme ve bu dini özellikle Asya merkezli yayma çabalarına İznik’in alet edilmesi, burayı sıçrama alanı olarak görmeleri inanç ve itikat onurumuzun hiçe sayılmasıdır. İznik’in kurtuluş yıldönümü olan 28 Kasım 1922’nin 103’üncü yıldönümünde, Haçlı seferlerinin başladığı 27 kasım 1095’in 930’ıncı yıldönümünde, 1700 yıllık bir hesabın kararmış sayfalarını tekrar açmanın, akılları karıştırmanın, bulanık suda balık avlamanın, Allah indinde son din olan İslam’ın üzerinde kara bulutlar dolaştırmanın ne sonu ne de sonucu olacaktır. 1700 yıl sonra yapılan ikinci konsil ise sembolik dini bir merasimden daha çok nevzuhur bir hakimiyet üretme ve sürdürme fırsatçılığıdır"