Âşıklar için üniversite tercih rehberi

Abone Ol

“Ben senin, ilkokula başlarken, ortaokula başlarken, liseye başlarken, bir kere bile “Neden?” diye sormayışını sevdim…”

Üniversite düzeyinde eğitim görmek için başvurulan YKS sınavı, geçtiğimiz hafta sonu yaklaşık 3 milyon adayın katılımıyla gerçekleştirildi. Yakın bir süreçte sonuçlar açılanacak, akabinde ise tercih dönemi başlayacak inşallah. Bundan dolayı bu yazımızda üniversite tercihi yapacak kader mağduru kardeşlerimiz ile birlikte ilginç tespitler yapacağımız bir yolculuğa çıkacağız inşallah…

Şimdiye Kadar Sormadın Bari Şimdi Sor!

Şimdiye kadar ne sormadın biliyor musun? Neden diye sormadın kral… Neden yaşıyoruz? Neden dünya diye bir yer var? Neden bu tarz bir organ sistemine sahibiz? Neden Müslüman’ız? Neden Hz Adem! Dur dur dur… Bu kadar derinden detay bir sorgulamadan bahsetmiyoruz… Neden ilkokula gidiyorum? Neden ortaokula gidiyorum? Neden liseye gidiyorum? Diye sormadın şu yaşına kadar… Bari bundan sonra neden üniversiteye gidiyorum diye sor be kardeşim… Biraz ısınsın şu beyin denen şey… Muhakeme yeteneğini görelim… İdrak kabiliyetini… Hür iradeni… Allah’ın rahmetini…

Hayal Kur, Hedefler Belirle, Sürdürülebilir Bir Motivasyona Sahip Ol! Ona Göre Tercih Yap!

Hayal daha uzak olandır. Gerçekleşmesi çok daha zor olan temel varış noktasıdır. Hedef ise hayallerine giden yolda sürekli değişen ve gerçekleşmesi çok daha mümkün olan yakın amaçlardır. Sürdürülebilir motivasyon ne demektir? Hayallerinin ve hedeflerinin büyüklüğüne göre zihninde ve yüreğinde oluşan iradenin kuvvetidir. Ne kadar sağlam hayallerin ve hedeflerin olursa o kadar sürüklenirsin başarı yolunda… Hayallerin ve hedeflerin olmazsa, kâinata zarar vermekten başka hiçbir işe yaramazsın… Bundan dolayı her şeyden önce hayallerin ve hedeflerin olmalıdır!

Bin türlü hayal türü ve uğrunda oluşturulan hedefler silsilesi sayılabilir. Sağladıkları motivasyonun kuvveti tabi ki değişiklik gösterir. Örneğin anne babamızı mutlu etmek nihai bir hayal midir? Olabilir. Buna göre hedefler belirleyebilirsin. Bir yere kadar motive edebilir. Bulunduğun coğrafyanın kaderini değiştirmek nihai bir hayal midir? Bu da olabilir. Buna göre hedefler belirleyip gece gündüz çalışabilirsin. Bir yere kadar motive edebilir. Para kazanmak, çok para kazanmak bir hayal midir? Bu da olabilir. Buna göre hedefler belirleyebilirsin. Bunun için çalışıp çabalayabilirsin. Bu da temel bir motivasyon, nispeten sürdürülebilir bir heyecan katabilir. 

Burayı İyi Dinle Müslüman’ın Çocuğu!

Ancak bizim çok daha sürdürülebilir çok daha sağlam bir ideale ihtiyacımız var Müslüman’ın çocuğu! Örneğin Allah’ın rızasını kazanmak muazzam bir hayaldir. Muazzam bir motivasyon kaynağıdır. Hemen bir hedefler örgüsü kuralım. Allah’ın rızasını kazanmak doğrultusunda başarılı bir lise hayatı geçirmek bir hedeftir. İstanbul Teknik Üniversitesi’ni kazanmak bir hedeftir. Başarılı bir akademisyen olmak bir hedeftir. Konya’dan milletvekili seçilmek bir hedeftir. Siyasi bir parti kurmak, kapatılırsa yenisini kurmak bir hedeftir. O siyasi partileri tahkim edecek bir sivil toplum hareketi oluşturmak bir hedeftir. O siyasi partiyi iktidara taşımak bir hedeftir. İktidara taşınan parti aracılığı ile 11 ay gibi kısa bir sürede D-8 İslam Birliği’ni kurmak da bir hedeftir. Hayatını örnek verdiğimiz Erbakan hocamızın hayali nihai ideali Allah’ın rızasını kazanmaktır. Gerisi bu yolda ulaşılan hedefleridir. Allah ondan razı olsun.

Hâsılı bu hayale göre; Siyonizm’i yeryüzünden tamamen silmek uğruna çalışmak da bir hedeftir. Allah’tan korkan bir esnaf olarak eve üç kuruş ekmek parası götürmeye çalışmak da bir hedeftir. İdealist donanımlı Müslüman bir anne olmak da bir hedeftir. Haramlara dikkat eden bir sporcu olmak da… Nihai ideal nihai hayal Allah’ın rızasını kazanmaktır ve bu son derece sürdürülebilir motivasyondur. O yüzden Müslüman’ın çocuğunun en temel motivasyonu hayali Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Kendisine bu doğrultuda hedefler koymalıdır. Hayatın akışı içerisinde nokta kadar bir değer olmayan, üniversite tercihini de bu minvalde yapmalıdır…

Üniversite Nedir? Ne değildir?

Üniversite okuduğunuz yıllar, genetik aktarım ile temeli atılan karakterinizin inşaatını tamamladığınız yıllardır. Öncesi oyun oynaştır. Sonrası gerçek hayatın ta kendisi… Meslek, evlilik, çoluk çocuk… Yüzlerce kitap okuyabileceğiniz, yüzlerce konferansa katılabileceğiniz, gelişime dair yüzlerce video izleyebileceğiniz, çeşitli etkinliklerde bulunabileceğiniz, çeşitli seyahatler yapabileceğiniz, çeşitli insanlarla tanışabileceğiniz, hasılı hayatınızın size ait en müsait zaman dilimi… Bu zaman dilimini hayra kullanmakta sizin elinizde… Saatlerce kahvehane köşelerinde okey oynamakta… Köhne bir yurt odasının köhne bir ranzasında saatlerce online oyunlara, saçma salak dizi filmlere müptela olmakta… Haram ortamlarda haram ilişkiler içerisinde kaybolmakta… Gençliğinizin baharında solmakta sizin elinizde…

Üniversiteler Eğlendirme / Evlendirme Daireleri Değildir!

Üniversiteler, bilgi üretim merkezleridir. Hâlbuki günümüz gençleri, üniversiteye başladıkları andan itibaren; bilgiyi, üretimi, iradeyi, aklı, beyni bir köşeye bırakmayı marifet sayıyorlar. Yemek, içmek, eğlenmek, üremek üzere asalak gibi bir hayata dört nala koşuyorlar. Gidilen arkadaş ortamları… Kahvehaneler, kafeler, alışveriş merkezleri, oyun salonları, barlar, konserler… Akıl ve irade tamamen devreden çıktığı için sadece dış görünüşleri ile ilgileniyorlar. Zihinlerini tamamen hormonlarının kontrolüne bırakıyorlar. En nihai hayalleri hedefleri karşı cinsle diyalog kurmak haline geliyor. Ölçüsü, filtresi olmayan akılsız ilişkiler ocaklarını söndürüyor. Bu flört hayatı olsa da böyle… Saçma sapan ölçülerle yapılan bir evlilik olsa da böyle… Modern kültür genç kardeşlerimizin, evlatlarımızın zihnini tamamen esir almış durumda… Çıplaklığı marifet sayan, deliler gibi eğlenmeyi idealize eden, üç kitap okumayan, sınavları kopya ile geçmekten öteye gidemeyen, akılsız, hedonist anne adayları… Süslenmeyi hikmet sayan, üç kitap okumayan, çılgınlar gibi eğlenmeyi idealize eden,  gelecek kaygısından başka kaygıya sahip olmayan akılsız hedonist baba adayları… Harcanan iki yıllık dört yıllık ömürler… Bir üniversite çalışanı olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki, bizi bekleyen yakın gelecek, toplumu inşa edecek kardeşlerimizin büyük çoğunluğu bu zihne sahip maalesef…

Üniversiteler Gezi Acenteleri Değildir!

Çok sefer denk gelmişsinizdir. Tercih yapacak öğrencimiz, gideceği şehir de deniz var mı yok mu diye araştırma yapıyor. Hangi yemekleri meşhurdur diye soruşturuyor. Gezilecek yerlerini didik didik inceliyor. Mümkünse memleketten en uzak yerleri tercih etmeye çalışıyor. Akademik kadroyu araştırmıyor. Üniversitenin eğitim imkânlarını sorgulamıyor. Dünya üzerindeki sıralamasını merak etmiyor. Bölümünün kendisine ne vaat ettiği ile ilgilenmiyor. Artılarını eksilerini öğrenmeye çalışmıyor. O bölüm mezunları ile muhabbet etmiyor. Varsa yoksa Diyarbakır’ın ciğeri, Antep’in baklavası, Urfa’nın Balıklı gölü… Gören der üniversite öğrencisi değil, Şoray Uzun mübarek…

Üniversiteler İş Bulma Kurumu Değildir!

Yeni bir modamız var Elhamdülillah… Gelecek kaygısı… Yani imansızlığın modern tanımlaması… Üniversiteye yeni gelen öğrencilerle tanışma faslımızda büyük çoğunluğunun üniversite hakkında ilk odağı bölümünün atama durumu oluyor. Bismillahirrahmanirrahim… Bir dur la bu ne şiddet bu celal… Nereye yetişiyorsun? Atanma odaklı üniversite tercih edilmez. Sevilen, ilgi duyulan, uğrunda bir ömür harcanmak istenen bölüm tercih edilir.

 Sadece ataması var diye kişinin yapısından tamamen uzak bir bölüm tercih edilemez. Sonrasında bu neye sebep oluyor biliyor musunuz? Ateist imamlar, mini etekli ilahiyatçı ablalar… Bir mısra şiir ezbere bilmeyen Edebiyatçılar… İnsan sevmeyen tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik öğrencileri… Çocuk sevmeyen çocuk gelişimciler… Eğitimden zerre miskal anlamayan eğitimciler… Kendini ifade edemeyen hukukçular… Konser kovalayan tıpçılar… Kandan korkan sağlıkçılar… Daha neler neler var… Atanma endeksli üniversite tercihi yapılması ehliyetin liyakatin canına okudu. Hadi diğerleri neyse çoğunlukla sadece dünyalarından oluyorlar. Garibim ilahiyatçılar üç kuruş maaş için hem dünyalarından hem ahiretlerinden oluyorlar…

Sonuç

Üniversiteler eğitim öğretim kurumlarıdır. Müslüman’ın çocuğu ilk önce bilmelidir ki hayal gerekir. Hedefler örgüsü gerekir. Hedefler doğrultusunda üniversite tercihi yapmak gerekir. Aşk gerekir. Sevda gerekir. Dava gerekir. Yanlış ölçüler ile okunan ilim, ilim değil zulümdür. Kâinata zulümdür. Rabbim cümlenize tercih döneminde doğru tercihler yapmamıza vesile olacak yüce zatlara denk gelmeyi nasip eylesin… Allah’a emanet olun canlar…