Hatırını saydım daÜstüne yar tutmadım
Yerli otomobil üretelim mi, üretmeyelim mi
Bu ülkenin siyasileri en çok bu konuyu mu tartıştılar ortamlarında, yoksa hangi otomobile kimin bineceğini mi
Biz otomobil üretmeyi hayal dahi etmeye dermanımızın olmadığı İsmet Paşa lı yıllarda, kimin nasıl bineceğini Meclis inde çok konuşmuş bir milletiz.
Boşuna mı gelenekcilerimiz var
CHP lilerin makam otomobillerini aile arabası gibi kullandıklarının ve DP lilerin de muhalefetlerinin anlatıldığı bu yazı 1961 yılında kaleme alınmış.
1961 yılı, bu ülkede ikinci cumhuriyet in ikinci yılıdır. İsmet Paşa ikinci cumhuriyetin ilk başbakanıdır.
27 Mayıs, Yassıada, idamlar.
Millet, bunları mı konuşur sanıyorsunuz Hayır!
İsmet Paşa nın istediği konu konuşulmaktadır. Neden mi , nasıl mı En koyu İsmet Paşa cılardan yazarımız itiraz etse de
CHP li kalemşorların huyudur; İsyanları oynadıklarına inandırırlar da okuyucularını, sorulması gerekenleri sormazlar.
Ülkenin Meclis ine kıydın,
Bakanlarına kıydın,
Başbakan ına kıydın;
Bir cadillacı eskitmeye kıyamıyor musun
Kaç nesil bu ülkede, renoya binen Ecevit haberleriyle büyüdü sonraları, bir düşünün.
Sallapati politikacı demiş ama, günümüzün müdafi kalemlerinden Mehmet Barlas ın babası için, bize bu bilgileri veren yazar. Adam dik durmuş aslında.
Tek parti devri, şeflik devri başka nasıl açıklanır. Güç bizde! Cadillac, bakkal, Limon Başka hava biliyordukta basmadık mı
Tartışma bitmiştir. Çizdirilen bir, iki karikatürün gücü ne olacak Gelsin, makam otomobillerini tıpkı CHP liler gibi kullanacak DP liler devri. Oturdukları bölgelerinin ölçüleri faklı değilki. CHP nin içinden çık, Cadillacın içine bin.
Memleketin bu dar günlerinde falan, filan
İsmet Paşa nın milletten, kaplumbağa tercihi dolayısıyla bu aferin isteme gerekçesi nasıl olmuş da beyinlerini kamaştırmış, o yılları yaşayan insanların Bugün şaşılır.
Meclis I kapattırmak, Yassıada larda mahkemeler kurdurmak, hapisaneleri doldurmak, darağaçları hazırlatmak, memleketi dar günlere getirmek değil mi idi Yoksa bir Cadillac hesabı mı etmiyorlardı ikinci cumhuriyet cilikte...
Ankara caddelerinde cadillaclar sıra sıra..
Bu Cadillac İsmet Paşa nın değil.
Bu Cadillac da İsmet Paşa nın değil.
Bu Cadillac dahi İsmet Paşa nın değil.
İsmet Paşa yı tebrik edelim, ne çok cadillacı yokmuş. (Mehmet Barlas demiştik. İste ondan bir espiridir bu.)
Bir kaplumbağa tıs tıs tıs..
Bak, bak! İnönü geçiyor!
Ankaralı birbirine gösteriyor, Ankaralı övünüyor.
Anadolu da ise efelik cümlesi burdan kaynaklıdır CHP lilerin. Kulağımla ben bile kaç kere duydum.
Cadillactan inmiş, tosbağaya binmiş bir İsmet Paşa ya , laf söylemeye cüret eden olursa
İsmet Paşa nın ünlü kaplumbağası, Anadolu da tosbağa olmuştur.
Cadillac, cadillactır. Varsın ismet Paşa binmemiş olsun, Yol arkadaşları, bakanları da binmez değil ya.
Sen niye cadillaca biniyorsun Bak İsmet Paşa nız binmiyor.
Ben demiş İsmet Paşa nın bakanı. Ben kaplumbağaya binmeyi ar ederim.
Neden ar ediyorsun demişler.
Kaplumbağaya bineyim de, İsmet Paşa yla yortuşuyor mu dedirteyim kendim için..
Bunları da eski DP liler birbirlerine anlatırken duymuştum. Demekki İsmet Paşa nın bindiği araba markasına binmek yanlışmış.
İdamları, urgan satılan çarışlarda bir hareketlilik olsun diye yaptırtmamıştır elbette İsmet Paşa, ama ikinci bir hesabı hep gözetmiştir icraatlarında.
Kaplumbağaya binerek faziletini konuşturmak birinci arzusu ise, ikincisi de her halükarda örnekliğini sürdürmek olamaz mı
Ecevit in idolü olduğuna dokunmuştuk. Onu geçiyoruz ve Avrupa ya bakıyoruz.
Küzey Avrupa ülkelerinden bizim gazetelerimize yansıyan, başbakanlığa bisikletle giden başbakan haberlerini bir hatırlayın. Kimi örnek aldılar, dersiniz
Gerçi onlar, başbakan olmak için başbakan astırtmamışlardır ama
Yeni Ama Yama Tutmaz
İktidar partisi AKP seçim kampanyasını sürekli suçlamalarla sürdürüyor:
Eski Türkiye istiyorlar!
Niçin istiyorlar eski Türkiye yi
Eski Türkiye nin ihtilallerine, zulümlerine alışmıştık. Nerden geleceğini,nasıl geleceğini biliyorduk. Yeni Türkiye diyenlerin yeni zorluklarına, zor kullanmalarına, hor kullanmalarına alışamayız, katlanamayız mı, diyorlar
Kim istiyor eski Türkiye yi
Uçakların, gemilerin, otomobillerin hep yenisini isteyenlerden yer bulamayanlar, ayakta kalanlar mı istiyorlar eski Türkiye yi Yoktu ama bizimdi mi diyorlar Bir şeyimiz yoktu ama biz vardık o eski Türikye de mi diyorlar
Ey AKP!
O eski dediğiniz Türkiye den sizler çıktınız, geldiniz! Yeni Türkiye nizden kimler çıkıp gelecek dersiniz
Yeni Türkiye, çıkış yolları hep kapatılmış Türkiye mi yoksa
Yeni Türkiye nin izahı ne
Üç dönemliklerin yerine yazılanlara üç dönem katlanmamızı istemenizin AKP ce anlatılması mıdır, söylenmesi midir
Siyaset gününde siyasi olmayan bir fıkra dinlemek ister misiniz
Kimin, ne sahibi olduğunu bir bilsek
Müstakbel damat hakkında sorup soruşturdular, ince eleyip sık dokudular. Son çıkan kanunla, redaet-i ahlakiye sahibi olduğu için tasfiyeye uğramış memurlardan olduğunu anladılar. Komşulardan biri, kız anasına sordu:
- Nasıl bari hali vakti yerinde mi imiş
müstakbel kayınvalde iftaharla:
- Ne diyorsun hemşire, dedi. Redaet-i ahlakiye sahibi imiş...
Herkes işini yapacak
Maç öncesi verdiği demecinde Galatasaray hak ettiği bir şampiyonluk aldı demiş Şenol Güneş.
Şampiyonluk tescil memuru, makamı sanki.
Herkes merakta idi, özellikle Galatasaraylılar. Söylesede kutlamaya başlasak.
Kural, gelenek, hak, hukuk, adalet...
Acabaları çoğaltıcı olmamalı bir spor adamı. O böyle konuştuğuna göre, diyenlerin sayısını kaç biliyor Şenol hoca
Bitkisel Hayata Geçmek
Kasım ayının Sonteşrin olduğu günlerden kalan bu bitkisel ilaç tarifi, bulunduğunda yenecek cinsten.
Günümüzde tv kanallarında tarif edilenler ise ne yenir, ne yutulur.
Bir kadıncağızı dinlemiştim. Ailemde hiç yoktu ama, ben şeker hastası oldum diye üzülüyordu. Hatta hep sağlıklı olmak için bitkisel ilaçlar kullandım diyordu.
Sordum, öğrendim: Kekik suyu içmişti bidonla.
Bu konular AKP nin Sağlık Bakanlığı nı ilgilendirmez ama, geçenlerde anlattılar, Kayseri den hemen ötedeki bir ilimizde yaşananları.
O ilin belediyesi, her akşam tv kanallarında görünen bir bitkiselciyi konferans için davet etmişler. Kitaplarını sattırmışlar.
Bitkiselci adam sonra çıkmış çarşıya. Alabildiği kadar kuru kaysı, kuru üzüm filan almış; belediye ödeyecek diyerek...
Anlattılar dediğim, o davetçi belediye memurunun ağlamasıydı, dövünmesiydi... Bizim kayısılar, bizim üzümler paketlenmiş yine bize satılacak, diyormuş. Parasını bana ödetti onların.
Bu günlerin böyle yaşandığı kayıtlara geçsin, efendim!
CHP iktidar ortağı olacakmış
- Yüksek sesle konuş Hıdır kardeş, duymuyorum!
- Neden duymuyorsun Beni Kılıçdaroğlu mu sandın
Ağa ve çoban köşesi
Kuzu yu koyun say, dön dolaş oyun say
Ey körpe* kuzu! Ne haldir bu
El gıpta şu halete, şu zevke.
Muallim Naci
AKP nin ünlü kuzu su Burhan Kuzu, Anam anam demiş.
Anneler günü, anasını mı aklına düşürmüş Yoksa kuzuluktan çıktığını büyüdüğünü mü duyurmak istemiş alemi cihana
Bizce ikinci ihtimal doğrudur.
Adam Arabistan a gitmiş, gelmiş. Hangi adam mı Ariflerin meclisinde anlatılan fıkralardaki adam işte...
Meraklılar sarmışlar etrafını. Anlat demişler. Arapça öğrendin mi
Hemde nasıl demiş adam. Sular, seller gibi...
Biz de bilelim o vakit. Deveye ne derler
O kadar büyüğünü öğrenemedim.
Tavuktan sual edersek...
O kadar küçüğünü de öğrenemedim.
Büyüğü tanımazsın, küçüğü bilmezsin. Bu nice Arapça okumaktır
Durun demiş Arabistan a gidip gelen adam. Elbette bir cevabım olacak sorunuza. Size öğrendiğimi söylemedim mi
Peki ne öğrendin
Gözlerini büzmüş, umut içinde bekleyen herkesi inceden inceye süzmüş fıkradaki adam. Sonra demiş diyeceğini...
Keçiyi de bilmem ama, koyuna anam anam** derler!
AKP nin ünlü Kuzu sunun mesajının izahı böyledir.
Kaç leylim bahar
Bu kaçıncı dönemdir koltuksuz
Anam anam diyorum, anlamıyor sunuz.
Koyun sayın uyuyacak sanız.
Koyun sayın, koyun sayın. Beni de koyun sayın.
Burhan Kuzu yu koyun sayın.
* Kart vezninde okunmalıdır.
** Arapça koyuna ganem denir.
The Şapgalı baba ve sayın Abdullah
Sayın Abdullah parti kuruyor
Sayın Abdullah ı kim kuruyor
- Nasılsın sayın Abdullah Binaenaleyh meydanlara çıkmıyor musun
- Sağol The Şapgalı Baba. Hatırımı soran bir sen kaldın. Meydanlara niye çıkayım
- Milletin tepesine çıkmıştın ama... Binaenaleyh milletin meydanına inmemek fevkalade yanlıştır, hatadır, ayıptır.
- Çıkayım mı, ineyim mi bir karar ver the şapgalı Baba. O partiyi ben kurmuştum.
- İkide bir ben kurmuştum deyip durma Sayın Abdullah. Binaenaleyh kimin partisini parçaladında üstüne kurdun diye fevkalade sorarlar adama. Sual ederler, hesaba çekerler.
- Daha yapacağım çok şey var the şapgalı Baba.
- Yaptıkların yetmedi mi. Binaenaleyh atamadık solcu bırakmadın. Milleti, şunu da yapacağım, bunu da yapacağım diyerek tehdit etmek fevkalade yanlıştır, ayıptır, günahtır.
- Yeni bir parti kuracağım the şapgalı Baba.
- Seni kim kuruyor sayın Abdullah Partisiz yapamıyor musun Binaenaleyh parti kurmaya bu kadar meraklıysan niçin parti kurarak başlamadın siyasete Hazıra konmak, hazırı almak, hazırı parçalamak fevkalade yanlıştır, ayıptır, günahtır. Orda tüyü bitmedik partililerin hakkı vardır.
- Ama daha yapacağım çok şey var the şapgalı Baba.
- Sakın kendine bir şey yapma. Binaenaleyh sakin ol. Birdenbire uyanmak, intifada yapmak insanın dengesini bozar, kimyasını bozar, dünyasını bozar.
- Taş yerinde ağırdır the şapgalı baba. Benim yerim burası değil.
- Sen ne zaman taş oldun, kimin kafasını yardın sayın Abdullah Binaenaleyh yargılanmak istiyordun da Şubat ın üstüne niçin aralık koydununuz.
- O Şubat ın içinde sen de vardın the şapgalı Baba.
- Ben her yerde vardım. Binaenaleyh sen neredeydin, başını neden önüne eğdin! 9. Senfoniyi mi dinlemek istiyordun İşte çağdaş Türkiye dememi mi bekliyordun. Kanlıca nın ihtiyarları, bir bir hatırlar bunları sayın Abdullah.
- Amma ben bir şey olmam lazım the şapgalı Baba.
- Bunu ben de istiyorum sayın Abdullah. Binaenaleyh kendim için istiyorsam namerdim. Bunca yıl bekleyen insanın ümidini yitirmesi fevkalade yanlıştır, hatadır, ayıptır. Herkes bir gün bir şey olabilir sayın Abdullah.