Abdulah bin Mesud (R.A.) Sevgili Peygamberimize sorar:
-Allah’a en sevimli amel/eylem hangisidir
-Vaktinde kılınan namaz.
-Sonra hangisi
-Anne - babaya iyilik yapmak.
-Daha sonra hangisi
-Allah yolunda cihad etmek. Dedi daha sorsaydım cevap verecekti diyor. (Buhari, Edeb, bab 1, hadis 5625)
Bir adam geliyor ve Sevgili Peygamberimize soruyor:
-Ya Rasulallah, yanında bulunup, güzel sohbet etmeye en layık kimdir
-Annendir.
-Sonra kim
-Annen.
-Sonra kim
-Annen.
Sorma kim
-Babandır. Dedi.
(Buhari, Edeb, bab 1, hadis 5626)
Üç defa “Annendir” dedikten sonra “Babandır” diyor.
5627 no’lu hadiste anne ve babanın izni olmadan cihada çıkılmayacağını, anne ve babaya hizmetin de cihad sayılacağını haber veriyor Sevgili Peygamberimiz.
5629 no’lu hadiste de geçmiş ümmetlerden bir Müslümanın anne ve babasına yaptığı güzel hizmetten bir bölüm verilir. Anne ve babasına güzel hizmet eden, her gün onlara sütlerini içirmeden kendisi ve ailesi süt içmeyen, bir gün sütle geldiğinde anne ve babasını uyur bulan ve elinde süt kabıyla başuçlarında sabaha kadar bekleyen bir oğlun duasının kabul edildiğini haber verir Sevgili Peygamberimiz.
Sedefin bağrından inci çıkar milyarlar eder. Annenin rahminden de dünyadaki bütün incilerden daha değerli yavrusu çıkar.
Ana rahminde iken anne, yavrusunu kendi canıyla, kanıyla besler. Soğuk ve sıcak ayarını yapar. Yavrusunun eli, ayağı, gözü kulağı olur.
Dünyanın en güçlü haltercisinin eline veya sırtına üç kiloluk yük koysanız ve yirmi dört saat taşımasını isteseniz taşıyamaz.
Ama anne üç kiloluk yavrusunu dokuz ay severek taşır.
Sizi dokuz ay karnında severek taşıyan anneniz bir gün size muhtaç hale gelirse siz de onun ayağı, eli, gözü kulağı olunuz. Bunu hem sevap kazanmak hem de dünya hayatınızın rahat olması rızkınızın genişlemesi için yapınız.
Buhari’nin 5640 no’lu hadisinde Sevgili Peygamberimiz, “Kim rızkının genişlemesini, ömrünün bereketli olmasını severse yakınlarıyla olan bağlarını kuvvetlendirsin” buyuruyor.
Çevrenizde bunun canlı örneklerini görmeniz mümkün.
Anne ve babasına bakan kardeşin yaşantısı, sıhhati, bakmayan kardeşinkinden daha iyi olduğunu göreceksiniz. İç huzuru olan insan her şeyin iyi tarafını görür ve işleri iyi gider. Huzursuz insan da işleri ters taraftan gördüğünden maddi olarak zengin olsa bile siniri, sıtması çok olduğundan ağız tadı bulamamaktadır.
Sıcacık dizinde kendi bestelediği ninnilerle uyutan, dünyanın en güvenli yeri olan kucağında bizi besleyip büyüten annelerimiz, biz büyüyünce yine bir anne adayının kucağına sevinç gözyaşlarıyla, ellerine kına yaparak, gözlerine sürme çekerek emanet ediyor.
Hanımının isteği üzerine annesini dağa götürüp öldüren oğul, hanımını ikna etmek için annesinin ciğerini de söker, torbaya kor ve eve doğru gelirken ayağı taşa takılır düşer. Düşen oğul acıyla “Anam” der. Torbadaki ana ciğeri “Kuzum” diye cevap verir anlamında güzel hikâyelerimiz de var bizim.
Rabbimiz buyurur: “Rabbin, kendinden başkasına ibadet etmemenizi ve anne babaya iyiliği emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa onlara “öff” deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle.
Her ikisine de rahmetten tevazu kanadını indir, (kucak aç) ve “Ey Rabbim, bunlar beni küçük-ken nasıl terbiye ettilerse sen de bunlara merhamet et” buyurur. (İsra süresi ayet 23)
Kış gününde aynaya üfleseniz kendinizi aynada göremezsiniz. Ayna ile sizin aranızda buğudan perde olur.
Aynadan daha berrak ve parlak ana yüreğiyle baba yüreğine toz kondurmadığımız gibi onların gönül aynalarını da bulandırmayacağız.
Bu konuda bir tefsir okumak isterseniz “Şifa Tefsiri” 4/418’i bir okuyuverin.
İsteme Telefonu: (0212) 511 10 85