Azıklanın

Abone Ol

Her kemalin bir zevali oluyor. Everest tepesine çıkanlar zirveye varınca geriye dönüş başlıyor.

Her dağın zirvesi ayrı olduğu gibi her insanın da zirvesi ayrıdır.

Dağların zirvesini dağlar belirlemediği gibi bizim zirvemizi de biz belirleyemeyiz. Ancak insan olmamız hasebiyle biz tırmanmaya devam ederiz.

Gözümüzün önünde örnek peygamberlerimiz var.

Onlara ümmet olmaya, onlar gibi yaşamaya ve ahirette onlara komşu olmaya çalışırız.

Dünyamız son durak değil.

İnsanların her gün  "tabut"la taşındığı bir yer var.

Orada unvan, şan, şöhret, rütbe, diploma geçmiyor.

Başucuna dikilen bir taş ve sırtına sarılan kefen ve gönlünde götürdüğün imandan başka bir şeyin yok.

Sultan Süleyman a kalmayan bu dünya oyuncağıyla oynayarak 90 yaşına gelen birine  "888.400 saatlik ömrü nasıl geçirdin   diye sorsanız "Rüya gibi geldi geçti" diyecektir.

Rabbimiz ise: "Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise sakınanlar için daha hayırlıdır. Akıl etmiyor musunuz " buyurmuş.(En am 32)

"Dünya bir oyuncaktır" ama  oyuncağın yaratıcısı Allah  (c.c) dır. Onun için kötü değildir.

Çocukluğumuzda kumdan, çamurdan yaptığımız sonra da yıktığımız evler gibi büyüyünce taştan, çimentodan, çelikten evler yapıyoruz ve bu sefer biz yıkılıp gidiyoruz.

Kendi oyuncağımızla oynayacağız. Zalim kişiler gibi başkasının oyun sahası olan devletini, servetini zorla almayacağız, kırmayacağız.

Oyuncağı yaratan Allah (c.c)  onunla nasıl oynayacağımızı, havasından, suyundan, taşından, toprağından nasıl yararlanacağımızın tarifesini Kur an ıyla bildirivermiş.

Ama demiş "Bu oyuncaktan daha hayırlısı, güzeli, devamlısı öbür dünyada" deyivermiş.

Çocukların oyuna dalıp da dersi bırakıverdiği gibi biz de bu geçici dünyaya dalıp da ahiret yurdunu gözden kaçırmayalım.

Takvim kullanmayan ölüm,  bir gece ansızın geliverir veya sabah evden çıkar, akşama eve dönemeyebiliriz. Onun için yol hazırlığımız tam olsun.

Rabbimiz: "... Azık alın . Şüphesiz azık ın en hayırlısı takvadır. "Ey akıl sahipleri, Benden sakının" buyurur. (Bakara 197)

Dikenli yolda veya cam kırıklarının atıldığı yerde yalın ayak yürüme zorunluluğu olduğunda nasıl ayağımızdan gözümüze kadar bütün vücut göz kesilir ve dikkatle yürürsek, bu dünya yolculuğunda yürürken tenimiz haramdan, canımız inkârdan uzak olmalı.

Abdestli olmaya dikkat etmeli. Bakışlarımız kimseyi ta ciz etmemeli.

Dilimiz, yalan, iftira, gıybet ve kuduz kelimelerle kirlenmemeli.

Kulağımız, Allah a isyan olan, onun kitabını, peygamberini aşağılayan hiçbir söze geçit vermemeli.

Boğazımızdan haram kokulu lokmalar geçmemeli.

Helalinden yediklerimizde, giydiklerimizde, içtiklerimizde, göz hakkı bile olmamalı.

İşte bu halde iken gelen ölüm, bizim için zahmet değil, rahmettir.