Az olup devamlı amel

Abone Ol

Amel-i salih nedir?

İslam’ın emir veya tavsiye ettiklerini Allah rızası için yapmak, yine Allah rızası için haramlardan uzak durmanın adıdır.

İmtihan salonu olan bu dünyada, Rabbimizin yarattığı insanlara Rabbimizin istediği şekilde davranmaktır.

Rabbimizin Kur’an’ında bizden istediklerini en iyi anlayan ve en iyi yaşayan ve bize en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimizdir.

Halka en uygun, en yararlı söz ve hareketlerin, davranışların ne olduğunu bilen Rabbimizin emrettiklerini yapmak ve yasakladıklarından uzak durmak bizim ibadetimizdir.

İmanın altı şartına iman etmek ve o iman esaslarından birincisi olan Allah’a iman edip, O’nun istediği şekilde bir kul olmak, hem Rabbimizin rızasını kazanmaya sebep olur hem de bizim gibi kusurlu, hata yapan, ölümlü insanların koyduğu kurallara göre yaşayan ve kula kulluğu özgürlük sayanlardan olmaktan bizi kurtarın.

Kitaplara iman da amel-i salihlerin başıdır.

Çünkü neyi, niçin yapacağımızı bize Kur’an bildirir, Rasülü/elçisi de nasıl yapılacağını öğretir.

Anne-babaya iyiliği en güzel şekilde yapmak (Nisa 4/86) amel-i salihtir.

Aynı şehirde olduğu halde, devamlı anne ve babasını ziyaret edip onların gönlünü alanla, senede bir gelen aynı değildir.

Yakın akrabaya, yetimlere, fakirlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışa, işinizde çalışanlara, iyiliği en güzel şekilde yapmayı emreder Rabbimiz: Komşularla ilişkileri devamlı iyi ve güzel yapmak

وَاعْبُدُوا اللَّهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا

36 “Allah'a ibadet ediniz, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayınız, ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, ellerinizin altında olanlara iyilik yapın. Muhakkak Allah, kibirleneni, böbürleneni sevmez.” (Nisa Süresi ayet 4/36)

Adil olmak, emanete sahip çıkmak, cömert davranmak, selam vermek gibi insanları kaynaştıran ve Rabbimizin bize gönderdiği İslam’a aykırı olmayan bütün söz ve davranışların hepsine amel-i salih diyoruz.

Bunları yaparken de ifrat/aşırıya gitmek, haddi aşmak olduğu gibi, tefrit/haddin gerisinde kalmak eksik yapmak, gevşek davranmak yoktur.

Değerli bir hoca anlatmıştı; “Riyakâr, sahtekârın biri umreye götürdüğü adamlara “70 defa tavaf yaparsanız cennetliksiniz” demiş, dermanı kesilen hemen hastaneye kaldırılmış ve bunu öğrenince o sahtekârı, Harem’de bir gölgede uyurken buldum” demişti.

Ölçümüz, Allah’ın kitabı ve O kitabı uygulayan Sevgili Peygamberimiz’in ne kadar yaptığıdır.

Rabbimiz, amellerimizi en güzel şekilde yapmamızı haber verir:

الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ

“Hanginizin daha güzel amel yapacağını imtihan etmek için, ölümü ve hayatı yaratandır. O, her şeye galip gelendir, afvedendir.” (Mülk Süresi ayet 67/2)

Amelin çokluğu değil, güzel olanı makbuldür.

Az nedir, çok nedir?

Farzlardan, vaciplerden ve sünnetlerden taviz vermek yok.

Sevgili Peygamberimiz’den daha takva olamayız.

Buhari’nin rivayetine göre:

أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ يَقُولُ

جَاءَ ثَلَاثَةُ رَهْطٍ إِلَى بُيُوتِ أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَسْأَلُونَ عَنْ عِبَادَةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا أُخْبِرُوا كَأَنَّهُمْ تَقَالُّوهَا فَقَالُوا وَأَيْنَ نَحْنُ مِنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ قَالَ أَحَدُهُمْ أَمَّا أَنَا فَإِنِّي أُصَلِّي اللَّيْلَ أَبَدًا وَقَالَ آخَرُ أَنَا أَصُومُ الدَّهْرَ وَلَا أُفْطِرُ وَقَالَ آخَرُ أَنَا أَعْتَزِلُ النِّسَاءَ فَلَا أَتَزَوَّجُ أَبَدًا فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَيْهِمْ فَقَالَ أَنْتُمْ الَّذِينَ قُلْتُمْ كَذَا وَكَذَا أَمَا وَاللَّهِ إِنِّي لَأَخْشَاكُمْ لِلَّهِ وَأَتْقَاكُمْ لَهُ لَكِنِّي أَصُومُ وَأُفْطِرُ وَأُصَلِّي وَأَرْقُدُ وَأَتَزَوَّجُ النِّسَاءَ فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي

Üç kişi Sevgili Peygamberimiz’in evine gelir ve Efendimiz’in ibadetini sorar.

Öğrendiklerinde az bulurlar ve biri, “Ben, hiç ara vermeden bir ömür boyu oruç tutarım.”

Öbürü, “Ben, geceleri hiç uyumam ve ibadet ederim.”

Üçüncüsü, “Ben kadınlardan uzak dururum” der. Bunu duyan Sevgili Peygamberimiz, “Sizin içinizde ben, Allah’tan en fazla korkanınızım. Ben hem yer hem oruç tutarım, hem uyur hem ibadet ederim ve kadınlarla evlenirim. İşte benim sünnetim bu. Kim bundan yüz çevirirse benden değildir” buyurmuş (Buhari, Sahih, K. Nikah, bab 1)

Namazdan örnek verirsek, gücümüzle orantılı olarak, farz, vacip ve sünnet namazlarından taviz vermeden, harflere ve manasına dikkat ederekten, dış dünya ile alakayı kesmeye çalışaraktan ta’dil-i erkânına dikkat ederekten namazları kılmak, az olup devamlı kılmak demektir.