Türkiye’de çalışan kesimin en önemli gündemi, 2026 yılında geçerli olacak yeni asgari ücret. 7,5 milyon kişinin doğrudan asgari ücretle çalıştığı bir ülkede yapılacak her güncelleme, ekonomik hareketliliği doğrudan etkiliyor. 2025 yılında belirlenen ücretin yıl boyunca sabit kalması, çalışanlarda birikmiş kayıplar oluşturan önemli bir faktör haline geldi. Enflasyonun yüksek seyrini sürdürmesi ise bu kayıpların geri kazanılmasını zorunlu kılıyor. Uzmanlara göre yeni yıl zammı, alım gücünü korumaya yönelik en belirleyici adımlardan biri olacak.
Merkez Bankası Tahminleri Senaryoları Değiştirdi
Merkez Bankası’nın 2025 yılı için enflasyon tahminini yüzde 31–33 aralığına yükseltmesi, zam beklentilerini yukarı çekti. Enflasyon raporunda yer alan ara hedef olan yüzde 24 bile ücret artışında önemli bir referans olarak görülüyor. Bu çerçevede dört farklı zam hesaplaması yapıldı. Yüzde 24’lük artışla yeni ücret 27 bin 319 TL’ye çıkıyor. Yüzde 31’lik artışın sonucunda rakam 28 bin 957 TL bandına yükseliyor. Yüzde 32’lik revizyonla ücret 29 bin 178 TL’ye ulaşırken, yüzde 33’lük güncellemenin sonucu 29 bin 399 TL oluyor. Uzmanlar, ocak ayında açıklanacak nihai rakamın bu aralıklardan birinde olacağı konusunda hemfikir.
Yeni Ücret Ekonomiyi de Doğrudan Etkileyecek
Asgari ücrette yapılacak artış yalnızca çalışan maaşlarını değil, işveren maliyetlerini, sigorta primlerini ve sosyal yardımları da yeniden belirleyecek. Özel sektörde binlerce iş yerinin ücret politikaları asgari ücrete göre şekilleniyor. Bu nedenle açıklanacak rakam, geniş bir ekonomik zinciri etkileyen bir karar olarak değerlendiriliyor. Aralık ayında başlayacak görüşmelerde tüm tarafların beklentileri masaya yatırılacak. Ocak ayının ilk haftasında ise nihai rakam kamuoyuyla paylaşılacak. Ekonomistler, yeni ücretin geçmiş yıllara göre daha yüksek bir artışla belirleneceğini ve çalışanların 2026’ya daha güçlü bir gelirle girmesinin hedeflendiğini belirtiyor.