Ayna ve İnsan

Abone Ol

Kâinat yaratılmış bir hamlık. İnsanlığa sunulan bir nimet. İnsan bu âlemde var olanları işlemeye, var kılmaya, şekillendirmeye görevli. Toprak, kayalar, bitkiler, hayvan, su, hava. Bunların her biri kendi başlarına oldukları yerde var olan, duran şeyler. Ama insan ile olunca bir anlamı olur.

Bunlarla kendisine sunulan sorumluluğu üstlenmesi ağır bir yükümlülük. Kaldırabilecekse varlığı anlam kazanır.

İnsan yaratıldığı ve kendini bildiği ilk andan itibaren yeryüzüne attığı adımlarıyla bir şeyleri var kılmaya başlar. Bilinçle adım atması bir başlangıç olur. Canlı varlıklardan hayvanlar da adım atar, yürür, yer, içer yaşar. İnsandan farklı, güdüleriyle var olur. İnsan, nasıl ve niçin adım attığını bilir. Hayata ilişkin bir niyeti var ilk adımından itibaren. Ne yaptığını bilir.

Ayna insanın eliyle işlediği ve var kıldığı bir eşya. Yaratılmış hammaddeyi düz bir cama dönüştürür, arkasını sırlar, diğer yüzünde yansısını görür. Bu, bir emek, işçilik ve çaba sonucu gerçekleşir. Allah’ın kendisine bağışladığı yetenek ve akıl ile başarır.

İnsan, bu başarısına inancını abarttığında kendi yaptıklarına, aynaya bakar, dış yüzünü görür, kendisini tanır, bilir. Bu hüneri veya başarısı içindeki kimi duyguları kabartır. İçindeki gurur, büyüklenme ve kibir damarı kabarır. Kendisini bir yaratıcı olarak görür. Artık o, tehlikeli sularda çırpınır. Kendisiyle olan sınanmasını bir yana bırakır.

İnsan aklının, zekâsının, gözlerinin, diğer bütün uzuvlarının yaratıcısı değil. Bunlar kendisine Allah bağışı. Bunlar ile birlikte var olan âlemdeki nesnelere erişir. Onları işler kendisine yararlı hâle getirir.

Ayna, insanın dış yüzünü yansıtır. Bütün hüner işlenmiş camda ve arkasındaki sırda, yani elinin emeğinde. Sırlar dökülünce ayna sadece bir cam olarak kalır.

İnsanın iç dünyası, sırlar ve bilinmeyenler âlemi. İnsanın kendisinin bile erişemeyeceği, tam anlamıyla kavrayamayacağı bir iç derinlik. Onu yansıtan bir nesnemiz yok, ayna gibi.

İnsanın en çok arayışta olduğu da bu. Kendi kendisini bilme ve tanıması. Ve insanın en bilinmeyen yanı.

İnsanın dış görünümü yanıltır daima. İnsanı bilmek ve tanımak oldukça güç. Bilinç dünyası geliştikçe insanı tanımada, bilmede daha da zorlanılır. Düz insan olmak birçok durumu geçiştirmeye neden. Bu, biraz da insanı rahatlatır. İnsan giderek birbirinden

uzaklaşıyor ve yalnızlaşıyor. Birbirini anlama ve tanımada da zorlanıyor.

Birbirini iyi bilme ve tanımanın yolu birlikte olma ile olur. Birlikte yaşama, birbirini anlama ve tahammül ile.

İnsan birbirinin aynası ve yansıtıcısı olmadıkça şu âlemde zorluklar yaşanır. Durduk yerde kendisini tüketir. Birbirine ayna olmak birbirini tamamlama ve anlamadır. Birlikte yaşama var olma gücü sağlar.

İnsan var olmakla yükümlü. Var olma sorumluluk gerektirir. Bu, salt kendisini bağlamaz. Zaten insan olma gerekçesidir bu.

İnsanlık çok dağıldı.

İnsan çok yalnızlaştı. Çok bencilleşti acımasızlaştı. Bireysel yaşayış kendisini edilginleştirdi. Eşyanın tutsağı oldu. Ona tutunarak güç kazandığını, özgürleştiğini sandı.

Zor bir yolculuk bu. Kendi kendisiyle sınanma da bir sınavı insanın.

Kendisini sorumlu tutma bilinci var olma gücü sağlar.

Sorumsuzluk, başını alıp gitme sadece bir kaçış. Kendisini kurtarma kişiyi sorumluluktan kurtarmaz. Zaten bir zaman sonra gene de kendisiyle yüzleşir. İnsanın yolu zorlu, inişli çıkışlı. Bilinçli yolculuk kendisini huzurlu kılar. Kendinden emin ve rahat olur. Hayat da

kendisi de anlam kazanır.